Sevginar Sali

Affetmek mi, onaylamak mı?

Bir arkadaşımı, ortak bir tanıdığımız için doğum günü hediyesi önerisi almak üzere aradığımda “Sana alınması hoşuna gidecek bir şey al” dedi... Ne kadar basit ve doğru bir düşünce değil mi... Aynen uyguladım ve çok da iyi sonuç aldığımı gördüm... Bugün de ‘o siyasetçi' ne demiş, ‘bu ne cevap vermiş', hangisi haklı, hangisi haksız mealinde bir şey ilgimi çekmiyor... Bu sebepten seçim yoğunluğu nedeniyle ara verdiğimiz yaşama dair bir paylaşımda bulunmak istiyorum... Her okuduğumuzu, öğrendiğimizi uygulama şansımız yok sakın telaşa kapılmayın... Sadece aklınızın bir yerinde doğruların yer etmesi bile o kadar güzel ve faydalı ki... Hiç birebir uygulama hususunda kendinizi boşuna kasmayın... Panik, stres, endişe enerjimizin, hayattan zevk almamızın en temel tehditleri...
Sadece okuyun...
“Kadim bilgilerin hangisine bakarsak bakalım, benzer öğretilerle karşılaşırız. Bu öğretilerden bir tanesi, şefkatli olmak, bir diğeri güvenilir olmak, bir başkası da affedici olmak. Ve her ne ile karşılaşıyorsanız kendi üzerinize almamak vb.
Bu yazıda af konusunun öneminden söz etmek istiyorum.
Affedici olmak, kendi özgürlüğümüzü seçmektir. Gerek madde boyutunda gerekse manevi boyutta görünen ya da görünmeyen bağlarla – ki bu bağlar çevremizden ve hatta en yakınlarımızdan gelen bağlardır – hareket alanımıza kafes öreriz.
Affetmekten kaçındığımız her kişi ve/veya durum bu kafesi daha da kuvvetlendirerek bir kızgınlık duvarına dönüşür ve karşılaşılan her benzer durum biraz daha nefes alanını daraltır. Ve hissedilen acı da bir çengel gibi enerji bedenimize saplanır kalır.
Affetmek mi? Onaylamak mı?
Şimdi bunları okurken enerjinizin düştüğünü düşünüyorsunuz biliyorum. Peki, okurken enerjiniz düşüyor da, üzerinizde taşırken neler oluyor? İşte tam da anlatmak istediğim bu his. Sadece fark edelim. Kendimize iyi gelmeyen düşünce, duygu ve davranışları yaşamak yerine, sadece ve sadece iyi hissettiren düşünce, duygu ve davranışları seçmeyi öneriyorum.
Elinize bir iğne ya da çengel battığını düşünün. Canınız yanar. Çıkartmak için çabaladığınızda canınız daha da çok yanar. Ancak tamamen çıkarabildiğinizde canınız yansa da bedeninize ait olmayan bir maddeden kurtulduğunuz için rahatlarsınız. Ve bir süre sonra tamamen aklınızdan çıkar.
Manevi olarak en çok canımızı yakanlar da, kalbimize en yakın kişilerdir... Ya beklediğimiz gibi davranmıyordur ya da biz onun beklediği gibi olamıyoruzdur. Bu ikilem beraberinde kırgınlık, kızgınlık, öfke ve bazen de nefreti getirirse, işte çengel atılır bedeninize...
Kadim bilgi der ki; hiçbir şeyi üzerine alma ve affedici ol.
Herkes kendi yaptığından sorumludur ve bize uygun gelmeyen davranışları da onaylamamız beklenmez.
Bizim, ÖZ' ümüz bizden ÖZ+GÜR+LÜK ister. Onay değil. Özgürlükte, sevgi vardır, şifa vardır.
Sizce, affetmek mi? Onaylamak mı? Bence özgürleşmek...

AKSU BUGÜN SİLİVRİ'DE
MHP İstanbul 3. Bölge Milletvekili, MYK Üyesi İsmail Faruk Aksu 6 Nisan 2017 bugün saat 10.00'da Olta Restaurant'ta Referandum dolayısıyla yerel medya mensuplarıyla bir araya gelerek partisinin anayasa oylamasındaki kararı ve gerekçelerini anlatacak.

BAŞSAĞLIĞI
Mali Müşavirimiz İbrahim Karaduman'ın ağabeyi Bülent Karaduman dün sevenleri tarafından son yolculuğuna uğurlandı. Merhuma Allah'tan rahmet ailesi ve tüm sevenlerine başsağlığı ile sabır diliyoruz...

YORUM YAP