Sevginar Sali

Mevzu gerçekten stat mı?

1999 depreminden sonra Selami Değirmenci döneminde çarşıdaki Silivri Belediyesi yıkıldı, kiraya çıkıldı sonra Hüseyin Turan döneminde bugünkü hizmet binası yapıldı.
Devlet Hastanesi binası yıkıldı yerine yenisi yapıldı…
Silivri Lisesi binası yıkıldı yerine yenisi yapıldı…
Emniyet binası mühürlendi, müdürlük kiraya çıktı yerine yenisi yapılıyor!
***
Zaman içinde şehirler ve yapılar yeniliklere mecburdur. Ve kentler organik bir bütündür… Gelecek ihtiyaçlara göre planlama gerektirir...
Stadın yıkılmasında bir beis görmeyenler olduğu gibi karşı çıkanların da var. Ve onlar itirazlarını iki temel argümana dayandırıyor;
1. “Spor yapacak alanlar azalıyor”
2. “Şehir hafızası yok ediliyor”
Asıl başkaca sebeplerin olduğunu da ekleyeceğim ama önce farklı bazı şeyler söylemek istiyorum…
Sporcu bir belediye başkanından, buna yönelik alanları yok eden bir yönetici ne kadar zorlarsak zorlayalım çıkmaz. Atatürk düşmanı çıkarma çabalarının daha kısa süre önce uğradığı akıbeti gördük, bence “Silivri düşmanlığını” hiç zorlamayalım; muhalefet yerine yeni hezimetlerden başka bir netice doğuracağı yok!
Kendiliğinden çıkmayacağı gibi ayaklarına servet serseniz böyle bir sonuca yol açacağını bilse Yılmaz yapmayacak dik duruşa sahip olduğunu, ne yaptığını bildiği hususunda da sabıkasız.
Karar ve uygulamalarını sorgulayabilir miyiz? Tabi ki sonuna kadar ve hatta zorundayız.
Haberinde Silivri Stadı hakkında düşünülen tasarrufun ayrıntılarını okuyabilirsiniz…
“Şehir hafızası yok ediliyor” meselesi pek duygusal kabul ediyorum… Ama ihtiyaçlarımıza cevap vermeyecek nice şeyleri ardında ağlayarak bile olsa her birimizin sayısız bırakmışlığı vardır… Kaldı ki yıkım olasılığı tasarrufu alternatif ve ihtiyaçlar düşünülerek de en ince ayrıntısına kadar desteklenmiş.
Asıl meseleye gelelim mi?
Silivri'yi yöneten insanlar hep siyasi temelleri ötesinde belli gruplar hatta kişileri yanına alarak, yakınında tutarak kendilerine emanet bir haklılık kazandırma çabasıyla ayakta durmaya çalıştı. Çünkü kendilerinde bu yeterliliği belli dönemlerde bulamadılar; ya yorgundular ya da bıkkın, kolay yolu seçtiler. Oysa kısa günün karı olarak yanına aldıkları emanetler nicelik kazandırır gibi oldu ama nitelikten hep kepçeyle götürdüler…
Eminim Volkan Yılmaz, Silivri'nin farklı yüzlerinden bir yenisi ile bu olay çerçevesinde tanışma şerefine nail olduğuna şimdi olmasa bile, edindiği tecrübe açısında, zaman içinde mutlu olacak.
Silivri Stadı konusundaki kararı, halk yetki ve mührü kime verdiyse ona bırakmakta bir sakınca görmüyorum şahsen...
Genel anlamda Silivri olarak ne zaman ‘sevip', ne vakit adam ‘dövdüğümüz' hiç belli olmaz : )
Ama bükülmeyen elin hakkını şaşmadan teslim ederiz!

YORUM YAP