Adil Sirkecioğlu

MEMLEKETİMİZE KIYMAYALIM


Bugünkü yazımı hayatı boyunca yurt dışına çıkmamış, Kıbrıs’a dahi gitmemiş bir insanın tespitleri olarak düşünüp okursanız daha sağlıklı olacağı kanısındayım. Yurt dışına çıkmayan biri olarak ülkeleri size tanıtacak biri değilim. Tek bildiğim ülkemin, ülkemizin kıymetini daha çok bilelim, daha iyi anlayalım.

Bizler sayısız medeniyetlere ev sahipliği yapmış toprakların sahibiyiz. Yurt dışına gidip gelenler gördükleri ve yaşadıklarıyla bizdekileri kıyasladığında hayal kırıklığı yaşasalar da; bütün milletlerin gıpta ettiği bir coğrafyada bulunuyoruz. Geri kaldığımız veya geri bırakıldığımız için elimizdekini hoyratça kullanma alışkanlığımız devam etse de bizim dışımızdakiler bu toprakların değerini bizden iyi biliyorlar. Bizans’ın başkentine İstanbul dendiğini duyunca çıldıracak hale gelen bir dünyanın varlığını bilmemiz gerekiyor.

Dindar cumhurbaşkanına oy vermeye hazırlananlar otuz gün oruç tutulduktan sonra idrak edilen bayrama şeker bayramı deme inadından vazgeçtiler. Uzlaşma kültürünün gelişmesi açısından sevindirici. Bütün dünya İslam aleminin bayramını zehir etme yarışına girmişken, bizler ismi konusunda anlaşmayla teselli bulmaya çalışıyoruz. Kardeşlik dininin mensupları olarak; ölürken, bombalanırken, işkence görürken bile birleşmeyen Filistinli kardeşlerimizin hali ibret verici. Görebilir ve anlayabilirsek. Dinimize rağmen aramıza nifak tohumları ekebilen İslam karşıtları en büyük başarılarını zaten elde etmiş vaziyetteler.

Etkili, yetkili, baskılı seçimlerden sonra halkın seçeceği cumhurbaşkanına hazırlanan ülkemin; diğer Müslüman ülkelerine benzemediği için kahrolan müttefiklerimiz var. Dost gözüken düşmanlar Türkiye’yi; Mısır’a, Suriye’ye, Arabistan’a, Libya, Irak hatta İran’a benzetememenin üzüntüsü içindeler. Bu güne kadar gösterdikleri gayretlerin hız kazanarak devam edeceğini görebilmemiz gerekiyor. İç savaş çıkartamayanlar, dünya savaşının hazırlığı içindeler.

Son İsrail saldırganlığında dünya adaletini sağlayanların terazisi ortaya çıktı. İki buçuk milyonla kurdurulan İsrail Devleti yedi buçuk milyona ulaşarak nüfusunu üçe katladı. Nufus artışına paralel toprakları otuz kat büyüdü. "Tek başımıza da kalsak İsrail’i destekleyeceğiz’’gazıyla azgınlaşan Yahudi zulmü durdurulmaz hale geldi. Kediler, köpekler, ağaçlar için olağanüstü hassasiyet gösteren yurdum insanı vahşete seyirci kalmayı tercih ediyor. Kimlikleri Yahudilerce onaylanıp üye yapılanlardan insanlık beklemiyorum ama bizler gözlerimizi açmak zorundayız.

On iki yıldır artarak devam eden desteğe rağmen, Erdoğan’a yapılan saldırıları iyi takip etmek zorundayız. Birleşmiş Milletler yapısını değiştirmeyi kafasına koymuş bir Türk Cumhurbaşkanının önü bir şekilde kesilmek zorunda. 20.yy Lawrence yetiştirenler, 21.yy ondan daha yeteneklisini büyütüp yetiştirmişlerdir. Arapları kandıranlar, Türkleri kandırabilme formülünü bu zamana kadar bulamadılar. İnşallah bundan sonra bulamayacaklar. Önümüzdeki on yılda BM yapısı değişir, Türkiye on daimi üyeden biri olursa Erdoğan görevini layıkıyla yapmış olacak. Bu gün Erdoğan karşıtları eminim o gün teşekkür edecek ve Erdoğan’ı Atatürk yolunda yürüdüğü için kutlayıp tebrik edeceklerdir. Tabiki gizli mandacı değillerse!

Milli şairimiz Mehmet Akif yaşadığı zamandan bu günleri görüp, bizleri ikaz etmiş. Nur içinde yatsın.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

‘’Medeniyet!’’ dediğin tek dişi kalmış canavar?

Sadece şiirleriyle değil, vaazlarıyla da topluma yön veren Akif ‘’tek diş’’ olarak kankasının oğlunu göstermiş olabilir mi? Mehmet Akif’ler geçmişte vardı, gelecekte de var olmaya devam edecek.

Erdoğan karşıtlığı gözlere katarakt etkisi yapsa da, Allah aklımızı muhafaza etsin. Bilmeyenler, duymayanlar, okumayanlar için yazayım. Kehanet gerçekleşecek olursa (Abdülhamit’ten çok Kanuni’den az saltanat sürecek)daha yolun yarısındayız. Önümüzde bir yirmi yıl daha var demektir. Hiç kimsenin yirmi yıl boyunca kendine işkence yapma hakkı yok. Demokrasiye, sandığa, çoğunluğa saygı gösterin yeter. Göstereceğiniz saygı azınlıkta olsanız bile sevilmenize ve mutlu olmanıza vesile olacaktır. Bombalanırken bile ayrı düşmek bize yakışan bir meziyet değildir.

Bayramsız kalmayın, bağımsız kalın.


YORUM YAP