“İstanbul'u kim kazandı?” sorusuna yanıt aramaya devam ediledursun, Silivri'de mazbata ve devir teslimin ötesinde; ilçe başkanlığı hesaplarının defteri masaya geldi. “Daha iki gün önce yaptığımız seçimde kullanılan oylar sayılamadı, ne kongresi?” deyip de şaşıranlar, gündemi çok geriden takip ettiklerini bilsinler. Sözünü ettiğim ilçe başkanlığı hesapları hazırlığını bazı kesimler adayların seçim kampanyası süresince yaptı çünkü. Başkan ve meclis üyesi adayları seçilmişlik unvanı için koştururken, onlar da bedenen nerede görünürse görünsünler fikren ilçe başkanı hedefleri doğrultusunda saflarını belirlemekle meşguldüler.
Saf ilçe başkanlığı amacı değil tabi sözünü ettiğim ve söz konusu olan… 2023 hedefi, Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümü ile alakalı olandan söz etmiyorum tabi ki, sıradaki yerel seçimin temel taşlarının döşeme işi startı verildi : )
Özcan Işıklar kalsa da, gitse de Suna Göçengil'in CHP İlçe Başkanlığı görevine devam etme niyeti yoktu diye biliyorum. 31 Mart gecesi öncesine kadar CHP'nin yerelde seçimi kaybetmesi çok hesap edilen bir şey değildi muhtemelen, yeni hedefler doğrultusunda farklı yol rotası belirlenmiş olabilir de çok güç bir ihtimal olmakla birlikte. Karşı karşıya kaldığımız seçim sonucu birileri için siyasi hedeflerin sonu olurken başkaları için yolunun açılması manasını güçlü bir biçimde ifade ediyor.
CHP, Silivri'de yerel iktidara dair en güçlü potansiyele sahip parti; tabi ki sahipsiz kalmaz…
AK Parti her ne kadar genelde kan kaybetse ve 5 yıl sonrası çok zor görünse de hali hazırda ilçe başkanlığı yerel siyasetçilerin iştahını her türlü kabartmaya yetişmekte; genelde henüz çünkü en iktidar.
Yerel seçimlerin sonunda dokunulmazlığa bürünen tek ilçe başkanı MHP'ninki Zafer Yalçın… Partisinin 50 yıllık İstanbul ilçelerinde yerel iktidara sahip olma özlemini bitiren ilçe başkanı, adayının başarısıyla ne kadar gurur duysa az…
İlçe Başkanı olduğundan bu yana “Silivri Belediyesi'ne MHP sancağı dikeceğiz” demeçleri vermekten bıkmayan Yalçın'ın söylemlerine benimle beraber tebessümle karşılık veren ne kadar insan varsa; ‘Güldüğünüz şey başınıza gelir' deyimini hatırlatmam konuyu tüm yönleriyle özetlemeye yeter sanıyorum…
Valla ne gidenden, ne gelenden bir şikâyetim yok şahsen… Gelenler gidenleri aratmasın tavsiyem olur sadece… Çünkü bu millet seçmesini bildiği gibi, vazgeçmeyi de bildiğini çok taze hatırlattı…
MEKÂNIN CENNET OLSUN!
31 Mart sürprizinin üstüne çok kötü bir haber geldi; Süleyman Sürgün'ü kaybettik. Ölüm kimseye yakışmıyor da bazı insanlara daha çok yakışmıyor… İnanmıyorum vefatına, heyecanla hazırlandığın yolculuklardan birine çıktın, çok keyifli bir yerde geri dönmeyi unuttun varsayacağım. “Kuru, bugün yazın çok güzel biendim”, “Yine mi tatile gidiyorsun”, “Cuma yazıları yaz” deyişlerinin yerini hiçbir şey tutmayacak bil gittiğin yerden! İnsanlığını, duyarlılığını, ne yayıp edip gizlemeye çalıştığın ama her yerinden akan hassasiyetlerini de alıp gittin ya biz senden sonra çok eksik kaldık, bunu da bil isterim…
Çok güzel bir insandın, yerin hep kalbimizde ayrı bir yerde kalacak…
Ah be hocam… Allah sevdiklerine sabır versin, Cennet'te gözün üzerimizde olsun yine...
