Adil Sirkecioğlu

Hitlerin Piçleri


Son dört yazımı gazetede ve internette bulup okuyamadınız. Yazmak istemez günlerimdeydim. Özür dilerim. En son 27 Mayıs’la ilgili yazmam gerekirdi. Kalemi defteri elime aldığım halde bıraktım. Yarım yüzyıl boyunca, yaşanmış bir olayın bu kadar farklı değerlendirilmesinden bıkkınlık geldi. Yazmak istemedim. İyi ki yazmamışım. Yazılanlara ve konuşmalara baktığımda yüreğime su serpildi. Bu yıl “idamlardan coşku duyduk” saçmalıkları gitmiş, sol duyu hâkim olmuştu. Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımıyla yumuşayan hava, bütün sol kanadı aklın yolunda birleştirdi. CHP’de genel başkan değişikliğinin iyiye ve hayra vesile olacağına inancım sürüyor.
Türkiye’nin ve dünyanın gündemine; Gazze’ye insani yardım götüren gemilere yapılan vahşi baskın oturdu. Bu nedenle Filistin ve İsrail tekrar sorgulanır hale geldi. Yeni nesil okumadıysa pek bilmez. Filistin’in bizim tarihimizde ayrı bir yeri var. Osmanlı’nın çöküş sürecinde “Araplar bizi arkadan hançerledi” sözünün yeşerdiği topraklar. Lawrens’in “Osmanlı emperyalist devlet” tohumları Filistin’de büyüdü, dalga dalga Arapları, Balkanları ve Avrupa’yı sardı.
İsrail’in devlet olma sürecinde batının gözünden düşen Filistin, illegal hale getirildiğinin farkına bile varamadı. Arapların birleşip Filistin’e destek olma niyet ve gayretleri, Avrupa ve ABD’nin kararlı İsrail destekleyiciliği karşısında eridi gitti. Filistin bütün dünyaya terörist yetiştiren, terör ihraç eden topraklar olarak kafalara kazındı. Benim gençliğimde Filistin’e gitmeyene solcu, Filistin kamplarında eğitim almayana devrimci denmez olmuştu.
Bu okuduğumuz satırları bugün ağzına alan yok. Hatırlamak ve hatırlatmak isteyen hiç yok. 1965 sonrasını biraz bilen birine soracak olsanız, benim yazdıklarımdan daha fazlasını öğreneceğinize eminim. Hal böyle iken kafalardaki ikircikli durumun sebebi ne olabilir? Olsa olsa bugün Müslüman kimliği öne çıkan veya çıkarılan Filistin’in geçmişindeki sol ve devrimci özelliğinin unutulmamasıdır. Benim sağcımda, solcumda; ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilmez haldedir. İnsan’a insan tarafından yanlışlığın, geçmişindeki yanlışlıklar ve doğrularla birlikte değerlendirilmesinin; bu günün insanlık anlayışıyla bağdaşmadığı düşüncesindeyim.
Taraflardan birinin durumunu özetledikten sonra, diğer tarafın özelliklerine bakalım. İsrail kendine yer yapmanın ötesine geçti. Her olayda zeytinyağı gibi üste çıktığı halde, hem sıkan hem bağıran konumunu da muhafaza ediyor. Varoluşundan bu yana arkasına aldığı sonsuz desteğin pervasızlığıyla, her yaptığının hak ve hakkı olduğu düşünde. Bugün yaşadığı şaşkınlık, kendine destek verenlerin şaşkınlığından kaynaklanıyor. Suçüstü yakalanmanın ilk şok ve paniği geçtikten sonra çok daha vahşet sergileme hazırlığı yapılacaktır.
Yahudilerin hikâyesini, Filistin tarihinden çok daha iyi bildiğinize eminim. Dünya kurulduğundan beri zulüm gören, soykırıma maruz kalan, hiçbir milletin ve toprakların kabul etmediği bir kavmin mensubu olmak işkencelerin en büyüğü. Her yerden kovulanlara bizim kucak açmamız insanlık ölçümüz. Ne kadar övünsek azdır. Atalarımın bu asil davranışından hiç pişmanlık duymadım. Hep gurur duyduğum, göğsümü kabartan tarihsel bir olay gözüyle baktım. Bundan sonraki gelişmelerinde bu duygu ve düşüncelerimi değiştireceğini sanmıyorum.  
Hayret ettiğim bunca zulüm görme geçmişine sahip olanların, zulüm yapma noktasına nasıl gelebildikleri. Yapanlara karşı yapsalar, eh hak ettiler diyeceğim belki. Topraklarını gasp ettiklerine karşı yapılanları anlamak mümkün değil. Ağa babaları ABD’nin Kızılderililere yaptıklarını, (yeteri kadar bilinmeyen, araştırılmayan) Filistinlilere 21 yy. yapma hakkını görüyor ve bulabiliyorlar.
İnsan olanın yapamayacaklarını yapanların; insan müsvettesi, kırması, bozması olabileceği düşüncesindeyim. Hitler kendi vatanında lanetlenirken, İsrail’de ruh buldu. Yeri belli olmayan mezarında rahatlamıştır. Benim düşünce ve teorilerim İsrail eliyle dünyayı ele geçiriyor diye ruhu şad oluyordur. Alman yöneticileri bile hitlervari yaklaşımlardan özenle kaçınırken, Hitler zihniyeti İsrail’de piç verdi.
Aramızda yaşayan Yahudileri tenzih ediyorum. Alınmasınlar. Ne mutlu onlara ki TC vatandaşılar. Hatta İsrail’deki bu günkü yönetimlerine baş kaldıramayan iyi niyetli Yahudilerden de özür dilerim. Ama zulüm görenlerin temsilcisi olarak, zulüm yapanlara Hitler’in Piçlerinden başka sıfatı uygun bulmuyorum.
Ağır kaçtığını, hakaret içerdiğini düşünenler; Hitler’i ve uygulamalarını biliyor, unutturulmaya çalışılan üstün ırk projesini ve insan haralarını okuduysanız bana hak vereceğinize eminim. Yahudileri yakan, sabun yapan Hitler; istikbal görmüş olduklarını haralara göndermiş olabilir. Haralardan yetişmiş olanlar bu gün İsrail’i ve dünyayı yönetenler olamaz mı?!
Pensilvanya’dan üst üste garip açıklamalar gelmeye başladı. Bugüne kadar yapılan hizmetleri şüpheyle karşılayanlar, sazan misali atladılar. Ben değerlendirme hakkını kendimde görmüyorum. Sadece Gülen Lobisinin, Mason Lobisiyle mücadele edebilecek güce ulaşamamış olduğunun bilinmesi gerekir diyorum. Mecburi açıklama, balans ayarı gibi görmekte fayda var. Yine de; ağır olda hoca efendi demeye devam etsinler, diyorum!
Altaylı ve Özkök’ün verdiği örnekler yaşanan olayla örtüşmüyor. Gözden geçirdiklerinde hatalarını anlayacaklarını umuyorum. Takip edenler hak vereceklerdir.
Yaşlı, kadın, çocuk, sivil dolu gemiye açık denizde askeri baskını kınamak yerine, bir yaşındaki çocuğun o gemide ne işi vardı demek, tam bir akıl tutulması. Bir adım sonrası Akdeniz’de dolaşmak için izin alınması gerekir olacaktır. İnsanlık dramı ortadayken, gerisi teferruata giriyor. Bütün dünya ayıplarken, birileri Ak Parti’yi yıpratma derdine düşerse, tek kelimeyle ayıp.
Hitler’in piçleriyle kardeşlik ince, hassas bir çizgi… Allah hepimizi bu tür kardeşlikten uzak tutsun. Hepimizin insanlık, kardeşlik, barış, iç siyaset konularında sınıfı geçmemiz dünyanın da hayrına olacaktır. Lütfen elimize, dilimize, belimize hâkim olalım.
Hitler’siz kalın, Gazze’siz kalmayın.     

YORUM YAP