Sevginar Sali

Festivalin sırası mı?

Güzel ilçemizin son gündem tartışması; ülke olarak bulunduğumuz ortamda festival yapılır mı? Geçen yıl yapmadık zaten, saymadım ama birçok etkinlik iptal oldu… Yine bir niyettir tutturuldu ama gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli değil… Festival denince nedense üç konsere kitlenip kalıyor, belli algıda seçiciler… Oysaki bunun bir dizi sosyal ve sportif etkinliği de var… Tavla, Basketbol, Yoğurt Mayalama Yarışması, Plaj Futbolu, söyleşi bunların bir kısmı… Festival ve terör kelimeleri ne kadar yan yana gelmeyen ayrı dünyalar. Çekiştire çekiştire aynı yazıda değerlendirmemiz gerekiyor…
Daha önce yazmıştım, ‘Bi ben miyim böyle deli deli düşünen' diye kendimden kuşkuya düşmek üzereyken Google imdadıma yetişti… Terörün toplumu sindirme amacının bilinciyle bize dayattığı korkulara teslim olmamamız gerektiğini savunan pek çok makale buldum…
***
Terörizm "siyasal bir hedefe ulaşmak amacıyla devlete, halka ya da bireylere karşı sistemli şiddet eylemlerine başvurma" şeklinde tanımlanıyor.
Terörizmin benimsediği bir diğer amaç ise, kargaşa yaratarak toplumun direnme gücünü kırmak, mevcut sosyal ve siyasal düzenin arkasındaki halk desteğini şiddet yoluyla zayıflatmaktır.
Terörizmin benimsediği bir diğer amaç ise, kargaşa yaratarak toplumun direnme gücünü kırmak, mevcut sosyal ve siyasal düzenin arkasındaki halk desteğini şiddet yoluyla zayıflatmaktır.
Terörizmin bir başka amacı da; baş eğdirmek, itaat ettirmektir. Terörizmin bu türü, terörist örgütlerce kendi üyelerine ve etkilemek istedikleri halk kesitlerine uygulanabilmektedir. Terörist gruplarca amaçlanan; yandaşlar kadar “seyircilerin” de itirazsız baş eğmeleri, “hedef kitlenin” emredileni yapmasıdır. Etkilenmesi amaçlanan bireylere ikinci defa düşünecek zaman ve aksine davranabilecekleri alan bırakılmaz. Amaç, “hedef kitleyi” yıldırmak, yönlendirmek ve yönetmektir.
O halde toplum olarak bugünlerde, ülkemizi içten ve dıştan tehdit eden şer güçlere karşı, iktidarı ve muhalefeti ile dimdik durmanın, baskı, tehdit ve yıldırmalara teslim olmamanın tam zamanıdır. Biliyorum, ateş düştüğü yeri yakar. Ancak acılara teslim olmak, baskı, tehdit ve yıldırmalara boyun eğmek, kardeşliğimizi, birliğimizi, bütünlüğümüzü bozacak eylemlere girişmek terör örgütünün ekmeğine yağ sürmektir. Provokasyonlara gelmeden, tahriklere kapılmadan, birlik ve bütünlük içinde, teröre karşı tek vücut olduğumuzu gösteren barışçı eylemler, terörle mücadelenin en büyük desteğidir.”
***
Bir yılı geçti sanıyorum her sabah uyandığımızda kalbimize şehit sayısı kadar ok saplanıyor… Akşam yemeklerinde ana haber bültenlerinde verilen şehit haberleri ile yas hanelerimizin bir köşesine belli süreliğine kuruluyor. Aksi mümkün değil! Şehit ve saldırı olmaksızın geçirdiğimiz her güne şükürler ediyoruz…
Pes edemeyiz! Devlet mücadele edecek, biz halk olarak saffımızı net olarak belirleyeceğiz. Asker ve güvenlik güçleri alanda silahla mücadele ederken her birimiz yaptığımız işe sıkı sıkı sarılıp en iyisini yaparak toplumsal gücümüze denizde damla misali katkımızı sunacağız.
Ne kadar yalnızlaşırsak o kadar güçsüzleşiriz; bir arada güçlü ve kararlı şekilde bulunmalıyız…
Kendimi yokluyorum da ‘Korku var mı?' diye var tabi… “Yok” diyen cesur kahramanlar azdır… Ama korkularımızın üstüne gitmezsek onlar tepemize çıkar, tüm varlığımızı ele geçirir…
Direnmeye, meydan okumaya devam etmemiz lazım…
Yani uzun lafın kısası ‘Festivalin sırası mı?' Bence her zamankinden çok daha anlamlı ve yerinde olur… Kötü günler geçiren bir arkadaşınız olduğunda nasıl ki evine ve içine kapandığını gördüğünüzde konuşmaya zorlarsanız onu, dışarı çıkmak için ısrar ederseniz bu etkinliği de öyle bir düşünün derim… “Sakın evden çıkma, bana derdini hele hiç açma… İçinde kur, moral bozukluğu yetmez depresyonun dibine vur” demezsiniz değil mi? Bırak arkadaşı insan düşmanına bunu yapmaz!

YORUM YAP