“Bu ülkede hepimiz laik ve demokratik bir anlayış üzerinde büyüyoruz. Ben hep şunu söylerim; Benim varlığım ve yaşamım Mustafa Kemal'dir. Öyle bir insan bu ülkede olmamış olsaydı, bugün Afganistan gibiydik. Bugün bunları burada rahatlıkla konuşabiliyorsam ve sizler bu kadar çağdaş görünümdeyseniz O'nun sayesindedir. O zaman bunların hiçbir şekilde sarsılmaması ve bozulmaması gerekiyor."

*TARIK AKAN - 2015

Ne kadar yerli yerinde tespitler değil mi? Büyük sanatçı ben Ona derim işte.. sözleri de sakınımsız ve boyundan büyük zira. Olsun, bizde büyük düşünürüz. Seni de büyük sevdik koca adam..

 

Birleşmiş Milletler Afganistan'ın yıllardır içinde bulunduğu zor koşulları taşıyacak gücü olmadığını, bu olumsuz durumdan daha fazla etkilenmesi ve yardım alamaması sonucunda 14 milyon insanın açlıktan ölebileceğini açıkladı. Ama her zaman olduğu gibi sadece konuşuyorlar! yoksa hiç kimsenin bir şeyler yapmak adına parmağını bile kıpırdattığı yok..

Raporlar, incelemeler, demeçler, vaatler.. hiç ama hiç bir işe yaramayan harisi varyeteler. Sonuç, elde var sıfır..

Adı Birleşmiş Milletler ama onu oluşturan süper güçlerin eğer çıkarına olmayacaksa, birleşerek tek bir sorunu çözdüklerine şahit olmadım bunca yıldır! Gerçekte, fukaraların yıllardır bağıra bağıra söyledikleri lakin katiyen bir araya gelip beceremedikleri sloganda olduğu gibi “birleşe birleşe kazanacağız” iradesini, onlar arsız emelleri lehine hayata geçiriyorlar..

Sizler düpedüz hırsızsınız arkadaş.. Hırsız!

Koca bir ülkenin dününü, bugününü, geleceğini çaldınız.. onursuzlaştırdınız!

Bütün dünyanın gözü önünde soydunuz kırk milyonluk ülkeyi bir de hepimizle alay ederek önümüz ardımız güldünüz.

Canisiniz! İçini boşalttığınız ülkenin, edilginleştirdiğiniz halkını, kendi yarattığınız ve sizin kadar karanlık olan cani Taliban'a terk edip arkanıza bakmadan kaçıyorsunuz..

Alçaksınız hem de! Afganistan'da dil birliği, tarih derinliği ve ulus bilincini yok ettiniz.!

Koca bir coğrafyanın altını üstünü on yıllardır sömürmenize rağmen, kargaları bile güldürecek yardımseverliğinizi öne çıkarmak peşindesiniz hala.. Tıpkı daha önce Kızılderililere, Mayalara, İrlandalılara, Olmeklere, Azteklere, Asya ve Afrika halklarına yaptığınız gibi!

Tükendi Afganistan, farkındasınız. Size yük olacak neyi sırtlandınız ki dünyanın hayrı için şimdiye kadar, bu dar günlerinde Afgan halkı için bir şey yapasınız!

Canını emdiğiniz zavallıları, daha önceki kötülüklerinizin mirasçısı Taliban'a bırakmanın tam zamanıdır artık değil mi? E tabii Taliban da sizin ‘sıçtıklarınızdandır' elbette.

Dert etmeyin yahu, dünyanın orta yerine yiyip içip bir kupa ‘sıçtınız sıçmasına' ya, atalarım, “kuru bok göte yapışmaz” der.. siz asla dert etmeyin! Kalkın gidin ama gübreniz kalsın ardınızca. Oradayken hepimize gösterdiğiniz bütün pislikleriniz unutulmasında iziniz kalsın yeryüzünün orta yerinde. İlişmeyin sakın!

Günlerdir Afganistan'daki insanların feryadı vicdanımızda davul gibi uğulduyor. Özellikle kadınların canhıraş seslenişleri kanımızı donduruyor ve yeryüzünün geleceği adına umutlarımızı solduruyor yazık ki.

Bitmeyen ihtirasınız ile açgözlülüğünüz sonunuzu hazırlayacak eninde sonunda. 12 Eylül'de tepenize devrilen kulelerinizden ders almayıp daha da azdınız çünkü.

Kıyamete hazır olun o zaman. Zira biri yer biri bakar, bilin ki kıyamet bundan kopar.. Tarih tanıktır söylediğime.

Kendinizi güvenlik içinde hissedip korkmuyorsunuz ya, büyük hata ediyorsunuz zannımca.

Sizin mayınlarınıza basıp da ayağı kopan adamın, bir de eşine tecavüz ettiniz!

Su gibi petrol çıkan toprakların insanlarını kendi yurdunda bir bidon benzin için semirmiş şirketlerinizin önündeki kuyruklarda beklettiniz!

Açlıktan ölen çocukların çölde çürüyen cesetlerini boy boy gazetelerinizde verdiniz ama ne yiyecek, ne ilaç gönderdiniz!

Kara Afrika'nın talihi gibi kapkara ettiğiniz topraklarındaki pırlantaları ve altınları aldınız.. yerine kargaşa, kavga, kaos verdiniz!

Daha.. daha yazalım mı?

Meksika'da aynı evin erkeğini uyuşturucu bağımlısı yapıp, kızkardeşine sahip oldunuz.!

İşte şimdi sıkı durun!

Dünyada acı içinde bıraktığınız bütün insanlar öylesine yatağına sığmıyor ki artık, işiniz bence nafile gelecekte. Gürültüyle akıyor akağından haksızlıkla büyümüş koca bir nehir gibi cefakeşler. Hem de onlara gelirken açtığınız ve giderken de usulca kaçtığınız yoldan. Önce ‘sıçtıklarınızı' temizleyip sonrada pisliklerinizde boğmak için gürültüyle ve acılarıyla akıyorlar size doğru. Sonunuz büyüttüğünüz karanlık nehrin derinliğinde boğularak olacak. Benden söylenmesi..

 

İNSAN!

Halbuki bilim ve sanat,

her an tetikte bekleyen insanlıktır.

Lâkin yine de,

parmak havada haykırılır,

insan ol, insan!

Oysa buralarda,

insan olunmaz pişman olmadan..

Vicdan dediğin bizde,

geçmişteki pişmanlıklarımızdır her zaman.

Demeyin ki tavuk mu yumurtadan

yumurta mı tavuktan!

El aman,

Şarkın şanındandır anlaşılan...

çok pişman olmadan,

asla İnsanlaşamaz insan!

YORUM YAP