Şahin Dirik

Uyumkent ve fiyaskoları...

Tarih 26 Ağustos 2013;
“Silivriliyiz.COM” isimli yerel haber sitesinde yayınlanan bir haberi sizlerle paylaşıyorum.
“Silivri'de yer alan Marmara Uyumkent sitesinde dün sabah saatlerinde havuz kenarında hareketsiz yatan bir genç bulunarak derhal hastaneye kaldırılmıştı… Silivri Hayat Hastanesi'nde yapılan ilk müdahaleden sonra yoğun bakıma kaldırılan 18 yaşındaki T.K. dün gece hayatını kaybetti. Uyumkent'e dayısının yanına Konya'dan gelen T.K. tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.”
Ve şimdi de daha taze bir haberi, geçtiğimiz günlerde yine Uyumkent'te meydana gelen bir boğulma vakasını sizlerle paylaşıyorum. Kaynağımız da yine bir başka yerel haber sitesi.
Tarih 13 Ağustos 2017;
“Edinilen bilgiye göre, hafta sonu tatili için siteye gelen Muazzez G. İsimli genç kadın, serinlemek için denize girdi. İskeleden denize giren genç kadın çevredekilerin bakışları arasında suda kayboldu. Site sakinlerinin yardımıyla iskeleye çıkarılan genç kadına olay yerine gelen sağlık görevlileri 1 saate yakın müdahale etti. Ancak yapılan tüm çabalara rağmen genç kadın hayatını kaybetti. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.”
Dikkat ederseniz ikinci haberde boğulan kadınla ilgili site sakinlerinin yardımıyla iskeleye çıkarıldı deniyor. Neden? Buna neden gerek kaldı? Bu cankurtaranların görevi değil mi? Evet, doğru bildiniz değerli okurular; Marmara Uyumkent sitesinde cankurtaran bulunmuyor. Ne plajda ne de site sakinlerinin ortak kullanımına açık bulunan, derinliği 2 metre civarı olan 11 havuzdan herhangi birinde 1 tane dahi cankurtaran bulunmuyor.
Uyumkent'i normalde çoğunlukla modern ve elit insanlarla dolu hoş bir site olarak biliniyor ama ne var ki site yönetimi ve idare açısından aynı şeyleri söylemek bir hayli güç! Site havuzlarında hiçbir şekilde herhangi bir cankurtaranlık eğitimi, lisansı bulunmayan gençler “Havuz Görevlisi” sıfatıyla, asgari ücretle çalıştırılıyor ve resmiyette bu gençler “Temizlik İşçisi” veya “Bahçıvan” olarak gözüküyorlar. Plaj için de aynı şey geçerli. Plajda yine “Plaj Görevlisi” adı altında görev yapan elemanların da hiçbir şekilde cankurtaranlık eğitimi veya lisansı bulunmuyor. Nedeni ise tam bir muamma... Hele ki 2013 yılında havuzda boğulma ile sonuçlanan olayın ardından hala daha bu sistemin böyle devam ediyor oluşu bir hayli can sıkıcı. İnsan hayatı gerçekten bu kadar ucuz olmamalı.
Aslında cankurtaran çalıştırmamalarının sebebi belli; Anlaşılan o ki Uyumkent yönetimi cankurtaranlık gibi hayati görev üstlenen insanları finansal yük olarak görüyorlar. Ee, lisanslı cankurtaran dediğiniz iki bin lira civarı bir maaş alıyor. İnsanları hiçbir eğitime tabi tutmaksızın resmi evraklarda “Temizlik İşçisi” gösterip, asgari ücret verip yollamak daha kolay tabi… İnsan hayatının bu kadar ucuza indirgenmesi ve yaşanan olaylardan zerre kadar ders alınmaması akıl alır gibi değil! Ayrıca Uyumkent bütçesi oldukça yüksek bir site. Yaklaşık 1300 haneden oluşan Uyumkent'e haneler aidat olarak her ay 200 TL ödüyor. Bu da site yönetiminin eline her ay 260.000 TL para geçtiğini gösterir. Bir cankurtaran dahi çalıştırılamıyor ise her ay nereye uçup gidiyor bu paralar diye de sorarlar adama.
Uyumkent'in imza attığı tek fiyasko maalesef yalnızca cankurtaran meselesi değil. Halk plajını işgal eden Uyumkent, sitenin şezlonglarını sitenin hizasındaki kumsala yaymış durumda. O kumsala veya kumsal bölgesindeki denize dışarıdan gelen vatandaşlara sitenin güvenlikleri tepki gösterip alandan uzaklaştırıyorlar. Halkın malı olarak kabul edilen ne zamandan beri böyle fütursuzca işgal edilebiliyor anlamış değilim…
Ayriyeten, sosyal medyada paylaşılan boğulma haberinin altına yorum yapan vatandaşlar site yönetimine ve bilhassa işletme müdürü Hamdullah Güler'e adeta ateş püskürdü!

YORUM YAP