Kimimize ne kadar da bilindik, kimimize de ne kadar da yabancı bir şehir; Selanik. Bundan yaklaşık 600 sene önce Osmanlı kuvvetleri Venediklilerden bu şehri aldığında kim bilebilirdi ki 482 sene Türk hâkimiyetinde kalacağını. Osmanlı Devleti bu bölgeyi fethettiğinde, üzerlerinde Katolik kilisesinin aşırı baskısını hisseden yerel halk yeni gelen Türk Müslüman kitleden hiç şikâyetçi değildi. Osmanlı Devleti'nin ilerleyişi Balkan coğrafyasında devam ettikçe Selanik limanının etkisiyle çok önemli bir merkez konumuna gelecektir. Rumeli'nin ne kadar zenginliği varsa bu limandan dünyaya aktarılacaktır.
Selanik ekonomik olarak güçlü bir şehir olmasının yanı sıra kozmopolit ve batıya dönük yüzüyle de farklı bir Osmanlı şehri kimliği taşımaktaydı. Buradaki kültürel zenginlik Osmanlı Devleti'nin başka şehirlerinde nadir rastlanır cinstendi.
1912 Yılında Osmanlı Devleti'nde siyasi mücadeleler hat safhaya ulaşmıştı. Kendi içinde kendi problemlerine dalan yönetim, Balkan coğrafyasındaki gerilimin farkına varamadı. Vardığında ise önünde Balkan Savaşları olarak adlandırılan iki önemli ve çok yönlü mücadelenin içerisinde buldu kendini.
Balkan Savaşları sürecinde Osmanlı ordusu Rumeli topraklarından çekilmeye başladı. Selanik yerel yönetimi ve 8. Kolordu Komutanı Tahsin Paşa şehrin zarar görmeden Yunanistan'a teslimi hususunda hem fikir oldular. Bu kararın alınmasında Avrupa devletlerinin konsoloslarının etkisi olduğu kadar Osmanlı askeri gücünün içinde bulunduğu acziyet de mühim rol oynadı.
9 Kasım 1912'de Yunan ordusu asırlardır Türk hâkimiyeti altında bulunan nadide şehir Selanik'e girmiştir. Yunan ordusu teslim şartlarını yerine getirmekten uzak tavırlar sergileyerek yağma ve mezalime başlamıştır. Türk askeri ve Türk Müslüman ahali büyük zararlar gördü.
Hasan Tahsin Paşa tarafından Yunanlılara teslim edilen Selânik'te yaşayan Müslümanlar hariç, 45 binden fazla asker ve 50 binden fazla muhacir Yunanlıların insafına terk edilmiş, bunlardan yaklaşık 25 bini açlıktan, hastalıktan ve mezalimden hayatını kaybetmiştir. Bu gelişme, Türk askerî tarihinin belki de en etkileyici olaylarından birisidir. Savaş yapılmadan bu kadar zayiat verilmesinin Türk tarihinde başka örneği olmasa gerektir. Bu durum devletteki iç çekişmelerin, devlet yöneticilerinin Avrupa ve Balkanlar'da gelişen olaylara karşı hızlı ve etkili kararlar alamamasının bir sonucu olarak meydana gelmiştir.
Bugün Silivri'mizde ve Trakya bölgesinde çok sayıda muhacir Selanik ve çevresinden kopup gelmiştir. Burada yeni bir hayata başlayan bu Türk soylu muhacirlerde, dünün yaraları hala bir önceki nesilden bugüne miras olarak yüreklerde sızlamaktadır.

YORUM YAP