Uğur Türkyılmaz

Kavimler Göçü

Ne kadar bilindiği ve anlaşıldığı şüpheli olan bir konu üzerinde bugün kalem oynatmak istiyorum. İnsan kitlelerinin kıtlık, doğal afet, savaş gibi nedenlerden dolayı yaşadıkları coğrafyaları terk ederek, belki hiç bilmedikleri belki de kasıtlı olarak yönlendirildikleri başka coğrafyalara yığınlar halindeki hareketlerine göç denmektedir.
Bu durum gelen için zor olduğu gibi geldikleri coğrafyada yaşayan yerli halk için de çeşitli problemlerin meydana gelmesine sebebiyet vermektedir.
Hareket edilen bölgenin iskân durumu, içme ve kullanım sularının oranı, farklı bölgelerdeki farklı hastalıkların kontrolsüzce yeni yayılma alanı bulması, gıda çevrim döngüsünün ani yığılmalarla kırılması olası ve ön görülebilecek sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Öte yandan bir diğer değinilmesi gereken problem ise demografik ve siyasi yapının beklenmedik hızda tahrip edilmesi ve akabinde bozulmasıdır. Bu gibi durumlarda farklı kültür ve medeniyetlerden gelen kitleler yerel halkın kültür ve medeniyetine ayak uyduramamaktadırlar. Hele ki bölgenin yönetici erkânı yazılı olarak var olan yasa ve kanunları gerektiği gibi kullanmadığında, esnek bir yaşam sahasına yeni gelen kitleler yerel halkın dahi hukuki ve yaşamsal haklarını görmezden gelebilir, bu haklara tecavüz edebilirler.
Dünya tarihinde önemli bir yere sahip olan Roma İmparatorluğu da 375 yılında yaşadığı ve kontrolsüzce topraklarına giren ve “Barbar” olarak adlandırdığı kitlelerin çıkartmış olduğu siyasi ve sosyal karmaşalara dayanamayarak Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) ve Batı Roma İmparatorluğu olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Batı Roma İmparatorluğu devam eden iç karışıklıklar neticesinde ise 476 yılında yıkılmıştır.
Netice itibarıyla göç meselesi çok önemli bir husustur ve sanıldığı gibi toplumlara medeniyet taşımaz. Hele ki gelen kitle yerel halkın medeniyet bakımından çok gerideyse karmaşa ve huzursuzluktan başka bir şey beklemek iyimserlikten öte gitmez.

YORUM YAP