Sınav bitti, hayat devam ediyor…
Liselere Geçiş Sınavı (LGS) sonuçları açıklandı.
Aylardır süren emeklerin, uykusuz gecelerin, aile içi stresin ve yüksek beklentilerin ardından şimdi herkes sonuçlara odaklandı.
Kimileri için sevinç, kimileri için hüzün, kimileri için ise karmaşık duyguların bir arada yaşandığı bir süreçteyiz.
Fakat bugün sadece çocuklarımızın puanları değil, aynı zamanda biz ebeveynlerin bu sonuçları nasıl karşıladığı da gelecekteki başarı ve mutluluk algılarını belirleyecek.
O zaman süreci nasıl yönetmeliyiz?
Sınavdan alınan puan sadece sayısal bir veridir.
Ama çocuk için o puan; bir kimlik, bir başarı hikâyesi ya da başarısızlık duygusu olabilir.
Öncelikle çocuğunuzun o an ne hissettiğini fark edin:
Üzüntü mü?
Hayal kırıklığı mı?
Kıyaslanma korkusu mu?
Suçluluk mu?
Sevinç ama aynı zamanda arkadaşları üzgün olduğu için suçluluk duygusu mu?
Bu duyguların hiçbirine “gereksiz”, “abartılı” ya da “mantıksız” demeyin. Çocuk o duyguyu yaşıyorsa, o gerçektir ve dikkate alınmalıdır.
LGS sonuçları açıklandığında sosyal çevre hızla devreye girer.
Akraba çocukları, komşu öğrenciler, arkadaş grupları…
Velilerde şöyle cümleler başlar:
Senin çalıştığın kadar çalışmadı, ama senden iyi yaptı.”
“X'in çocuğu zaten koleje gidiyordu, sen devletten çıkamadın.”
“Şu kadar net yaptınsa şu okulu kazanırsın, gerisi çöp.”
Oysa çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamak, özgüvenini zedelemekle kalmaz, kendine olan inancını da kırar.
Her bireyin gelişim süreci ve potansiyeli farklıdır.
LGS, sadece belirli akademik alanlarda belirli bir zaman diliminde performans ölçen bir sistemdir.
Hayat değildir.
Hayatın sadece küçük bir durağıdır.
Çocuğunuz, aldığı puandan ibaret değildir.
LGS sonucunun “iyi” ya da “kötü” olması, onun zekâsını, karakterini, potansiyelini, ahlakını, yaratıcılığını, insani değerlerini ölçmez.
Onunla gurur duymak için sadece yüksek puan alması gerekmez.
Ona verdiğiniz değeri başarıya endekslediğinizde çocuk, kendini her zaman ispatlamak zorunda hisseder.
Bu da uzun vadede anksiyete, değersizlik hissi ve tükenmişlik yaratabilir.
Bugün onu dinleyen, sarılan, “Seninle gurur duyuyorum çünkü elinden geleni yaptın” diyen bir anne baba, çocuğun ileride kendine güvenen bir birey olmasını sağlar.
Beklenenden düşük puan alan çocuklarda olumsuz duygular oluşur.
Kendine güven kaybı.
“Hiçbir yere gidemeyeceğim” paniği.
Aileyi hayal kırıklığına uğrattım duygusu.
Sosyal çevrede etiketlenme korkusu.
Bu noktada ebeveynin söyleyeceği doğru ve kucaklayıcı cümleler kritik bir role sahiptir:
Her çocuk hata yapabilir.
Ama her hatanın sonunda yanında dimdik duran bir ailesi varsa, oradan büyük bir direnç doğar.
Bu direnci kazandırmak, en iyi okuldan daha kıymetlidir.
Puanı yüksek olan çocuklara aşırı övgü de bir diğer tuzaktır.
“Sen harikasın, süpersin, artık kurtuldun” gibi cümleler çocukta gerçek dışı bir beklenti yaratabilir.
Unutmayın, sınav bitti ama hayat bitmedi.
Yeni bir okul, yeni sosyal çevre, yeni zorluklar gelecek.
Yüksek puanla birlikte gelen “hep yüksek olmalıyım” baskısı çocuğu içten içe tüketebilir.
O yüzden şu dengeyi koruyun:
“Tebrik ederim, çok çalıştın ve karşılığını aldın.”
“Bu başarı, yeni sorumluluklar da getiriyor, birlikte konuşalım.”
“Bu bir son değil, bir başlangıç. Ama bugün gurur duymayı hak ettin.”
LGS sadece bir “ölçüm aracıydı”.
Asıl ölçülmesi gereken, bu sınav sürecinin çocuğun gelişimine ne kattığıdır:
Zaman yönetimi öğrendi mi?
Hedef belirleyip ona göre plan yaptı mı?
Başarısız olduğunda yeniden denemeyi öğrendi mi?
Duygularıyla baş etmeyi öğrendi mi?
Ailesi yanında olduğunu hissettirdi mi?
Eğer bu sorulara “Evet” cevabı verebiliyorsanız, çocuğunuz başarılıdır.
İster birincilikle ister orta seviye bir puanla…
5 yıl sonra, 10 yıl sonra kimse LGS'de aldığınız puanı hatırlamayacak.
Ama çocuklarınız bugün, bu sınav sonrası size nasıl sarıldığınızı, ne söylediğinizi, nasıl baktığınızı hep hatırlayacak.
Bugün onların yanında bir anne baba olarak dimdik durmak, onları sevgiyle sarmak, hem kazanmayı hem kaybetmeyi insanca yaşamak, en büyük “rehberlik”tir.
Çocuğunuz sadece bir sınava değil, hayata hazırlanıyor.
Ve sizin desteğinizle, ne olursa olsun bu hayatın altından kalkabilecek güce sahip.