Emre Akıncıoğlu

Hırslı çocuk mu, azimli çocuk mu?

Anne babaların en kritik yanılgısı. Çocuğunuzun başarılı olmasını istemek doğal bir duygu.

Her anne baba evladının sınıfın birincisi olmasını, sınavlarda yüksek puanlar almasını, hayat boyu önde gitmesini arzu eder.
Ancak bu arzu yanlış yönlendirildiğinde çocuk için büyük bir yük haline gelir.
Farkında olmadan çocuğunuza azmi değil hırsı aşıladığınızda, bugün alkışlanan başarıların yarın mutsuzlukla gölgelendiğine tanık olabilirsiniz.
HIRS VE AZİM ARASINDAKİ İNCE ÇİZGİ
Psikoloji ve eğitim biliminde hırs ile azim arasındaki ayrım çok önemlidir.
Hırs, dışsal motivasyonla beslenir.
Çocuğun amacı kendini geliştirmek değil, başkasını geçmek, birinci olmak ya da önde görünmektir.
Hırs, rekabetin karanlık yüzüdür: kıyas, kıskançlık, tatminsizlik…
Azim ise içsel motivasyona dayanır. Çocuğun hedefi kendi yolculuğunu tamamlamak, adım adım ilerlemek ve düştüğünde tekrar kalkabilmektir.
Azim, rekabetin sağlıklı yüzüdür: sabır, sebat, gelişim.
İşte bu yüzden, hırs ani parlayan ateş gibi kısa süreli yanar; azim ise kömür gibi uzun süreli enerji verir.
HIRSIN KÖKENİNDE ANNE BABA MI VAR?
Çocukların çoğu hırslı doğmaz.
Onlara bu bakış açısını kazandıran çevre ve en çok da anne babadır.
Kıyaslama: “Bak Mehmet senden daha hızlı çözmüş.”
Sonuç odaklı övgü: “Aferin, 100 aldın.” (Çaba görmezden gelinir.)
Koşullu sevgi: “Derece yaparsan seninle gurur duyarım.”
Sürekli yarış ortamı: Evde, okulda, kursta hep daha fazlası istenir.
Bu mesajların alt metni şudur:
“Değerli olmak için kazanmalısın.”
Böyle bir inanç sistemiyle büyüyen çocuk, öğrenmenin zevkini kaybeder, başarıyı bir yük haline getirir.
HIRSIN BEDELİ: GÖRÜNMEYEN YARA
Kısa vadede hırs çocuğu başarıya taşıyabilir.
Ancak uzun vadede bıraktığı izler düşündürücüdür:
Kaygı: Hep daha fazlasını yapma zorunluluğu.
Tatminsizlik: Başarı geldiğinde bile huzursuzluk.
Özgüven kaybı: Kaybettiğinde “ben değersizim” algısı.
Sosyal izolasyon: Arkadaşlarını rakip gördüğü için ilişkilerde mesafe.
Tükenmişlik: Ergenlikte ya da genç yetişkinlikte motivasyon çöküşü.
Bugün derslerinde parlayan birçok çocuğun üniversiteye geldiğinde “yorulmuş” olması, bu yanlış motivasyonun tipik sonucudur.
Azim ise çocuğun sadece akademik başarısını değil, yaşam becerilerini de geliştirir.
Dayanıklılık: Zorluklarla mücadele etme gücü.
Öz düzenleme: Plan yapabilme, sabır gösterebilme.
Öz güven: Kaybettiğinde bile yeniden başlayabilme.
İçsel tatmin: Çalışmanın ve öğrenmenin verdiği huzur.
Azimli çocuk, hayat boyu öğrenmeye açık kalır.
Çünkü onun motivasyonu başkasını geçmek değil, kendini geliştirmektir.
Bu fark sadece bireysel değil, toplumsal sonuçlar da doğurur.
Hırslı bireylerin yoğun olduğu toplumlarda:
Rekabet empatiyi gölgeler.
İş dünyasında etik zayıflar.
İnsanlar birbirinin başarısına sevinemez.
Azmin hakim olduğu toplumlarda ise:
İşbirliği kültürü gelişir.
İnsanlar başarısızlığı doğal görür, çözüm üretmeye odaklanır.
Daha sürdürülebilir başarı hikâyeleri ortaya çıkar.
ANNE BABALAR İÇİN YOL HARİTASI
Çocuğunuza hırs değil azim kazandırmak için şunlara dikkat edin:
Sonucu değil, çabayı övün. “Notun düşük ama gayretin beni çok mutlu etti.”
Küçük hedefler koyun. Büyük başarıların arkasında küçük adımlar vardır.
Kaybetmeyi öğretin. Oyunlarda hep kazanmasına değil, kaybettiğinde nasıl kalkacağına odaklanın.
Kıyaslamayı bırakın. Her çocuk farklıdır, tek ölçü kendi ilerlemesidir.
Koşulsuz sevgi gösterin. Çocuğunuz başarılı olsa da olmasa da değerli olduğunu bilsin.
Unutmayalım: Azim, çocuğun ruhunu besler; hırs ise çoğu zaman ruhunu tüketir.
Çocuğunuza bırakabileceğiniz en değerli miras, başkalarını geçme hırsı değil, düşse de kalkma gücü, yani azimdir.
Çünkü hayat yarışı, başkalarını yenmekle değil; kendini aşmakla kazanılır.

YORUM YAP