Nagihan Şanlı

Seçim, seçenek?

Bir seçim varsa, seçenek de vardır.
Neden başka seçeceğimiz yok gibi yaşıyoruz o halde?
Sevmediğin o işi yapmak zorunda değilsin, yalnız olmak zorunda değilsin, evlenmek zorunda değilsin, ya da sağlıksız mutsuz hissettiğin o ilişkiyi yaşamak zorunda da değilsin. Sürekli bir borç içinde olmak zorunda da değilsin.
Hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin. Ancak yapmayı seçtiklerini yaşarsın. O yüzden de kimseyi suçlama.
Hepimiz seçimlerimizin sonucunu yaşıyoruz.
Kim belirliyor seçimlerimizi?
Genetik olarak aktarılan kalıplar,
Bugüne kadar yaşadığımız deneyimler,
Toplumun kabul ettiği tabular…
Peki bu seçimleri ne kadar bilinçli yapıyoruz?
Bilmeden yaptığımız seçimler şu an yaşadığımız hayatı oluşturuyor.
Farkında mısın?
Deneyimlemek istediğin her tecrübe bütünüyle gelir.
Yaptığımız seçimler aslında isteklerimizdir. Olmayan isteklerimiz de aslında istemediklerimiz.
Evet doğru okudun, istiyorum sandığın ama aslında istemediğin şeyler.
Yani;
Olmuyor diye üzüldüğün her şey, sen istemediğin için olmuyor.
Yeteri kadar istemediğin için olmuyor.
Yeteri kadar istemek nedir peki?
Bütünüyle istemek. Sonucuyla istemek. O isteğinin getirdiği bütün sorumluluğu istemek.
Neden zengin olamıyorum?
Neden evlenemiyorum?
Neden boşanamıyorum?
Neden kendi işimi kuramıyorum?
Neden istediğim bölümü kazanamıyorum?
Neden neden bir sürü neden…
Çünkü; İstekten daha güçlü bir duygu var ki o da ‘Korku'
Korkular isteklerin önünü kesen en güçlü barikatlar.
Korku bizi konfor alanımızda tutar. Güvenli hissederiz. Bu yüzden de harekete geçmeyiz. İstekler pasif halde orada öylece dururlar. Bir de üstüne sitem ederiz. Şanssızım deriz. Yapanlar şanslı. Hem de doğuştan… Hayır şanslı değil, cesurlar…
Zengin olamıyorsun çünkü kalıpların var. Kıtlık bilincin var. Ne yaparsam yapayım çok param olmaz inancın var. Çok para haram olur, Müslüman çok zengin olmaz, çok istersem aç gözlü olurum. Atalarından gelen bir sürü kalıplar var. Var da var.
Korkuların var.
Çünkü zengin olursan paranın getireceği yükten, sorumluluktan korkuyorsun. Güçten, hesaptan korkuyorsun. Ya da başka sebeplerden. Ama korkuyorsun.
İşini kuramıyorsun, çünkü batmaktan korkuyorsun. Başarısız olmaktan korkuyorsun. Eleştirilmekten, büyümekten, hedef olmaktan…
Evlenemiyorsun çünkü evliliğin getirdiği sorumluluktan korkuyorsun. Ya yapamazsam, ya çok acı çekersem diye korkuyorsun. Sen korktuğun için bilinçaltın seni korumak adına o alanda tutuyor. Aslında istediğin evlenmek değil sevilmek olduğunu görüyorsun orada. İstekleri netleştirdiğimiz zaman, onları gerçekleştirmenin yolunu buluruz. Önce karar ver ne istiyorsun?
Mutlu olmak mı? Bolluk içinde olmak mı? Özgür olmak mı?
Hepsi sen yeterince istersen mümkün.
Sonucuna katlanamadığın hiçbir deneyimi alamazsın.
Önce fark et. Kalıplarını fark et. Fark et ki dönüşsün. O kalıplar sana ait değil bırak onları.
Deneyime açık ol. En kötü ne olabilir ki?
Olsun. Eleştirilmekten mi korkuyorsun? Eleştirsinler. Desinler. Onların ne dediği değil, sen ne diyorsun asıl önemli olan o.
Sahi ne diyorsun kendin için?
Eleştiriyor musun kendini?
Kızıyor musun bir işi beceremedin diye?
Hata payı veriyor musun kendine? Sevdiği için kızıyor musun kalbine? Aklına geldiği için kızıyor musun zihnine?
Deneyimleme hakkı veriyor musun kendine?
Kendine izin ver. İsteklerine izin ver. Korkma sonucundan. Sorumluluğunu alıyorum de.
Para ve bolluğun getirdiği sorumluluğu alıyorum.
Sevmenin ve sevilmenin getirdiği sorumluluğu alıyorum.
Yükselmenin başarılı olmanın sorumluluğunu alıyorum.
Hayatımın sorumluluğunu, kararlarımın sorumluluğunu alıyorum.
Ve hayallerimi, isteklerimi yaşamaya niyet ediyorum.
Eğer ne istediğini bilirsen ve yeteri kadar istersen, tüm Alem sana yardım eder.
Bir sonraki yazıya kadar (kendinizi görmek için) Alem'e iyi bakın ;)

YORUM YAP