Lise sonda birkaç seçeneği iptal ettikten sonra aklımda hukuk okumaya karar vermiştim… (Gazeteciliği de düşünmedim değil ama Sofya Üniversitesinde sadece 6 kişilik bir kontenjan olduğunu öğrenince otomatik olarak soğudum bu fikirden : ) Soğmayıp da ne yapacaksam : ))
Hukuk olmadı, olamadı sınavına bile giremedim. Tam ablamın kanatları altında eğitimine devam ettiği üniversitede filoloji macerasına atılmak üzereyken hayatımın sürprizi ile karşı karşıya kaldım. Üniversite eğitimi için ben şehir dışına çıkmaya çoktan fittim (Klasik ergenlik tripleri/aileden uzakta hayatına devam etme arzusu…), ülke değişimine adım adım sürüklenişime karşı koyamadım...
Hayatın, kişisel kararlarımız dışında bir sürü etkenle şekillendiğini idrak edecek bir yaş değil 17 tabi. Bulgaristan’da okuyacak üniversite konusunda kendime bir yön belirlemeye çalışırken, babamın asker arkadaşı dönemin (halen devam ediyor yanılmıyorsam) Hak ve Özgürlükler Partisi milletvekili tesadüfi bir buluşmalarında, Türkiye’de Bulgaristan’daki Türk gençlere sundukları imkanı anlatıp, "Kızın da başvursun” demesiyle hayatım bambaşka bir yöne kaydı… Babam sağ olsun benim vermem zaten imkansız olan onaya ihtiyaç duymadan gerekli başvuruyu yapmış. Şansa bakın ki, ‘Nasıl olsa beni almazlar torpil işler o konuda’ diye ben kasılırken, kabul edildim. Söylemesi ayıp lise diplomam epey yüksekti : ))
Ender Unutan Ersözlü ile aynı durumdayım, ne bilinçli bir tercih ne istediğim bir şey değildi; sadece o dönem önüme çıkan şıklar arasından yaptığım bir seçimle Ankara İletişim Fakültesi ile 4 yıllık ilişkimiz başladı : ) Tıpkı onun avukatlık macerasının start alması gibi…
Fakülte beni gazeteci yapmadı. Nasıl gazeteci olunacağına dair bir kılavuz yerleştirdi bilinçaltıma sonrası kişisel eseriniz…Tabi bu iddiamın arkasında meslekte 15 yılı geride bırakmak yatıyor. Tıpkı hayat gibi iş/pratik de çok iyi bir öğretmen.
Avukat olsaydım nasıl bir hayatım olurdu merakımı Ender Hanımla yaptığımız söyleşide, biraz da olsa, giderdim… Bir suçluyu savunmak durumunda kalmanın hissettirdikleri, adalet beklentinizin hukukun kararları karşısında yol açtığı duyguları özel sohbetimizde konuştuk. Suçluluk ve masumiyet arasında karar verme güçlüklerinin her daim ve kişide var olduğunu  öğrenmek iyi geldi.
Söylendiğinde de sevmediğim, daha sonra böyle bir şeyin mümkün olmadığı teziyle mutlu olduğum bir klişe var; hani diyorlar ya ‘Basın tarafsız olmalı’… Çok şükür öyle bir şey yok diyebiliriz. Gazeteci doğrudan yana taraf olmalı. Zaten bir insan olarak hayatta duruşunuz var. Ne bunu yok sayabilirsiniz ne de kişisel bakış açınızı silebilirsiniz; yani tarafsız olamazsınız... Gazete herkese eşit mesafede olmalı ama gazeteci bence doğrudan yana taraf olmalı. Gazete için bir diğer olmazsa olmaz kıstas; mutlaka gerçeği olabildiğince yansıtmalı.
Hukukun, adalet ile bütünlüğü ve idraki sadece avukatların tekelinde olan bir şey değil tabi. Hakimi var, savcısı var, kanunlar var…
Hakim, savcı ve kanunlar, vatandaşla öyle çok aşır neşir olmaz. Adalet arayışında, vatandaşın asıl organik bağını hukukla avukatlar sağlar. Şöyle gözümün önünden geçiriyorum da Silivri’de tanıdığım ne kadar güzel insan avukat arkadaşlarımız olduğunu düşününce mutlu oldum. Ender Hanım sizleri de daha yakından tanımak, çokça da merak ettiklerimi, hayata bir avukatın gözünden bakma tecrübesini yaşamaktan çok memnun olduğumu belirtmek isterim.
Bilinçli veya bilinçsiz, hayatımıza yön veren tercihler hakkında en iyisini yapmak yaşamımızın çizgisini belirler. İşinde mutlu olamayan birinin, hayatını böyle bir durumla ifade etme şansı hiç olmaz. Öyle veya böyle ya geç kalmadan değişimi gerçekleştirin ya da, kabullenip elinizden gelenin en iyisini yapın. Ben kadere inanlardanım; vardır bir sebebi tüm yaşadıklarımızın. Onları değiştiremiyorsak, mutlu olmayı bilmeye odaklanalım.
Silivri KAGİDER’e çok tereddütlü bir giriş yaptım. Kararsızlığım onlar değildi asla; tümü kendimle alakalıydı. Hepsini olmasa da çoğu üyesiyle tanıştık zaten. Silivri’de bu kadar güzel işler çıkartan kadınları tanımamak, benim işimi yapan biri için imkânsız. İşinizde mutsuz olmanıza yol açan tekrar ve kısır çekişmelerdir muhtemelen. Size sunulan alternatifleri, önünüzde açılan kapıların ardındakilerle cesaretle yüzleşin. Silivri Kadın Girişimcilerle bulunduğumuz paylaşımlar çok yerinde ve zamanında oldu. Hayatı emek ve üretime dayalı, yaşamını kendi ellerine almış, başarıyı tatmış kişilerin başkalarıyla olumsuz yönde bir derdi zaten olmaz. Onların derdi olsa olsa başarılarını bir tık yukarı taşımak ve bunu paylaşmaktır…
Ender Hanım ve birlikte çalıştığı özel ekibe sonsuz teşekkürler…
Ve iyi ki varsın KAGİDER ve de bizler için bu güzel çatıyı oluşturan, biraradalığımıza her gün farklı ve güçlü bir anlam katmak için çaba sarf eden Başkanımız Aynur Süleymanoğlu…  İyi haftalar…

YORUM YAP