Odaklanma sorunu : )

Yoğun bir hafta, ben mevzuya adapte olana kadar bitti gibi de bir şey… Sizin kurduğunuz planların ötesinde, hayatın önünüze ‘yaşa' diye serdiği gelişmeler olur ya hani; ifade edilmesi epey zor, yaşayan bilir, hissedilince anlaşılır ancak.
Etrafıma bakıyorum da rengi, amacı farklı olsa da herkes hemen hemen aynı yoğun gündemin içinde bir yerden başka bir yere koşturuyor… Ne kadar dokunabiliyoruz hayatın gerçeklerine ve onlar bize ne denli erişebiliyor epey tartışma götüren bir konu bu…
Açıkça söylemek gerekir bendeki de odaklanma sorunu sanıyorum bugün… Halletmeniz gereken başka acil meseleler varken, önünüzdeki işe veya görevinize kendinizi vermenizin güçlüğü içinde sanıyorum affınızı istemek durumundayım…
Haberler yeterince gündemimizi yansıtan cinsten. Yoruma mahal bırakmayacak içerikleri ve sizi kendinizle baş başa bırakayım diyorum :)

GÜNÜN SÖZÜ
Bir gece Şems, Mevlana'yı ararken onu bir havuzun kenarında, derin düşünceler içinde otururken bulmuş. “Ne yapıyorsun?” diye sormuş.
Mevlana: “Suyun üzerine yansıyan yıldızları seyrediyorum,” cevabını vermiş. Şems bir an durmuş, sonra da gülerek söyle demiş: “O zaman niye başını kaldırıp, göğe bakmıyorsun?”
Gerçekle yüz yüze geldiğimiz zaman, onu kabul edebilecek kadar cesur, taşıyabilecek kadar güçlü müyüz?
Aslında bilgi, beraberinde çok büyük bir sorumluluk getiriyor. Yaşamlarına bilerek bilmeyerek dokunduğumuz her insan bizden bir parça taşıyor. Bu da bencilce değil, bilgece yaşamayı gerektiriyor.
Bilgeler, kaderi boynu bükük bir tevekkülle karşılamadıkları gibi, o çocuksu heyecanlarını detaylara takılarak yitirmezler. Onlar, maskelerin gerisindeki gerçek kimlikleri sezinlerken, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını; ilâhi elin hatasız çizdiği resimdeki paradoksların ne anlama geldiğini bilir, ona göre hareket ederler. Zarafetle, sevinçle ve zevkle…
İşte, Tebriz'in eşsiz Güneşi Sems' in, ‘Ayaksız yürü, kanatsız uç' vecizesinde gizlenen mana bu. Gerçeği zihinle değil, aşk'ın her dokunuşuyla, bir çiçek gibi açılan kalbin aklıyla çözmek mümkün.
Bir açmaza düştüğünüzde, strese kapılmadan, kendinizi tüm düşüncelerden, geçmiş, gelecek gayesinden soyutlayarak yüzünüzü göğe kaldırın. Siz, o engin sonsuzluğa ait bir parçasınız. Yıldızlar ölecek, ama ruhunuz yaşayacak. Bırakın, geleceğe gelecek karar versin…
*Alıntı

YORUM YAP