Silivri siyaseti geçen hafta sonu, Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı İbrahim Kömür ve Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Başkanı Sami Barlas'ın karşılıklı açıklamalarıyla ısındı. Bu açıklamalar yalnızca güncel tartışmalarla sınırlı değil; her biri satır aralarında siyasi pozisyon inşası, yerel güç mücadelesi ve ideolojik alan kapma çabası barındırıyor.
İbrahim Kömür'ün değerlendirmeleri, klasik muhalefet diliyle yapılmış bir eleştiriler bütünü değil; iktidarını yerelde kurumsallaştırmak isteyen bir ilçe başkanının, sahayı kontrol altına alma, algı ve kamuoyunu yönetme, siyasal meşruiyetini pekiştirme hamlesidir. Bürokrasiye sınır, parti tabanına moral, muhalefete mesaj ve genel iktidar bloğuna gözdağı… Hepsi tek metinde ustaca kurgulanmış bir siyasi dile dönüşmüş durumda. Tarım İlçe Müdürü'nden Gençlik ve Spor İlçe Müdürü'ne kadar devlet bürokrasisini hedef alan çıkışlar, CHP'nin “artık sadece muhalefet değil, yöneten biziz” iddiasını güçlendiren örneklerdir. “Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum” sözü, sadece seçim çağrısı değil; aynı zamanda örgütlenmiş bir siyasi kararlılığın ilan vurgusudur.
Sami Barlas'ın cevaben jet hızıyla gelen açıklamaları ise yalnızca savunmacı değil, aynı zamanda yeniden konumlandırıcı ve saldırgan bir strateji taşıyor. Yerel iktidarı tekrar kazanmak isteyen bir partinin “biz hâlâ buradayız ve oyun kuruyoruz” iddiası var. Bürokrasideki etkinliğini ve merkezi iktidarla bağını koruyan bir siyasi yapı görünümü yaratmaya çalışıyor. Özellikle fide dağıtımı, sulama kanalı projeleri ve gençlik etkinlikleri gibi konular üzerinden “biz sahadayız” mesajı verilmek isteniyor. CHP'nin organize ettiği mitinglere yönelik “taşıma suyla miting olmaz” eleştirisiyle, partiye karşı alaycı ve küçümseyici bir ton da hakim.
Açıklamaların genel havası:
• CHP'yi "duygusal, kurgusal ve savruk" göstermek,
• AK Parti'yi ise "sakin, devletle uyumlu ama yeri geldiğinde sert" konumuna yerleştirmek.
Barlas, “Rüşveti isteyen siz, veren siz, şikayetçi olan sizsiniz” gibi ifadelerle İBB'ye yönelik iddiaları siyasetin değil, gerçekliğin konusuymuş gibi sunuyor. Böylece kendini dışarıda ve üstte konumlandırıyor.
Silivri'de siyaset, artık yalnızca söylem değil, strateji üzerinden okunmalı. CHP yerelde kurumsallaşma, AK Parti ise yeniden pozisyon alma peşinde. Bu sürecin sessiz ama dikkatli takipçisi ise Milliyetçi Hareket Partisi. Grup Sözcüsü Sultan Aşkın'ın meclis performansı ve söylem niteliği, 2029 hesapları yapılırken MHP'nin bir kez daha masada olacağını gösteriyor.
Basın açıklamaları bağlamında siyasetin nabzını bir süredir tutan ve belirleyen konumundaki CHP İlçe Başkanı İbrahim Kömür karşısında, henüz sahada bu etkide görünmeyen ancak ilçe başkanlığı rüştünü ispat etme çabası içindeki Sami Barlas'ı gördük. Kömür'ün açıklamaları sadece gündeme müdahale değil, aynı zamanda Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu'nun siyasi yükünü hafifletme, kurumsal liderliğini pekiştirme ve siyasi riskleri doğrudan üstlenme iradesi taşıyor. Bu yönüyle, CHP'nin Silivri'deki yönetim dilinin belirleyicisi olmaya devam ediyor.
Sami Barlas ise söylemleriyle yalnızca savunma değil, karşı atağa geçme refleksi gösteriyor. Fakat deneyimli ve yerelde güçlü bir figür olan Kömür'e karşı pozisyon almak kolay değil. Yine de AK Parti adına Silivri'de hâlâ “ben buradayım” diyebilen ve gündemi yakalayabilen bir profil çiziyor. Barlas bu basın açıklamasıyla, siyasi anlamda kendi vitrinini oluşturma yolunda önemli bir adım attı; ancak onun da daha kapsayıcı, yerel dokuyu daha fazla kavrayan ve geniş tabanlı bir stratejiye ihtiyacı olduğu açık.
Silivri siyasetinde iktidar ve muhalefet kutuplarının ötesinde, liderlik becerileri, stratejik dil ve siyasi risk alma kapasitesi giderek daha belirleyici bir hâl alıyor. Siyasetin dili kadar alt metni de önemli. Silivri'de konuşulanlar, sadece bugünü değil, yarının politik mimarisini de şekillendiriyor.