Şahin Dirik

Hileli oyun

Bu ülkede en çok duyduğumuz şey, sahip olduğumuz farklar. Sizce de öyle değil mi? Tüm politikacıların ve yandaş medyanın ve sürekli bahsettiği şey bu. Bizi birbirimizden ayıran, birbirimizden farklı kılan şeylerden bahsediyorlar.
Egemen sınıf işlerini tüm toplumlarda bu şekilde yürütür. Kendi sınıflarından olmayan insanları bölerler ve birbirlerine kırdırırlar. Sürekli bir çatışma ortamına, sürekli bir gerginliğe sebep olurlar. Orta ve alt gelir grubunun sürekli birbirleriyle kavga etmesini sağlarlar ki onlar, yani zengin sınıf, ülkedeki tüm parayı yönetebilsin. Çok basit bir mantığı olmakla birlikte, çok etkili bir yöntem.
Görüyorsunuz, farklı olan ne varsa, ondan bahsediyorlar: ırk, din, mezhep, etnik ve milli köken, meslekler, gelir, eğitim, sosyal statü… Bizim, üzerinde ihtilafa düşüp kavgaya tutuşacağımız her ne varsa ondan konuşuyorlar ki onlar o arada bankaya gitmeyi sürdürebilsin...
Ben bu ülkedeki ekonomik ve sosyal sınıfları nasıl tanımlıyorum biliyor musunuz? Üst sınıf; tüm parayı kendine saklar, hiç vergi ödemez. Orta sınıf; tüm vergiyi öder, tüm işi yapar. Fakirlerse sadece orta sınıfı korkutmak için vardır. Orta sınıfın işe devamını sağlamak için… Bu sistem böyle gelmiş, böyle gidiyor…

Yalnızca birkaç dakikalığına unutun politikacıları... Onlar oraya sadece seçme özgürlüğümüz olduğu fikrine kapılalım diye konuldular... Bence öyle bir özgürlüğümüz yok, aslında seçeneğimiz yok!
Sahiplerimiz var! Bize sahipler... Her şeye sahipler... Bütün önemli topraklara, şirketlere sahipler ve onları dur durak bilmeksizin yönetiyorlar… Büyük medya şirketlerine de sahipler ki, böylelikle duyduğumuz haber ve bilgileri büyük ölçüde kontrol edebiliyorlar!
Gerçi biz ne istediklerini biliyoruz; kendileri için hep daha fazlası ve kalan herkes için hep daha azı!
Ama ben size ne istemediklerini söyleyeyim; Eleştirel düşünce yeteneğine sahip tek bir vatandaş dahi istemezler! Olup bitenden haberdar, iyi eğitimli insanlar istemezler. Bu onların işine gelmez...
En çok istedikleri şey ne peki?
İtaatkâr işçiler istiyorlar. Düşük maaş, uzun çalışma saatleri ve azaltılmış olanaklarla, en fazla makineleri çalıştırıp, kâğıt işlerini yapacak kadar akıllı ve en az bütün bu iğrenç, sıkıcı işleri pasifçe kabul edecek kadar aptal insanlar istiyorlar!
Ayriyeten biliyorsunuz ki bir şeyler yapılmazsa tüm bu saydığım isteklerini alacaklar! Eninde sonunda, hepsini alacaklalar.
Lanet olsun ki ihtiyaç duydukları her şeye sahipler. Bu büyük bir kulüp ancak siz ve ben içinde değiliz... Bütün gün neye inanacağınızı söylerken kafamıza vuran kulüp bu! Kontrol ettikleri medyaları kafanıza vura vura neye inanacağınızı, ne düşüneceğinizi ve ne satın alacağınızı söylüyor...
Size şu kadarını söyleyeyim ki değerli okurlar, oyun hileli! Ama ne yazık ki kimse farkında değil, kimsenin umurunda da değil! İyi, dürüst, çalışkan, köylü, kasabalı, beyaz yakalı, mavi yakalı, namuslu insanlar; kendilerini hiç umursamayan bir takım zengin, sömürgecileri başa getirmekten hiç gocunmuyorlar… Bu yüzden kaybedeceğiz işte…

YORUM YAP