Sevginar Sali

Hayalci Başkan...

Cuma günü oldukça yoğun bir maraton yaşadık; yeni üniversite hayalimiz ile alakalı. Fenerbahçe istekli. Bizi anlatmaya gerek yok her halde; dünden, geçmişten o kadar razıyız bu işe ki, kesseler kanımız akmaz.


Başkan Işıklar'la konuşuyoruz da (şimdi yine kızar aramızda konuştuğumuz şeyleri yine mi yazdın köşene diye : )) sanki kek tarifi alıp veriyoruz da, Allah'ın bildiğini kullardan saklayacağız : ) iyi tarım uygulamaları, üniversite konularını 2009'da Silivri SİAD toplantısında tek tek ortaya koyduğunu hatırlattı. Valla 2009'da aday olmasına pek ihtimal vermiyordum, gönlümden geçen aday da kendisi değildi; Yavuz Çengel'di. Artık ne kadar afaki geldiyse anlattıkları, olması gerekenler olmadığından değil gelecek vizyonuna aklım ermediğinden, anlamamışım, algılamamışım ve doğal olarak hatırlamıyorum. Bugün de hala bazı konularda bilmem kaç silindirlik motor takmış gibi uçarken beyanatları ve hedeflerinde yaya kalmış hissiyatı içinde yüzerken kendimi yakalıyorum. Yürüyerek yetişmek mümkün değil tamam. Koşarak da olmadığını görünce bunun yarattığı stresi atmak için yüzeyim bari diyorum her halde… Bunlar kafamda fink atan düşüncelerin rengi, manası ve eylemleri… Yoksa bu soğuk havada yüzme meraklısı değilim. Ve de asıl mesele Işıklar olması gerektiği gibi, yönetme yetkisini adımıza kullanması için verdiğimiz kişiye nazaran bizden de çok fazla bunun üzerinde bir performans beklenemez!
Çarşamba günü kara buğdayın ne olduğu ve bize neden lazım olduğu konusunda epey geniş bilgilere sahip olduğum bir toplantıya katıldım. Halk Ekmek müdürünün Silivrili çiftçilerle kara buğday konulu buluşmasından söz ediyorum. Dün yürüyüş sonrası Silivri Köfte Sarayı'nda geleneksel mercimek çorbalı sabah kahvaltımızı yaparken Mehmet bulamaca benzer bir yiyeceği tabakta sundu. ‘Kara buğday pilavı mı yoksa bu?' dememe kalmadı; evet aynen öyleydi… Kara buğdayın faydalarını bir de Doktor Bey'den dinledik.
Öğle yemeğinde Silivrili işetmelerin mevzuda epey bir girişimcilik gösterdiğine tanıklık ettik. Soyaslan'da köftenin yanında sarı sarı alıştığımızın dışında tabakta bulunan pilav; kara buğdaydandı…
Üretici ile Pazar arasında çözülmesi gereken bir değirmen krizi var ama kara buğday hayatımıza girmenin engellerini aşmış bile.
Halk Ekmek Müdürünün ifadesiyle söyleyeyim; ekmek ununun %15 karabuğdaydan olursa, sağlık giderlerimiz %20 oranında azalacak! Kim bu hesaplamayı nasıl yapıyor bilmiyorum ama sağlığın paha biçilmez bir nimet olduğunu her zaman söylerim. Çok başka ve saçma sapan şeylere kafayı takıyoruz ya biz aslında sahip olmamız gereken en önemli değer/sermaye sağlıktır! Hasta olmadan anlamanız dileğiyle…
Üniversite mevzusuna döneceğim merak etmeyin…
Fenerbahçe'nin TBMM onayından sonra “Silivri'ye mutlaka gelecek ama vakti var” yazdığımı Orhan Öpçin hatırlattı. Selimpaşa'da Fenerbahçe heyeti ile dolaşırken, “Hala zamana ihtiyacımız olduğunu düşünüyor musunuz?” diye sordu. Heyecanımız ve coşkumuz hayallerimiz ile aramızdaki mesafeyi tam ve sağlıklı şekilde görmemize engel oluyor. Başkanı dinlerken, sanki Fenerbahçe Üniversitesi hemen yarın Selimpaşa'da start verecek hissiyatına kapılıyoruz; böyle olmasını kim istemez? Buna doğru olmadığını bile bile inanmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz. Öyle olmasını, Fenerbahçeli yetkililerin de en az bizim kadar dileğini söyleyebilirim. 8 yıldır Silivri'yi üniversite hayaline taşımak için çırpınan Başkan Işıklar ve Silivri'nin önüne koyduğu vizyona doğru gidiyoruz. Bu süreçte Rumeli gibi bir üniversitemiz de oldu. Fenerbahçe'nin isim ve ifade ettiği değerler açısından ağırlığı ayrı. Evet, olacağına kimsenin şüphesi yok. Hatta bu sürecin temellerini atanlar da ceremesini çekenler de bugünkü yöneticilerimiz. Ama gidilecek mesafeler bitmedi. Bir 8 sene daha beklemeyiz ama en az iki yılı alır gibi duruyor. Bu aşamada Fenerbahçe'nin adı bile yeter, bölgemizi üniversite kenti yapma konusunda elde edeceğimiz diğer fırsatların oluşması için. Fenerbahçe başka yere gitmeyecek. Silivri kararını zaten tüm yönlerini düşünerek vermişler. Zaten asıl mesele Silivri'ye gelmekte bugün karar vermede. Yoksa 5 yıl sonra buraya kimin gelip gelmeyeceğine karar verme hususunda biz seçim yapmak zorunda kalacağız; çünkü herkes gelmek isteyecek. Ama gidecek yerleri olmadığından ama Silivri'nin özelliği ve güzelliğini anladıklarından…
“Hayalci Başkan” 8 senede ikinci, Silivri'nin 3. üniversitesine doğru koşuyor…
Kara buğday pilavları Silivri lokantalarında garnitür olarak yerini aldı bile…


Kafasına taş atan da olsa, ayağına çelme takan da… Kalbini söküp eline vermek isteyenlere rağmen Işıklar'ın hayallerine Silivri ortak oldukça; bu yolculuk sürer : ) Allah yardımcımız olsun!

YORUM YAP