Sevginar Sali

Dinimiz de, milletimiz de hoşgörü abidesi...

Bu görüş çerçevesinde aklıselim insanlar 9 Kasım’da Fener Rum Patriğinin Silivri ziyaretine yönelik gündeme gelen kimi olumsuz tepkilere karşılık vermekte… Silivri SİAD Başkanı Hakan Kocabaş her zamanki gibi son derece zarif ve yerinde, aydın, tarafsız bir gözle konuya ilişkin derneği adına görüşlerini ortaya koydu.
9 Kasım’da Patrik I. Bartholomeos Silivri’ye gelecek… Ziyaretin sebebi Ortodoksların son azizlerinin topraklarımızda doğup, yaşamış olması… Bir çeşit anma amaçlıyorlar… En doğal hakları aslına bakarsanız. Onlar burada ibadet etti diye Türkiye Cumhuriyeti toprakları yeniden Bizans’a dönüşecek korkusunun yersizliğini anlayan anlıyor da anlamayanlara izah etmek belli ki güç bir durum olarak gündemimizi bir süre daha meşgul edecek. Yunanistan’ın bizi tehdit edebilecek bir tarafı mı var Allah aşkına; Nüfus 14 Milyon… Bulgaristan keza aynı şekilde nüfus 7 Milyon… Toprak hakkı iddia etmeleri akıl kârı değil, mümkün de değil…
Başkalarının din ve ibadet özgürlüğünü engellerken, toprak bütünlüğümüz veya kendi inançlarımızı öne sürmemiz durumu daha da vahim kılıyor.
Dünyanın herhangi bir yerinde insanların ibadet etmeleri için kilise, havra, sinagog, cami ve benzeri ibadethanelerin olması kadar normal bir şey olamaz.
Artık devletlerin, siyasetin bu işlerden elini çekmesi, vatandaşların da kendileri dışındaki insanların dini durumlarını sorgulamaktan vazgeçmeleri gerektiği gayet olağan ve gerekli.
İlla bir şeyi sorgulayacaksak; bu dinimizi ne kadar iyi yaşadığımız olmalı.
Eğer korku misyonerlikse şunu da düşünelim isterseniz; Birileri sizin yaşayarak gayet rahat tanıtacağınız dininiz yerine misyonerlik faaliyetleri ile kendi dinlerini tanıtıyorlarsa ve bu tanıtım sonucunda da taraftar kazanıyorlarsa hatayı kendimizde aramamız gerekir.
Ülkemize her yıl milyonlarca turist geliyor ve bu turistlerin ağırlıklı bir bölümü Hıristiyan. Onlara düşman gibi yaklaşım sergilemek, ötekileştirmek, dışlamak büyük kayıp olur; maddi ve manevi…
Bir yandan inanç özgürlüğü kavgası verip, diğer yandan da birilerinin inançlarını özgürce yaşamalarına olanak sağlayacak yapılanmaları ret ederek, özgürlük karşıtı bir tavır sergilemek, çelişkidir. "Sadece bana özgürlük” diyen insan, özgürlük adına değil, kendi egosunu tatmin etmek için uğraş içinde, bu aşikar!
9 Kasım’da Silivri’de Fener Rum Patriğinin gerçekleştireceği programda ayin yok; iptali veya geri adım atılmışlık gibi bir durum da söz konusu değil, zaten yoktu. Tarihi yerlere yönelik ziyaretler ve yerel değerlerimizi konuklara tanıtan tören kapsamında bir etkinlik programı planlanıyor. Muhtemelen ayrıntıları bir kaç gün içinde yetkililerce kamuoyuna da duyurulacak. Nasıl ki bizde her dua ‘mevlit’ sayılmıyor, onlarda da her dua ediliş ‘ayin’ değil. Birileri bunu çok önemsiyor ama bana göre şekilcilikten başka bir şey değil. Din ve inanç özgürlüğü dua etmeyi de, gerektiğinde mevlit veya ayin yapılabilmesini de kapsamalı bence. Buna itiraz edip de hala doğru bir şey yaptığını iddia edenlerin hassasiyetlerini ve bakış açısını belli ölçülerde anlamakla birlikte ben hak veremiyorum. Değiştiremeyeceklerimi belki bir noktaya kadar kabul ediyorum.
Bunu özelde din korumacılığından çıkarttığınızda, milliyetçilik daha geniş kapsamıyla ilçemizin çıkarlarını korumayı gerektiriyordur bir de… Din turizmi Silivri’nin son derece başarıyla geleceğini en iyi şekilde inşa etmesi için ihtiyaç duyduğu kaynakları barındırıyor.
Bu arada 28 Kasım’da Türkiye’ye Papa geliyor… Cumhurbaşkanı ve Başbakanın yanı sıra bir de Silivri’nin 9 Kasım’da misafir edeceği Patrik I. Bartholomeos’la bir görüşme yapacak Papa. Silivri’nin bu görüşmede olumlu şekilde geçmesi hedeflediğimiz din turizmini patlatabilecek bir etkiye sahip nitelikte. Yani çok büyük beden iyi bir reklamımız da olabilir, ekstra large rezil de olabiliriz hem de bütün dünyaya; 9 Kasım’a ve sergileyeceğimiz misafirperverliğe bir de bu açıdan bakın. Dünyaya medeniyet ve hoşgörümüzü ispat etme fırsatını en iyi şekilde değerlendirebilmemiz dileğiyle...
İyi haftalar...

YORUM YAP