Adaptif olmak, yani uyum sağlamak.
Bir çocuk düşünün.
Yeni bir sınıfa giriyor.
Tanımadığı arkadaşlar, farklı bir öğretmen, belki de ilk kez duyduğu kurallar…
Tam bir belirsizlik ortamı.
İşte o anda devreye giren beceri:
Adaptif olma, yani uyum sağlama yetisi.
Modern dünya hızla değişiyor.
Teknoloji, okul sistemleri, arkadaşlık yapıları, hatta aile içi roller bile sürekli dönüşüm içinde.
Bu kadar değişken arasında çocukların ruhsal olarak sağlam kalması, sadece zeki veya başarılı olmalarına değil; aynı zamanda esnek, uyumlu ve adaptif bireyler olmalarına bağlı.
ADAPTİF DAVRANIŞ NEDİR?
Adaptif davranış; çocuğun, karşılaştığı yeni ya da beklenmedik durumlara olumlu bir tutumla yaklaşması, çözümler üretmesi ve duygusal olarak bu değişime ayak uydurabilmesidir.
Bu bir beceridir; doğuştan gelmez, öğrenilir.
Öğrenebilmesi içinde en başta bilinçli bir anne baba gerekmektedir.
Adaptif olmanın başlangıç noktası evimiz.
Her çocuk kendi evinde eski tabirle paşalar gibi yaşar.
Bu süreç aslında zamanla onun adaptif bir kişi olmasının önündeki en büyük engel olacaktır.
Her istediği yapılan, her söylediğine gülünen, her yaptığı taktir gören çocuk, anaokulu itibariyle toplumun bir parçası olmaya başladığında hayatın aslında evdeki gibi olmadığını görür.
Evde ailenin bir üyesi olarak yetişmiş.
Evin kurallarını bilen ve uyan.
Kişisel sorumluluk bilinci oturmuş.
Sofradan kalkarken tabağını mutfağa götüren, yatağını toplayan, oyuncaklarını düzenli tutabilen, ayakkabılarını kendi bağlayan çocuklar bu süreçte uyumu en üst noktadan yakalarlar.
PEKİ, ÇOCUKLARA UYUM SAĞLAMAYI NASIL ÖĞRETEBİLİRİZ?
Öncelikle çocuk, çevresindeki temel ilişkilerde (aile, öğretmen) güven hissediyorsa yeni ortamlara daha kolay adapte olur.
Güvensiz çocuklar değişimden, yenilikten korkar.
Bu korku zamanla asosyal bir kişiliğe evrilebilir ki bu bizim en korktuğumuz süreçtir.
Çocukların değişimin normal olduğunu anlamaları için belli oyunlar, çalışmalar yapmak faydalı olacaktır.
“Bugün sınıfta farklı bir şey yapacağız” gibi küçük cümlelerle çocukları rutin dışına çıkarmak, değişimi tehdit değil, hayatın doğal bir parçası olarak görmelerine yardımcı olur.
Duygularını ifade etmelerini sağlamak bu durumun en önemli ayrıntısıdır.
“Yeni okuldan korktun mu?”, “Sınıfta yabancılık hissetmen çok normal.” gibi cümlelerle duygularını ifade etmesine izin verin.
Bastırılan duygular, adaptasyonu zorlaştırır.
Anne baba bir değişiklik karşısında sakin ve esnek davranıyorsa, çocuk da benzer şekilde tepki vermeyi öğrenir.
Çocuklar söyleneni değil, görüleni taklit eder.
Adaptif olmak, sadece başarıya değil; başarısızlıktan sonra ayağa kalkmaya da dayanır.
“Her şey yolunda gitmeyebilir ama bu da öğrenmenin bir parçası” mesajını sık sık verin.
NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?
Çünkü hayat onlara her zaman sorunsuz yollar sunmayacak.
Sınavlar olacak, taşınmalar, arkadaş ayrılıkları, beklenmedik hastalıklar…
Hayata karşı en güçlü çocuk, değişime küsmeyen, onunla dans etmeyi öğrenendir.
Son söz olarak, çocuklara “mükemmel ol” değil, “esnek ol” demeyi deneyin.
Zira hayat bir yarış değil, bir uyum yolculuğudur.