Sevginar Sali

Çağımızın hastalığı…

Telefon çaldı geçen gün…
- “Hanımefendi nasılsınız?”
Böyle bir giriş hem de siyasetçiden… Valla yerlerde sürünse bile insan nezaketen “İyiyim” diyor…
Teşekkür ettim Beyefendiye haliyle…
İki, üç hoşbeşten sonra…
-“CHP'yi bu kadar açık savunmayı size hiç yakıştıramadım” dedi.
Nişan almış ‘ateş ediyor' ama hiç canınız yanmıyor : )
AK Parti'nin deneyimli siyasetçilerinden biri arayan. İtirazı Özgür Kurt'un İBB Spor AŞ ile iş akdine son verilme şekli. (Özgür ile Beyefendi'yle yaptığımız konuşmanın hemen sonrasında uzunca bir görüşme gerçekleştirdik ona da değineceğim…)
Özgür Kurt'un işine son verilme şeklini onaylayan yok! Bu hususta uzlaşalım öncelikle. Değil Kurt gibi değerli bir sporcu ve milli gururumuz İrem Kurt'un babası hiç kimse böyle bir yaklaşım tarzını hak etmiyor. İşveren ahlakı, kamu kurum sorumlulukları, liyakat sorunu hususunda bu olayda İBB üzerine düşen eksi puanı aldı herkesin nazarında.
Beyefendinin ‘CHP savunması' olarak değerlendirdiği şey benim nazarımda her iktidarın, (gündemdeki tartışmada söz konusu olan AK Parti) ‘kendinden olmayanları' ötekileştirmesi, toplumu ‘bizden olan ve olmayanlar' olarak ayrıştırmasının ne denli büyük bir yanlış olduğu gerçeği.

CHP, İBB'de iki yılda ne kadar düştü bu hataya ölçüp biçelim tabi ki ama AK Parti'nin 19 yıllık iktidarında bu husustaki sabıkasının ne denli kabarık olduğu yaşadığı kan kaybından tartışmaya yer bırakmıyor. AK Partili arkadaşlar bunu ister kabul etsin, ister etmesin bugün CHP'de eleştirdikleri şeyin bin beterini kendileri yaptılar. Benim savunduğum şey Melih Yıldız'ın tam da bu çıkışı. Kaldı ki Yıldız (CHP Grup Sözcüsü), “Özgür Kurt ile ilgili İBB'nin bir hatası yok” tarzında bir yaklaşıma da girmedi. Aynı siyasi görüşe mensup diye suçu ört bas etmeye kalkışmadı, yanlışın önlenmesi için de başta Yıldız, CHP İlçe Yöneticilerinin çabaladığı biliniyor. Sonuç kadar niyet de önemli.
CHP'yi bu hususta suçlayacak en son AK Parti mi? Maalesef öyle. Keşke olmasa! Devleti bu milletin 19 yıldır emanet ettiği en büyük siyasi gücün keşke böyle bir karnesi olmasa!
İyileşmenin önündeki en önemli engel hasta olduğunuzu, hastalığınızı kabullenmektir. AK Parti bugün dünden daha zayıfsa bunun sebebi kendisinden başkası da hatalarından ötesi de değil.
CHP de İBB de Özgür Kurt olayı özelinde bize aşikar olan olaydaki gibi davranışlarla yol alırsa neticede uğrayacağı akıbet AK Parti'ninkinden farklı olamaz.
Liyakat kelimesini son dönemde bu kadar sık duymamız tesadüfi değil. Toplum ve devlet yapımızı çürüten bir hastalık gibi yayıldı her tarafa. "Bir işi bilen yapar, az bilen akıl verir, bilmeyen eleştirir, yapamayan çamur atar" hadi şimdi çıkalım bu çamur çukurundan…
Tıp eğitimi yok, sosyoloji desen iki dönemlik dersten ibaret, doktora falan da hak getire (Celalettin Bey kızar şimdi : ) ama bu kadar lafın üstüne içimde kalmasın bence bu döneme ilişkin bir çağı hastalığı teşhisi koyacaksak bu tam da “liyakatsizlik”! Her türlü karşı argümanla kapışmaya hazırım! Yeter ki söz hakkım kısıtlanmasın : )

Beyefendiye hürmetlerimle : )

65 YAŞ ÜSTÜ ÖNCELİK HAKKINI GERİ İSTİYOR
Silivri Devlet Hastanesinde yakın bir geçmişe kadar 65 yaş üstüne randevu konusunda öncelik tanınıyormuş. Bir süredir olmayan uygulamanın geri getirilmesini istiyor yaş almış büyüklerimiz. Değerli hocamız Soner Oflazoğlu'nun dikkatine sunulur. Hastane işleyişinde bir mani yoksa büyüklerimizi hastane kuyruklarında fazlaca bekletmesek olur mu?! İmkan olsa da bütün kuyruklarda bekleyişlerini kolaylaştırsak hatta. Bankadan işlemlerini yapmakta zorlanan, maaşını HES kodu alamadığı için çekmekte güçlük çeken büyüklerimizin olduğu da görünüyor. Hadi bir kolaylık düşünüp, yapalım...

YORUM YAP