Adil Sirkecioğlu

Boşa Geçen Yılın Ardından Dopdolu Geçen Hafta

  
Yanılmışım. Söndürülmüş belediyeler, borçlar ve satışlar tartışmalarının sonunda değerlendirilecek icraatların olmadığını düşünüyordum. Meğer varmış! Faaliyetlerin değerlendirmesine açılan sergi ile başlandı. Geçtiğimiz haftaya bir sergi, iki toplantı ve iki meclis oturumu damga vurdu.  
Perşembe günkü yazımı, özel nedenlerimden dolayı hazırlayamadım. Hızlı gelişen olayları toparlamakta zorlanacağım. Bu arada gelişmeler karşısında yazımın merakla bekleniyor olmasından, değişik bir haz duyduğumu itiraf etmeliyim.
Kına yakma ve yaktırma yarışının yaşandığı sergiye katılmış değilim. Ben de sizler kadar bildiğim için üzerine yorum yapmayacağım. Sergi hızlı haftanın başlama düğmesi oldu.
Pazartesi günü Nisan ayı meclis oturumunun ilki gerçekleşti. Ak Parti İlçe Başkanı – meclis üyesi – Büyükşehir meclis üyesi Metin Karakaş ve hemşerisi Osman Umuç’un katılmadıkları toplantının tadı tuzu yoktu. Ak Parti Grubunun verdiği önergelerin ilgili komisyonlara havalesi oylandı. Meşhur sergiyle ilgili olanı başkanlık makamına havalesi oylanmadan önce; Belediye Başkanı yazılı olarak cevaplamanın yanında, sözlü olarak da cevaplamak istedi. Gerekli açıklamaları da yaptı.
Hiçbir atraksiyon olmadan sonaereceği düşünülen oturumda; kendini gazetecilerin işe giriş, işten atılma düzenlemeleriyle görevli kılan, mürekkep yalamış CHP’li meclis üyesi sahne aldı. Başkan önergenin başkanlık makamına havalesini oylarken; “saçma sapan önerge” gerekçesiyle hayır oyu kullandı. İnci Aydar’ın gösterdiği tepki çok yerindeydi. Kutlarım.
CHP’li üye Ak Parti Grubunu aşağılamak sevdası uğruna, başkanını da küçük düşürdüğünü anlamadı. Beldi de kasıtlı yaptı! Belediye başkanı, meclis üyesinin “saçma sapan” nitelemesine karşın; önergeyi ciddiye almış, sözlü olarak da cevaplamıştı. Kullanılan ret oyu; sözlü cevaplamanın da reddedildiği anlamını taşırdı. Neyse ki oyçokluğuyla kabul edildi. Başkan kendi meclis üyesince ezilmekten kurtuldu. Bundan sonraki sözlü cevaplamalarda önceden oylama yapılmasında fayda var.
Başkan Silivri’ye kurulacak üniversiteler konusunda gösterdiği çaba ve katkılardan dolayı takdir ettiği İnci Aydar’a demokratik tepkisinde sahip çıkmadı, çıkamadı. Kendine ve Ak Parti grubuna gizli hakaret içeren davranış ve sözler karşısında bocalamasını, yönetim zafiyeti olarak gördüm.
Salı günü Belediye Başkanının düzenlediği basın toplantısına programımı iptal etmek pahasına katıldım. CHP’li belediyeden ilk defa davet aldım. Davet etmedeki cesaret ve olgunluktan dolayı kutluyor ve teşekkür ediyorum. Devamı gelir inşallah. (Teşekkürü alan bir daha çağırmaz oluyor!) CHP’li bir toplantıya katılmakla kendimi daha bir gazeteci gibi hissetmeye başladım. Patronlarım benimle gurur duyabilirler. Siyasetten uzaklaştıkça, onlara yaklaşmaya başladım.
Bir yıllık faaliyetlerin anlatıldığı toplantıda; CHP’li meclis üyeleri eksik kaldılar. İzinli sayılmaları oybirliğiyle kabul edilmiştir herhalde. İkinci yılın sonunda yönetimin yanında tam kadro yer almalarının faydası var. Hoş bulduk denmesine alışılmış bir havayı garipsedim.  Görevlilerin haricinde hoş geldin deme nezaketi gösteren Yılmaz Kandemir ve Fevzi Aslan’a ayrıca teşekkür ederim…
38 dakika süren sunum konusunda SUS’la aynı düşünmüyorum. Bu günün şartlarında ilköğretim öğrencisinin yapabileceği çalışmanın ötesine geçemedi. Benim bu konudaki beceriksizliğim, eleştirmeme engel değil. 756 gr. Ağırlığındaki 2009 faaliyet raporu kitapçığı hatalarla dolu. Eski dönemde takvimlerde yapılan hatalar, şimdi takvim yaptırmayan belediyenin faaliyetlerine sıçradı. Ekipteki dikkatsizlik devam ediyor demek ki.  
Belediyemizin organizasyon yapısını incelediğimizde: 5 Başkan yardımcısına bağlı müdürlüklerin, dördünün vekâletle yürütüldüğünü anladık. Zabıta müdürü değişikliği ise baskıya yetişmemiş anlaşılan. İç kontrol güvence beyanının; imar, çevre koruma, zabıta ve fen işleri müdürlerince imzalanmadığını görüyoruz. İmzalamak mı istemediler,  imzalarına gerek mi duyulmadı?
Belediyemizin bir yıl boyunca gerçekleştirdiği sosyal belediyecilik çalışmalarına hiçbir itirazım yok. Yatırımcı belediyecilik konusunda birbirimizi kandırmanın anlamsızlığı ise ortada. Silivri imkânlarının ötesindeki projeleri; başkalarının iyi niyetine bağlamanın, yapılmayınca kötülemenin siyasi anlamda bir getirisi olacağını sanmıyorum. Turan kazansa bile olmayacak işlerin, Işıklar kazandı diye yapılacağını beklemek hayal. En çok yardım alan Kadıköy’ün yerine aday olmak, bir şeyi değiştirmez. İş rakamlara kalırsa dere istimlâk tutarları bile birincilik için yeterli olabilir. Bir gazetecinin “Dört milyar dolar borçlu İstanbul Belediyesi” sorusunu kötülemek için fırsat göreceksin, sonra da himmet bekleyeceksin. Olmaz öyle şey…
Olmayacak dualara âmin deme yaklaşımından vazgeçip, ‘Adım Özcan elimden bu geliyor’ candan yolunu tercih etmenin Silivri’ye çok daha yararlı olacağı kanaatindeyim. Üniversiteler konusunda ki samimiyet güven veriyor. Bu yolda rektörlerin, cumhurbaşkanın, başbakanın elini öpmeye hazır; her türlü katkıyı takdir edebilecek bir Işıklar bu dönemin kârı olacaktır. Ben de alacağı her neticeden sonra ayaklarını öpmeye hazırım. Yağcılık yapıyor diye hafife alacaklara cevabım, dinimin gereğini yapıyorum olacaktır. Çocuklarımdan geçti, torunlarımın okuyacağı üniversitelerin Silivri’de olması mutlulukların en güzeli. Bu konuda tüm Silivri’nin kenetlenmesini bekliyorum ve istiyorum. Bazen rakiplerin desteklenmesi daha bir şerefli olur.
Asfalt yama makinesinin çalışmaya başlamasını gördük. Sanayinin tek kalan girişinden başlanması fazlasıyla teşekkürü hak etti. Cimri davranmayacağım kendi adıma, sanayi esnafı adına sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Yarım kaldı korkusuyla dile getirdiğim eleştiri, basın toplantısı sırasında çalışmanın devam ediyor olmasıyla başkan yardımcısını haklı çıkardı. Toplantıdan sonra gördüğüm manzara ise beni haklı kıldı. Çoğu yapılmış, çok az parçası kalmış bir bölüm güzelliği gölgeliyor. Bazı hususlar telefonla halledilmiyor. Konunun başkanlık makamına havalesini talep ediyorum. Saçma sapan olarak görülse de! Aksi halde teşekkürüm yapılan yol kadar olacaktır.
42 yıllık arkadaşlık, yanlışını doğrusunu sahiplenme haftanın en duygusal olayı. Etkilenmedim desem yalan olur. Faydalı olabilmesi için eksikleri herkesten önce görmek, söylenemeyeni söyleyebilmek gibi ağır sorumlulukları beraberinde getirir. O zaman uzun yıllar daha bir anlam kazanır. Aksi halde çelik çomak oyunuyla başlayan arkadaşlık, Silivri’yi yönetme iradesinde ayak bağı olur. Kına yaktırma yarışından önce, yakılacak kınaların öngörülmesi erdeminin gösterilmesi zor olsa da yapılmalı. Ben kına yakmak istemiyorum desem, yeterince anlaşıldığımı umuyorum.
Yazı uzadı, Cuma günü yapılan meclisi Perşembe günü yazacağım. Gözden kaçanları, önemsenmeyen sözleri, başkalarının kayda değer bulmadığı gelişmeleri benim yazımda okuyacaksınız. Şimdilik bu kadar.
Kınasız, viyadüksüz kalın; üniversitesiz kalmayın.

YORUM YAP