Ahmet Yücegök

Yoksa İleri Demokrasi mi ?



Sİlİvrİ Selimpaşa Mahallesi’nde yıkılan büfe veya çay bahçesi konumuz. Bir gün önce, mekan sahibine her şeyin tamam diyorsun. Bir gün sonra, hem de sabaha karşı, ekmek teknesi olan bu yeri başına yıkıyorsun. Olacak şey mi ?.
Böyle bir davranış nerede görülmüş ?.
***
Beyler…
Efendiler…
Bu mekanının…
Hiçbir şeyi yasalara uygun olmayabilir…
Mekan sahibi uyarılara da dikkat etmemiş olabilir…
Hatta…
Diklenmiş bile olabilir...
Ama…
Hiçbir kurum, kamu adına böyle davranamaz…
Davranmamalı…
Hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur ve olmamalı da ... Hatta ve hatta…
Yasal tarafı tartışılır belki de, meşruiyeti yoktur…
***
Silivri bir ilçe …
Kaymakamı var…
Belediye Başkanı var…
Mahalle muhtarı var.
Kısaca…
Kimi "sandıktan çıkmış”
Kimi atamayla gelmiş….
Her biri…
Kamu adına görev yapıyor bu kişiler …
Ve…
Silivri İlçe sınırları içinde görevliler…
Bir vatandaşın işyerini, sabaha karşı başına yıkmak demek, en azından bu saydıklarımı yok saymak demek değil midir ?.
***
Ve…
İBB , "burası benim yetki alanıma giriyor (yetki meselesi de tartışmalı)” diyerek Silivri Belediyesi’nin, E-5 üzerindeki üst geçitlere astığı pankartları gecenin saat bir saatinde indirtiyor …
Nasıl bir hazımsızlıksa…
Beyler…
O pankartlar Silivri’yi tanıtıyor…
O pankartlar, E-5’ten geçenleri, Silivri’nin güzellikleri görmeleri için, Silivri’ye buyur ediyor…
Fena mı yapılıyor?
Yoksa bu ileri demokrasi denilen şey böyle bir şey mi?

 
İFTAR YEMEKLERİ
Selimpaşa Mahallemiz…
Ayni zamanda kavun ve bamya festivali. İftar yemeği biraz da işin bahanesi. Selami Şahin konseri o yüzden. Silivri Belediyesi’nin Ramazan ayı boyunca, Silivri’nin her Mahallesinde düzenlediği iftar yemekleri. Bu yıl ilk defa bu kadar düzenli ve planlı olarak yapıldı. Yapılıyor…
Selimpaşa eski Beldemiz, yeni Mahallemiz. Geçmişi ve geleceği parlak bir mahallemiz. Geçmişi zengin bir mahallemiz. Her tarafı tarih kokuyor. Denize geniş kıyısı olduğu için geçmişte de bu gün de balıkçılık yapılıyor. Oradan geçimini sağlayan çok. Lakin, şimdi artık hizmet sektörlerinden elde edilen gelir çok, çok fazla. Görünen o…
Selimpaşa Mahallemiz, yakın zamana kadar "topatan kavunu ve bamya” denildiğinde akla gelirdi. Sonra, geniş bir sahili olduğu için yazlıkçı talebi arttı o nedenle tarlalar iyi para etti. Ve, satıldı. O tarlalara villalar yapıldı. Kavun tarlaları yazlıkçı dediğimiz insanlarla doldu…

***
Ve…
Silivri Sahili…
O ne kalabalık…
Anlaşılıyor ki bu mesele artık evinde iftarı açacak yiyeceği olmayanlarla ilgili bir olay değil. Bir arada olma meselesi…
İftara katılanların birinden duyduğum "ben burada kendimi Kâbe’deymiş gibi hissediyorum.”
Birlikte olmak. Ayni Masayı paylaşmak. Ayni duyguları yaşamak. Kardeşçesine, moral bulmak…
İskelenin başından Boğluca Deresi’nin denizle birleştiği yere kadar uzanan bir alandan bahsediyorum…
Adım atsan insan…
Açılan masalar yetmiyor…
Sonradan gelenler…
Yan tarafta, çay bahçelerinin bulunduğu alana yönlendiriliyor…
Her yerde olduğu gibi…
İftar açma…
Yemek duası…
Ve…
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın hiçbir siyasi mülahazaya meydan vermeyen "hoş geldiniz” konuşması…

***
Beyciler Köyü…
Yeni adı Beyciler Mahallesi…
Evet…
Silivri’nin (35) Mahallesinden biri burası…
Henüz sınırları içine girmeden başlıyor yeşillikler. Her taraf yem yeşil. Yolun sağı solu tarla dan çok ağaç …
Köye üç taraftan giriş var. Biz B.Çavuşlu yo-lundan saparak Keçe Sanayi tarafından girdik. Etraf yemyeşil oksijen bol, herhalde o yüzden olsa gerek karşılayan insanlar sıcacık. İnsanın içini ısıtıyor. Hele de davulcunun söylediği anlamlı Ramazan manisi…
Sahi…
Keçe Sanayi, dedim…
Bu sanayi tesiste geçmişte yaşanan olumsuzlukların çok yakın tanığıyım. Biliyorum. Bu gün geride kaldı. O günün patronu bu gün hayatta yok.Varisleri de işletememişler. İşletme Bankaların eline geçmiş. Oradan birileri almış. Daha sonra da başka birileri. Şimdi en son sahibi işletmeyi tekrar üretime sokmakta ararlıymış. Geçerken gördüm "gerçekten üzüldüm”. Çünkü, biliyorum ki bir yerde üretim varsa orada çanlılık vardır. Hayat vardır. Eğer üretim yoksa, makineler susmuşsa, o fabrika demir yığınıdır…
Köyden birileri "bu köyde emeklilerin en az dörtte biri bu fabrikadan emekli olmuştur.” Dedi.Bir başkası da 1980 öncesi fabrika yönetimi ile çalışanların yaşadıklarından bahsetti. Ama, kızgın değildi, pişman hiç değildi.O gün olması gereken olmuştur, dedi. Masamızın karşısında oturan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar Keçe Sanayi konusunda "gelinen yeni son durum” hakkında masadakileri bilgilendirdi. İşletmenin yeni sahibi ile yapılan son görüşme hakkında bilgi verdikten sonra, masadakilerden bu konu da Silivri Belediye Başkanı olarak beklentilerini sordu... Ardından
Ve, ve, ve…
En kötü haber…
Buradan da İSKİ geçmiş…
Yollar tıpkı, Çeltik’te, Yolçatı’da, Seymen’de, Çayırdere’de ve Sayalar’da olduğu gibi yürünmez halde. AKP’liler geldiğinde soracaklarını söylediler…

***
Ve…
Kavaklı…
Eski adı Feteköy…
Eski Belde, yeni mahalle …
Burası da planlı bir yerleşim alanı …
Ortasından geçen yol, geniş… Araçlara da yetiyor, yayalara da…
Silivri’den mahalleye girişte küçük bir mezarlık. Belli sonradan yapılmış. Neredeyse dolmuş. Kapısında "İBB Başkanı sayın Kadir Topbaş’a, mezarlığa katkılarından dolaysı teşekkür tabelası. Bunu asmasalar olmayacak sanki. Köye gelmeden önce bazı yerlere göz atmamız gerektiğinden biraz dolaştık. Orada gördük (50) metre yeni yol yapılmış "Bu İBB tarafından yapılmıştır.” Tabelası. Tıpkı Silivri eski mezarlık bahçesinin etrafına çevrilmiş olan demirlerin üzerindeki İBB tabelası gibi…
Buna neden ihtiyaç duyarlar anlamakta zorlanıyorum. Acaba, Silivri Belediyesi CHP’li ondan mı ?.
Neyse…
Her yerde olduğu gibi…
Yine hoş, beş…
Bu defa iftarda ilaveten Silivri Kaymakamı da var...
Minarenin ışıkları yanıyor. İftara başlayabiliriz işareti bu.Yemek yeniyor. Ardından Hocamızın duası ve Silivri Belediye Başkanının teşekkür konuşması. Ve, kahvehane ziyareti.Çaylar içilirken mahallenin etkili ve yetkililerinden, mahallenin eksiklikleri ve yeni talepleri alınıyor…
***
Büyuk Kılıçlı…
Alan olarak diğer köylerden geniştir…
Burası da Aralık 2012’de tüzel kişiliğine kaybedip Silivri’nin mahallesi haline gelen yerleşim alanı…
Silivri’den K.Sinekli, Danamandra ve Binkılıç’a kadar uzanan bir yol eski, köy, yeni Mahalleyi tam ortadan bölüyor… Lakin, yol çok geniş, şimdilik sıkıntı yok…
***
Ve…
Silivri Merkez …
"Yeni Mahalle”
"Garden Arkası” dediğimiz yer…
Masaların kurulduğu alana gidene kadar olan yol güzel. Yürüyüş için yolun sağı solu çok güzel düzenlenmiş.Tıpkı diğer Silivri Merkez mahalleleri gibi…
Her yerde olduğu gibi burada da yemek yeniyor…
Ardından dua… En son…
Silivri Belediye Başkanının konuşması…
***
Alipaşa Mahallesi… Burası için …
Derler ki…
Bu köyün kurulduğu alan birilerinden satın alınmış , yalnız, satan kişi "köyün adı Alipaşa olacaksa satarım” demiş. Demiş.Adı oradan geliyormuş…
Bura da ayni şeyler…
Amaç, tek başına, iftar yemeği değil, Alipaşa’lılarla buluşmak…
Tanımadığımızdan,bilmediğimizden değil, ne var, ne yok gibi "halleşmek” …
Ezan sesi sonrası yemek…
Hocanın duası ve ardından Başkanın konuşması ve çay içmek üzere, kahveye doğru yollanma. Ardından, Silivri...

VE İKİ CAN DOST
Bir daha görüşmemek üzere çekip gitmek…
Olacak şey değil…
Ama…
Ne yaparsın ki…
Bu da hayatın bir gerçeği…
Oluyor işte…
Hafta içinde…
Şuayip’in yerinin sahibi Şuayip Dincer …
ve…
Bora Sezen …
Sevenlerini üzdüler …
Tanıyan herkese …
Başsağlığı ve sabır diliyorum…

BARIŞ DİLİNE BAK
Bizle…
"Harran ovasında koyun kaybolsa benden sorun.”
Gayet iyi hatırlıyorum…
Bu sözü…
Ağzından ilk duyduğum insan halen sağ…
O…
Eski Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel …
Bu söz, ülkeyi yöneten bir insanın ne kadar sorumluluk duygusu içinde olduğunun ifadesidir. İnan veya inanma, bu sözün anlamı budur…
Geçmişte, Sayın, Süleyman Demirel’den başka, siyasi görüşlerine hiç katılmadığım bir çok siyasetçi tanıdım, onlardan da aynı anlama gelecek sözler duymuşumdur…
Anlamı; Bana oy vermemiş olsan bile, senin sorumluluğun bende, senin kılına zarar gelirse sorumlusu benim. Ayrım gözetmeyen. Ülkede yaşayan herkesi kapsayan bir yönetim anlayışı…
***
Şimdi…
Bilhassa bu son Gezi Parkı olayları sırasında veya sonrasında sayın Başbakanın sözlerine bakalım…
Taksim’i yayalaştırma projesi İBB Meclisinden oy birliği ile geçti. Düzenleme imalatı başladı. İşte tam da o sırada sayın Başbakan Taksim’e "ayni zamanda topçu kışlası ve AVM yapacaklarını” söylüyor. Taksim platformu denilen (100) civarında Sivil Toplum Kuruluşu karşı çıkıyor. Yargıya başvuruyor…
Sonrasını…
İzleyenler gördü…
***
• Olaylarda (biri polis olmak üzere (6) kişi ölüyor. Gözünü kaybeden (12) kişi var. Binlerce yaralı ve binlerce tutuklanmış insan. Başbakan bunların hiç birini kucaklamıyor. Bana göre olayların müsebbibi olan polisi tebrik ediyor, kutluyor. Ardından, Protestolara katılan Öğrencilerin bursları kesilecek, deniyor. Statlara seyirci konusunda tedbirler alınacak, deniyor. Bizzat, sayın, Başbakan tencere–tava çalan komşularınızı ihbar edin diyor. Mahallelere ihbar kutuları koyulacak, deniyor. Güneydoğu’da bir kasabada sınırda geçen bir olayda (34) kişinin ölümüyle sonuçlanan bir olayda "emri ben vermedim” diyor. Bu ne demek ?. Anlaşılır gibi değil. Keza "Ergenekon duruşmalarını sonuna gelinmiş İstanbul valisi ve Emniyet Müdürü” mahkeme salonuna yaklaşmak yasak, diyor. Silivri, de toplanmak yasak, diyor. Bir protesto hareketi daha başlamadan, onu engellemek için binlerce polis görevlendiriliyor.
• (5) Ölüm (12) kör olan göz, binlerce yaralı ve binlerce tutuklu sonrası Polis kahraman ilan ediliyor. Yetmiyor. En çok gaz sıkana, en fazla sopa atana, İkramiye veriliyor. Demokrasilerde böyle bir şey var mıdır ?.
Ve…
Daha…
Saymakla bitmez…

ADAY ADAYLARI
Her ne kadar seçim takvimi açıklanmasa da, partilerin iç düzenlemeleri gereği aday, adaylıkları konusunda aldıkları tedbirler duyulunca, seçim sathı mahalline girildi sayılır...
Silivri’de ilk Belediye Başkan aday adayıyım diyen "CHP’den Hüseyin Şahin” oldu sessiz sedasız. Ardından, Selami Değirmenci…
Son olarak, alen Belediye Başkanı olan Özcan Işıklar…
Daha çıkar mı? Belli olmaz…
Çünkü, 02/09/2013 Günü akşamına kadar süre var…
***
AKP’nin de aday adayları;
Ramazan ayı boyunca İBB’nin verdiği iftar yemeklerinde her akşam (bazıları takım elbise ile) tek sıra halinde boy gösterdiler …
Henüz, resmen aday adayı olmasalar bile, her biri adaymış gibi hazırlık yapmış. Her, birinin kendine göre adaylık umutları var belli…
***
Aday, adaylığı müracaatlarının en önemli şartlarından biri, aday adayı olabilmek için ödenecek para .Ve, miktarı kadar sonrası…
Yani, gösterilmez isen iadesi yok… çok önemli tabii ama ondan da önemlisi yatan bu paranın iadesi yok. Kıt kanaat geçinen, geliri belli kişiler için miktarı ne olursa olsun önemli …
Hayırlı olsun!

BİR MİNİK DÜZELTME
AKP Silivri İlçe teşkilatı, İBB’nin vermiş olduğu iftar yemeklerini, her zaman yaptığı gibi. AKP Silivri teşkilatının verdiği yemekmiş gibi takdim ediyor…
Hafta içinde basında yer alan, Danamandra Mahallemizdeki yemek haberi gözüme takıldı….
Haberde, "yemeğe (1500) kişi katıldı” diyor…
Haber Partinin ilçe merkezinden servis edilmiş belli…
Ne var ki…
Doğduğum köy olduğu için gayet iyi biliyorum, şimdi mahalle olan köyümün nüfusu 2012 Yılı itibariyle (1123) kişidir. Yani, Danamandra Köyünde yaşayanların tamamı hiç eksiksiz, orada bulunmuş olsa bile. Abartıyı aşan bir durum ortada…
Bir minik uyarı daha …
Teknolojinin gelmiş olduğu bu noktada , Fotoğrafa bakınca, orada kaç kişi olduğunu hesaplamak çok kolay…

UYANIKLIK YOK
"Ak Parti’den Yücegök’e ikinci cevap”
02/08/2013 Tarihli Gazetemizin ilk sayfadan bir haber…
Okuyunca …
Gayet açık anlaşılıyor ki…
Bu yazı dizisi, cevaptan ziyade, Muhalefet Lideri, Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu’nu yerme ve Silivri Belediye Başkanına hakaret ve Genel Başkan, ayni zamanda genel başkanınız olan Recep Tayyip Erdoğan’a tapınma…
Cevaptan başka her şeye benzeyen bu yazıyı, AK İlçe Başkanlığı adına İlçe Başkan Yardımcısı Naif Yıldızlar göndermiş…
***
Kendimi savunmak gibi bir derdim yok…
Cevap olarak gazeteye gönderilen ve yazıda geçen "o çirkin ve aşağılık” gibi kelimeleri misli ile iade ederim ama burada kullanmak istemiyorum…
***
Yazıda…
"Diktatörlük yakıştırması şık değildir.” diyor...
Nedenmiş o ?.
Efendim…
Seçimle geldi …
Peki… Hitler neyle geldi ?.
Kaç seçimi kazandığını biliyor musunuz ?.
Keza… Mussolini …
Demek ki neymiş ?.
Seçimle gelmek yeterli değilmiş …
***
Efendiler…
Sayın, Naif Yıldızlar…
Ben…
Başbakanımız olan Genel başkanının işine gelmediği zaman "üç beş çapulcu” dediği işine geldiği zaman da yere göğe sığdıramadığı o seçmenlerden biriyim. Kamu kaynaklarını, kullanan seçilenlere de hesap sorma hakkına sahibim. O seçilenlerin de bana hesap vermek gibi bir görevleri olduğunun da bilincindeyim. Bu hakkımı da her hal ve şartta kullanırım. Ayrıca, bir partinin üyesiyim. Ve, yine seçilmiş, sandıktan çıkmış bir meclis üyesiyim. Seçilmişlik anlamında aramızda fark rakamlarda. Bir de, ben adına görev yaptığım vatandaşın arasındayım, o ise, nereye giderse gitsin,arkasında binlerce koruması var. Benim yok, o kadar …
Bilmem anlatabildim mi?
Demem…
Biz bir birimizi tanıyoruz, biliyoruz…
Bu ülkeye iki ay önce gelmiş biri değilim, bu ülkede doğdum, büyüdüm. Genel Başkanınız olan Recep Tayyip Erdoğan’ı beni yöneten biri olduğundan, doğumundan bu güne bu kadar geçirdiği evreler dahil her yanı ile gayet iyi tanırım. O nedenle, abartarak, süsleyerek tanıtmanıza hiç gerek yok …
***
Efendim…
Köşemden, karşı savunma hakkı olmayan insanlara göndermeler yapıyormuşum. Peki, bu "ikinci cevap olarak gönderdiğiniz şey ne? Bu cevap değil mi?
Çok yanlış çok…
***
Efendim…
Eleştiri sınırlarını aşan bir üslupmuş...
Yazımın hiçbir yerinde hakarete varan eleştiri yoktur…
Ammaaa…
Bana cevap diye gönderdiğiniz o yazı dizisinde "Silivri Belediye Başkanı Sayın Özcan Işıklar’a yakıştırdığınız o sıfatı” var. O ne? Onun adı ne peki?
"Ben eleştiri sınırlarını aşıyormuşum.”
Söyleyene bak !..
***
Efendim…
Karalamaya yönelikmiş…
Vs…
***
Başında söylediğim gibi…
"İkinci kez cevap hakkını kullandı” adı ile geçen bu yazı dizisinde benim yazıma bir cevap yok. Kurnazlık var …
Neyse…
Uzatmak istemiyorum…

DUVAR YAZISI
"Yola devam edelim ki – Size de bir fener nasip olsun!”

GÜNE UYAN
"Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun… Güneşi seviyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun…
Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun , rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun…
İşte bundan korkuyorum,çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun !.”
(Shakespeare)

YORUM YAP