Ahmet Yücegök

Silivri'den...

Haftanın ilk günü Pazartesi.

Haftanın başında  en çok konuşulanları sıralarsak. İlk sırayı Silivri Belediye Meclisi'nin CHP'li Meclis üyesi Cabbar Doğan'ın “Uyuşturucuyla Mücadele” konusunda yapmış olduğu konuşma öneriydi.

Doğrusu ya uyuşturucunun bu kadar yakıcı bir sorun olduğunu düşünmüyordum.

 ***

“14 Şubat Sevgililer Günü”

Silivri'de de kutlandı.

Çiçekçi Dükkanları, günün anlam ve önemi üzerine çok çalıştılar ama doğrusunu söylemek gerekirse , ekonomik şartlar nedeniyle epey zorlandılar diyebilirim. 

 

ÇEVREMİZDEN

Silivri – Sinekli yolu üzerinde, B.Kılıçlı Mahallemizi geçince, yolun sol tarafında, kamuoyunda “Seymen Çöplüğü” adıyla bilinen bir TESİS var. İstanbul'un çöpü buraya dökülüyor.

Yakında, kokusunu Silivri sahilinde, çay bahçelerinden bile duyarız.

Yazma nedenim.

İstiyorum ki unutulmasın.

 

YEREL SİYASET.

Aldığım duyumlardan çıkardığım sonuç.

CHP İlçe Başkanı Berker Esen ve yönetimi, ortada seçim meçim olmamasına rağmen, siyasi çevrelere yeni bir soluk getirdi sanki.

***

İYİ Parti'nin 23 Şubat'ta “İlçe Genel Kurulu” var. Yeni atanan İlçe başkanı TEK aday.  

 

BUNA KİMSE İNANMAZ.

Gündem.

Aslında iş, aş, huzur, gelecek kaygısı olası gerekirken, iktidar “Fetö'nün Siyasi Ayağı” meselesi olarak dillendiriyor. Muhalefetin yok ama iktidarın gündem yaratma durumu var. Devletin bütün kurumları emrinde çünkü. Adeta “Parti Devleti” olduk.

Hafta boyu haber kanallarında tartışıldı.

Karşılıklı “Mahkeme açma” durumu var şu an.

Aslında  mesele yeni.

Yani, tartışılacak bir durumu yok.

Hafızamızı zorlamadan hatırlayabileceğimiz kadar taze bir mesele.  

Ve, meseleyi “ayak veya baş” şeklinde tartışmak doğru değil.

Meseleyi gövdeden “ayırmadan” çırılçıplak  masaya yatırmak gerekir diye düşünüyorum.

Hem de.

Uzaklara gitmeden, 2002'den başlayarak.

Nedeni

2002'ye kadar, Devleti tehdit edecek boyutta olmaması.

O zamanın, Milli Güvenlik Kurulu'nun her toplantısı sonrasında yapılan açıklamalardan bunu anlıyoruz.

Her toplantı sonrası “İrtica-Terör Tehlikesi” laflarını duymaktan gerçekten gına gelmiştik.

Nereye geleceğim?

Bütünü ele almak lazım diyorum.

Bu bir organize örgüt ise öyle ayak-baş gibi organları, parçalayıp ayrı, ayrı ele almak yanlış.

Yaşamımız içinde var olan her alanda siyaset vardır. Ülkeyi yönettiğini idea eden bu günkü iktidar da siyasi bir oluşum değil mi?

Yaşamımızı düzenleyen yasalar da her hangi bir  siyasi oluşum aracılığı ile yapılmıyor mu?

Düzenlenmiş o yasaları uygulayacak olan, siyasi kadroları da o görevlere atayan siyasi oluşular değil mi? Yani, siyasetçiler.

Son tartışmalara bakıyorum.

Birileri “FETÖ bütün devlet kurumlarına sızmış” diyor. Sanki “FETÖ” denilen bu hain örgüt zeytin yağı.

O sızmış dedikleri “ayni yolda yürümekle” övündükleri değil mi?

Peki!

Ortaklık ne demek?

“ayrılana kadar yaptığın işte o yaptığın işin karına da zararını paylaşmak” değil mi?

Ortaklıkta “ iyi de kötü de “ortaktır. Birlikte başardığım iyi-kötü her şeyi paylaşmak demektir. Paylaşmaktır.  

Günlük hayatımızda böyle değil mi? Siyasette de böyle!             

Örneğin.

“Duble Yollar Yaptık”

“Cebimizden Para Çıkmadan Köprüler Yaptık “

“Hiç parasız Hastaneler Yaptık v.s. “

Halk bizi seçti. 

Çünkü.

Biz iktidarız, iyi olan ne varsa hepsini biz yaptık ve kötü olanı ortağımla, muhalefet yaptı.

Şu kadarını söyleyeyim. Buna kimse inanmaz.

 

NEDEN ACABA?

Ülke genelinde yapılan ittifak nedeniyle, 31 Mart Yerel Seçimlerinde CHP Listesinden seçime giren, seçimden sonra partisine dönen, son olarak MHP rozeti takan Ümit Seçkin, üzerine alınmasın. Çünkü, konu o değil.

Genel bir mesele bu!

***

Kişi bir partiden aday olmuş. Seçilmiş.

Ayni kişi, gün gelmiş “herhangi bir nedenle” başka bir partiye geçiyor. Yasalara göre geçebilir de.

Lakin.

Etik mi? Meşru mu?

Şimdi.

İsterseniz bakalım!

***

Kişi (A) Partisinin üyesi ve seçime oradan katılıyor.

 Kampanya boyunca o partinin reklamını yapıyor.

Seçim günü geliyor.

Kişiler oy kullanmak için  sandık başına gidiyorlar.

O kişiyi (A) Partisinin listesinde görüyorlar.

Beğeniyorlar da.

  • Partisinin amblemi üzerine mührü basıyorlar.

Böylece.

Seçme işi tamamlanmış oluyor ve o kişi seçilmiştir artık.

Adayımız mecliste .

(A) partisi için söyledikleri iyi şeylerin tümü henüz belleklerde.

Ama o ne!

Kişi (B) partisine geçmiş, boy ,boy fotoğraflarla “hizmete orada devam edeceğim” diyor.

Böyle bir olayı duyduğumda, aklıma rahmetli Kemal Sunal'ın “ZÜBÜK “ filmi gelir... 

 

TAPU VE ECRİMİSİL.

Tapu ve Ecrimisil meselesinde durum değişmiş değil. Geçen hafta kaldığı yerde “hep ayni” yani.

 

İSTER İNAN / İSTER İNANMA

“Halk bu kadar yoksullukla, bu kadar sorunlarla uğraşırken, gerçekten Ahlat'a yeni bir sarayın yapılmasına ihtiyaç var mı?”

(H.Kaçmaz/TBMM-Cumhuriyet))   

 

GÜNE UYAN.

“…

Kalın, beyaz boynu kırışan kızım,

imkansızdır ihtiyarlamamız bizim,

etin gevşemesine bir başka tabir gerek,

zira ki ihtiyarlamak:

kendinden başka hiç kimseyi sevmemek demek.”

(Nazım Hikmet Ran/1947)

YORUM YAP