Sevginar Sali

Silivri’de yaşamak...


13 yıllık gazetecilik hayatım süresince ilk kez resmi bayramlaşma programına katıldım… Biraz geç farkındayım ama bu durumuma yapılan "İlkler güzeldir" yorumuna katılmadan edemeyeceğim. Bir kez daha bu şehirde yaşamanın güzelliği ve neden burayı bu kadar sevdiğimi anladım… Kişisel çıkarlar ve hırslarımız uğruna ne kadar keskin bir mücadele içinde olursak olalım, hatta kötü olmayı göze almış dahi olsak birbirimizin yüzüne gülecek hoşgörüyü sonuna kadar terk etmeyişimiz, edemeyişimizi gözlemledim.
Hem 'savaşıp', hem de 'sulh' içinde yaşayabilmeyi ikiyüzlülük olarak algılayıp, düşünmeyin… O başka bir şey… Evet, belki kalbimize sığdıracak kadar küçük olduğu için yaşadığımız yer (ya da önemli bir kısmımız büyümesini istemediğinden, yaşanan çoğalmayı bir türlü kabul etmiyor durumumuz) duyguları çok daha yoğun, hareketleri çok daha net hissedebiliyoruz. Ticarette, siyasette, sosyal hayatta ne kadar keskin olursa olsun rekabet koşullarımız düğünde, bayramda, cenazede yine de herşeye rağmen bir o kadar içten olabiliyoruz. Sevdiğimiz insanların hissettiklerini zaten paylaşıyoruz da yeri geliyor 'nefret' ettiğimizi sandıklarımıza bile empatiyi eksik etmiyoruz… (Özellikle o anlarda kendimle gurur duyuyorum : ))
Şansıma yormak istiyorum yüksek müsadenizle yıllardır bu protokol bayramlaşmasını takip eden arkadaşlar ilk kez bu kadar kalabalık ve samimi bir bayramlaşma olduğunu söylediklerinde daha da mutlu oldum…
Bayram bitecek elbet ve biz bayramlık kıyafetler ve hoşgörümüzü üzerimizden çıkartıp hayatın şeker tadı eksik gerçekleriyle kimi zaman hüzünlü, kimi zaman öfkeli halimizle sıradaki yüzleşmelerimizi gerçekleştireceğiz…
Sonra yine başka ve inşallah daha güzel bayramlar gelecek… Ve biz Silivri'de yaşadığımız sürece hep yüz yüze bakacağız… Bu yüzden sevgiye yetişemesek bile saygıyı kesin gözden çıkarmayalım… Çünkü böyle bir kayıp sadece karşımızdakini yaralamaz, bizim yüreğimiz ve benliğimizde de yaralar açar. Hiç kimse bir sürü yara ile hayatta kalamaz, başkalarına ne yaptığınızdan daha önemlisi kendinize yaptıklarınızdır.
Bayramlaşma demişken, süreci çok benim gibi algılamayanlar da var anlaşılan. Benim bayram bildiğim zaman diliminde büyüklerimizin, sevip, saydığımız insanların elleri öpülür… Belediye başkanı, ilçe başkanı, meclis üyesi, gazeteci tarzında kamusal kimliklere bu samimi ve de özel ortamda takılmam. Bayram başka, iş başka; esasen insanlık başka, gazetecilik bambaşka! Anlayana, hissedecek kalbi ve aklı olana tabi... Bunları bir görenlerin kendi tasarrufu, katılmasam da değiştirmeye çalışmayacağım... Saygı da duymuyorum, kusura bakmasınlar... Yeri gelmişken de belirtmek isterim; kimseye göre bu saatten sonra yaşayamam, kendi doğrularımdan da vazgeçmem. Hangi unvanı taşırsak taşıyalım geçici olarak, en nihayetinde birer insanız. İnsan sadece kendi yaptıklarından sorumludur ve her kötü söz ve davranış ancak sahibini bağlar. Başkalarının seviyesizliği ve kötü kalpliliği beni etkilemez, ilgilendirmez.
Özetle Silivri’de yaşamak özeldir… Farkına varabilmekte bütün mesele... Yaptığım işle gurur duyuyorum, yaşadığım hayat benim...

Silivri'de çifte bayram var diyebiliriz… Ramazan Bayramı sona ererken, 53. Yoğurt Festivali tüm coşkusuyla başladı… Yerel sanatçılarımız üç gecedir büyük şölene alt yapı hazırlığında temelleri çok sağlam attı. İlçemizin her sanat dalındaki yeteneği ve becerilerini ortaya koyan festival programı hak ettiği ilgiyi de gördü.

Hayatın anlamını, tadını idrak etmeyi sürdürdüğümüz nice bayramları daha huzurlu ve mutlu yaşamamız dileğiyle…
Festivalde iyi eğlenceler...


YORUM YAP