Sevginar Sali

SİAD-AK PARTİ/İSTİFALAR

Silivri’de gündemi takip etmek bile o kadar güç hale gelmişken, bir de değerlendirmek olağanüstü çaba gerektiriyor şu hareketli günlerde... Hani bu kadar uğraştığımıza biri çıkıp teşekkür etse sanki gam yemeyeceğim; hep sitem, hep sitem…
Eleştiriler yüksek sesli, takdirler görünmez, duyulmaz hissetmeniz beklenir : )

SİAD ile başlayalım mı?
Hakan Kocabaş’ın nezaketi, her zamanki gibi, ön planda… Sanki insanın kalbini yerinden sökse bile bununla ilgili taviz vermeyecek ve karşısındaki de sırf bu sebepten kızamayacak dahi… Derneğini anlatırken değil sırf söz konusu tutumu, sitemleri bile öyle bir kibar, edebi ki kızıyor mu, teşekkür mü ediyor kararsızlık yaşayabilirsiniz…
SİAD büyüyor… Kimileri bu genişlemenin belirli kıstaslara bağlı kalması gerektiğini düşündükleri için endişeli. Tıpkı geçmişte olduğu gibi  ayrımcılık olmasa da : ) biraz daha seçici olmak gerektiği düşüncesini aklından çıkartamıyor, sesli düşünüyorlar... Hani annelerimiz uyarırdı biz küçükken, "Filanca çocuk kötü onunla arkadaşlık etme seni kendine benzetir” diye… (Gerçi benimki hiç uyarıda bulunmadı. Kafamı kırayım en hızlı öğrenme yöntemi budur diye saldı çayıra, Mevla’m kayırdı kayırabildiği kadar… Çok şükür bugünümüze…) Oysa annelerin iyi olarak gördükleri kendi çocukları, kötü düşündüklerini ‘adam edebilir’i nedense genelde düşünmez…
SİAD’ın bütün üyeleri aynı nitelik ve özellikte olamaz… Ama birlik ve beraberlik içinde, dayanışma ile hedef yükseltmeleri daha kolay olur kanaatine inanmak istiyorum. Bendeki iyimserlik Kocabaş’ta da var anlaşılan. SİAD’ın genişleyen fertleriyle yarın bugünden daha kötü olmasına ihtimal vermek istemiyorum.
SİAD ile çok fazla teşviki mesaimiz olmadı… Kimi üyelerini tanıyorum ama genelde hani fabrikatör ve iş adamı denince kalantor, asık yüzlü, sert görünüşlü, koyu renk takım elbiseli adamlar canlanır insanın gözünde… Öyle değilmiş aslında… İnşallah Silivri ile sınırlı değildir… Aydınlık yüzlü, beyefendiler ve hanımefendilerin ilçemize gerçekleştirdiği yatırımlar kuşkusuz hepimiz için çok önemli. Yüzü henüz aydınlanmamış olanlar da genel elektrikten etkilenip, faydalanabilir rahatlıkla…
SİAD ve patronu Hakan Kocabaş’ın yolu her daim açık ve aydınlık olsun!

***

AK Parti’de sular durulmuyor… Bir sistemde hata olduğunda onun üzerini örtmek yerine, düzeltmek tek çare. Görünmez kılsanız bile, sistemin işleyişini aksatır. Sonuçlarını uzun vadede hasıraltı etme şansınız olmaz. Sorunları çözmek esastır, yok saymak hem zaman hem de değer kaybettirir. Dilek Demiral’ın (şahsi bir şey değil) ilçe başkanı olarak, Lütfü Vardar’ı; (bu ismi hem şahsi hem siyasi açıdan değerlendirebiliriz) gözden çıkarmasının doğru bir karar olduğunu hiç düşünmedim. Bu yaklaşımının büyük bir hata olduğuna inandım ve aksini düşünmemi sağlayacak bir emareye henüz rastlamadım. Vardar uğruna, Gümüşyaka’yı gözden çıkarmayı göze almak cesaret değil; hata…
Demiral’ı çok zora sokacak bir süreç Gümüşyaka’daki 102 istifa. O her ne kadar olayın sayısal doğruluğuna takılmış olsa da ‘toplu istifa’ gerçeğiyle yüzleşmeli. İnsanlar Vardar’a başka, Demiral’a farklı da konuşur yeri gelir ama AK Parti’nin güç kaybetmesi değil, kazanması esas tutulmalı. Zor duruma düşen insanları eleştirmek konusunda pek kabiliyetli değilim. Ama Demiral’ın, Vardar ile giriştiği hesaplaşmada ikisinin de kazanacağı bir şey yok. Partilerinin kaybı büyük. Artık geri kalan da Allah’a emanet...

YORUM YAP