Ahmet Yücegök

PARTİ DİSİPLİNİ ÜZERİNE

AKP’nin Silivri İlçe Kongresi tamamlandı. Artık,  Kongre öncesi gelişmeleri ile ilgili değerlendirme de bulunabiliriz …

Genel Kurullar , yani İlçe Kongreleri , en başta ,  İlçede ki sorunların  tartışıldığı bir platformdur…

Parti örgütünün değerlendirmesiyle,  geçen genel kuruldan bu güne , neler yapılmış,neler yapılmamış veya yapılamamış. Koyduğumuz hedeflerin neresindeyiz. Önümüzdeki , genel kurula kadar yapılması gerekenlerin tartışılacağı meşru bir zemin... O zaman da bana düşen …

Genel manada  insan hak ve özgürlükleri konusunda  gözlemde bulunmak…

Ayrıca …

 Sivil Siyaset adına , Genel Kurulun , uluslararası  genel geçer kurallara uygun olarak yapılıp,yapılmadığına tanıklık etmek…

Bu anlamda da , genel kurulun yapılacağı güne ve saate kadar sessizce  izlemek ,tıpkı  geçtiğimiz haftalarda  yapılan MHP İlçe Genel Kurulunda olduğu  gibi…

***

Sivil siyaset adına, İnsan hak ve özgürlükleri anlamında , MHP İle ilgili yorum ve değerlendirme yapmadım…

 Nedeni …

Yapılan ,  Genel Kurul çalışmalarında , Evrensel Kurallara aykırı  bir durumun  meydana gelmemesi…

Yani , Genel Kurul , Siyasi Partiler Yasasına uygun  yapıldı.İlçe Olağan Genel Kurulu ile ilgili evraklarda noksanlığın  olmadığı , duyuruların zamanında ve her üyeye ulaşacak şekilde yapıldığı. Kongre  Delegelerine ,  seçimle ilgili  baskının yapılmadığı…

İkinci listeye  " iktidarda olmanın avantajı dışında " her hangi bir kısıtlama yapılmadan eşit bir  şekilde yarışa katılmasına imkan sağlandığı  biliniyor…

***

AKP’ de son durum hakkında kesin bir bilgim yok …

Başında söylediğim sınırları aşmadan ,yani insan hak ve özgürlükleri bağlamında Genel Yalnız …

Genel Kurul  öncesi gelişmeleri takip ettim…

 İtiraf edeyim …

AKP’nin Silivri İlçe Kongresi süreci ,  herkesin de   bildiği ve gördüğü  gibi  , diğer parti kongrelerine benzemedi…

Ne var ki …

Kağıt üstünde , Genel Kurul saatine kadar yasadışı her hangi bir şey yaşanmadı,  denebilir…

 ***

Biraz açayım …

Haftalar önce yapılan   delege seçimi  yapıldı,dendi …

 Sonra …

 Yüksek sesle   "tek adaylı genel kurul "  dayatmaları etrafa yayıldı ...

Ardından , parti içi muhalefet kanadından , ikinci bir "liste" dillendirildi…

Ve,  bu  ikinci listeye  inanılmaz baskılar ...

Bu süreçte …

Kulağımıza kadar gelen ,  en unutulmayacak  gelişmeler ise   bazı "açıkgöz " parti büyüklerinin  , eski genel başkanın arkasına saklanarak çevirdikleri dolaplar.Yani, baskıyı  aşan tehditleri  

Gerekçe olarak  söyledikleri …

Efendim …

"Parti disiplini”

Oysa …

"Aday olmak " Parti Tüzüğünde var olan bir hak 

Daha,daha …

Her üye için geçerli bir hak

Ayrıca …

Haftalar önce  ilan edilen , Genel Kurul gündemi …

Ve, o gündemde ki  ,  seçim maddesi  ...

Ve …

Orada, o maddenin sonunda  "bu madde , Genel Merkez veya İl teşkilatının talimatına göre değiştirilebilir "  yazmıyor ama el altından haberler salınıyor.Hatta tehditler …

Sonuç olarak 142’ye 230 gibi bir sonuç…

Böylece , Genel kurul salonuna İlçe Başkanı  olarak giren Dilek Demiral , salondsan  güven tazelemiş İlçe Başkanı olarak  çıktı …

Hayırlı olsun !.

Da …

Rakamlara bakınca  güven tazeleyen başkanın rahatsız edecek bir durum yokmuş gibi görünse de rahat edeceği bir durumda göremiyorum…

 ***

Başında söylediğim gibi …

İlçe olağan kongresi demek, partinin en büyük organı demek, Parti içi demokrasinin en özgür yaşanacağı  zemin , demektir…Parti üyesinin ,en azından delegeler aracılığı ile sorunlarını korkusuzca ortaya serdiği bir platform olmalı …

Olayı böyle değerlendirince de , kongre  öncesinde sürecin iyi işletilmediği herkesin malumu ve sonuç ister,istemez önemsenecektir …

 Ve,sonuç …

Her ne kadar ikinci listenin sahibi Yusuf Köroğlu , kongre öncesinde yapmış olduğu basın açıklamasında  " bu genel kurulun kaybedeni de olmayacak ,kazananı da " dese de, kazananda var,kaybeden de …

Nitekim , yerel basının tamamında da vardır ama en çarpıcı şekilde Haberdar Gazetesi vermiş. Okuyucularına "142’ye karşı 230 oyla Dilek Demiral Rakibini Sandığa Gömdü " şeylinde duyurmuş …

Tekrar …

Hayırlı olsun !.

Ve,kolay gelsin !.

                                             K U T L U Y O R U M

                                             --------------------------------

Asıl adı "Fuaye Salonu " idi.

Zamanında "Yoğurthane " olarak hizmet vermiş bir mekan . Yıllarca , virane, işe yaramaz bir durumdaydı …

Silivri Belediyesi ,Silivri’ye kazandırdığı en güzel eserlerden biri …

 Bu gün …

Silivri’de  bir çok etkinliğin  yapıldığı bir mekan artık  

***

Mekanda  hizmet verenlerden öğrendiğime  göre,her günü doluymuş …

Gazeteciler, köşe yazarları  ,  Şair , Ozan ,ressam ve toplumun değişik meslek guruplarından   Popüler isimlerle yapılan söyleşiler …

Silivri adına yapılan …En güzel etkinlikler bunlar 

Emeği geçenleri kutluyorum …

 

                                                   GENEL SİYASET

                                                    -----------------------

En taze gündem …

İktidar yetkilileri ve onun yandaşlarının  "Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyon Gurubu "  üzerine söylediklerine bakıyorum da  bu insanlara  ne diyeceğimi bilemiyorum…

 "vefasızlık "

Ya da  

"arkadaş satmak”

Aklıma ilk gelen bunlar …

***

İnanın …

Şaşırıyorum …

Adamlar …

Gayet pişkin …

Eski, Paydaşlarına  , akıllarına ne gelirse söylüyorlar . Sanki, düne kadar birlikte değillermiş gibi kumpastan zarar görenlere  fırsat bırakmadan  "salya sümük” saldırıyorlar…

Ve …

Yetinmiyorlar …

Devletin  en mahrem yerlerine yerleştirenler yerleştiren kendileri değilmiş  gibi temize çıkmaya çalışıyorlar…

***

Evet …

Bu iktidar tam (12) Yıldır  " ben milli iradeyi temsil ediyorum , iktidar benim , ne istersem yaparım ,  bu ülkede her ne yapılıyorsa o benim eserim  " diyor …

Öte yandan …

 Yani …

(17) ve (25) Aralık’ın yıl dönümünde …

 "İşlenen tüm günahlardan  sorumlusu olarak "Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyon Gurubu "  diyor …

Yer miyiz ?.

***

Hanımefendiler …Beyler…Beyefendiler …

Dün geçti …

Bu günde geçecek …  

Eveeet …

Gezi Parkı’nı unutmayalım …

17-25 Aralık’ı  unutmayalım…

Ben %52 ile geldim deyip, Siyaseti Hukuktan üstün görenleri  sevindirmeyelim….

Geçmişte her ne yapıldıysa yapıldı …

Sorumlu kim ?.

O günün iktidarı değil mi ?.

Savaştan sonra ödüllendirilen  veya cezalandırılan KOMUTAN değimlidir ?.

Yani …

"Kumpas " veya bir başka "insan hakları ihlali "   her ne yapılmış ise yapanlar o günkü iktidarın sorumlu olduğu memurlar  değil mi ?.

YORUM YAP