Sevginar Sali

“Kem âlât ile kemâlât olmaz”

Silivri siyasetinde az belirsizlik vardı da İYİ katkılar eksikti sanırsınız… AK Parti, CHP ve MHP özellikle ‘Siz bizi beğenmeyip te ne başka iki günlük kapılarda umut arıyorsunuz!? Allah'ın sopası yok…' diye can havliyle İYİ Parti'ye umut bağlayan seçmen ve siyasetçilere gizliden gizliye iç geçiriyordur.
Adına İYİ denmeden önce ‘Yeni Parti' olarak tarif ediyorduk ya şimdi siyasetleri epey eski olan isimlerle anılmasını yadırgıyorum ben… Yer yer çürümelere teslim olan politikadan, ne kadar yenilik ve tazelik beklenebilir düşünün işte…
Giderek fark ediyorum ki İYİ Parti'nin vaat ettiğinden ziyade toplumun beklentisi yeni oluşumu gündemde tutuyor. Meral Akşener'in liderliği ne denli küçümsenemez bir gerçek ve etkide olsa da parti bundan ibaret sayılamaz…
“Kem âlât ile kemâlât olmaz” sözü beynimde zonkluyor…

MESELE
Kısa bir süre önce İnci Aydar'ın daveti üzerine Lions Leo Dernekleri Esen İbak Özel Eğitim İş Uygulama Okulu'nu ziyaret eden Mektebim Okulları ve Ümit Kalko Vakfı'nun kurucusu Ümit Kalko eğitim kurumunun eksiklik ve ihtiyaçlarını giderme sözü verdi. Adını taşıyan vakfı Silivri merkezli kuran Kalko'nun Silivrispor'a yaptıklarının yanında okula sunduğu katkının esamesi bile okunmaz. Takdir edenler kadar sorgulayanlar, Allah bilir bu davranışını eleştirenler bile çıkabilir… Ben teşekkür ediyorum…
Kalko deyince, Silivrispor'u hala ayrı tutamamak gibi bir meselemiz var maalesef…
Kalko'nun Silivrispor'a lig atlatma başarısını inkâr edemeyiz.
Tıpkı Akgün Duru'nun bugün kulübü bu üst ligde tutmak için elini çok ağır bir taşın altına koyduğu gerçeğini kabul etmemiz gerektiği gibi…
Spor yorumculuğu yapacak değilim… Sadece büyük bir emek ve çaba harcayan insanların inatla atladığı bir duruma değinmek istiyorum her ne kadar anlaşılabileceğine dair ümidim olmasa da…
Çevremizden aldığımız destek, köstek veya nötr davranışın sebebi biziz; bir başkası bunda çok az etkili olabilir, asla belirleyici değildir…
Kalko örneğinde mesela yaptığı hatalar için çok büyük bedeller ödediğini düşünür ama aslında yaşadıkları başka bir şekilde onun ödülü bence.
Duru, kulübün gidişatında idare biçimini hiç sorgulamıyor ve sorumluluğu kendinden başka yerde arayarak gerçeğiyle yüzleşmiyor.
Zorla veya zorunda olarak yapılan şeyden hayır gelmez…
Dün Silivrispor'un iyi olmasını isteyen insanlar bugün kötü olmasını istiyorsa şayet onları suçlamadan önce Akgün Duru kendi davranışlarını sorgulamalı… Sorumluluk omuzlarından inenin hataları o noktadan sonra sadece onu veya daralan bir çevreyi bağlar, üstlenenin yanlışları; temsil ettiği kurumsal yapıyı ve toplumsal algıyı inşa eder.
Bir kulübü 3. Lig'den 2. Lig'e çıkartan yönetimin saçmalama potansiyeli de lig atlamıştır…
Akgün Duru ve ekibi, destek ve anlayış bekledikleri insanlara ne kendini, ne görev yaptıkları durumu anlatamadı… Dahası anlamaya çalışanlara da izin vermediler. Sahada elde edilen skorlar durumu ortaya koyuyor zaten de, kulüp idaresi ve yönetimi sancılı. Her şeyi geçin; ne yaparsanız yapın algı yönetimi her şeydir ve bununla ilgili de durum pek iç açıcı değil…
Duymak istediğiniz şeyler bunlar değil biliyorum ama ben bunları söyleme ihtiyacını derinden hissettim…
***
Şimdi düne kadar bu kulüp için canını tırnağına takan insanlara bugün hakaret etmek, hakemlerin sülalesine sövmek, alkışlarken sevmek, başarısızlığa isyan ederken taraftar dövmek ise hala düşünceniz bu günlerimizi mumla arayacağımızı bilin…
Akgün Duru'nun bir yorumda yazdığı “Yoruldum” itirafında Silivrispor'un 2. Lig macerasını özetleyebilirim. Her şeyi bir kenara koyun sadece şunu düşünün; insan başkasıyla bir senelik kavgada yorulduğunu kendisiyle ettiği kavgada bir günde yaşar.
Yorulmayın, yormayın diye diyorum ama illa kendinizi perişan edecekseniz; buyurun meydan sizin, aynen devam edin.

GEÇMİŞ OLSUN
Gazetemistanbul'un ortaklarından Ali Tarakçı dün trafikte, 4 yaşındaki oğlunun gözleri önünde silahlı saldırıya uğradı. Durumunun ağır olmaması tabi ki bir teselli ama yaşanan olaya nereden bakarsanız bakın ürkütücü. Bir yol tartışması mıydı, yoksa mesleki açıdan saldırı mı inanın fark etmez; olay her yönüyle kabul edilemez. İki dakika daha erken bir yere varmak için birine, çocuğunun gözü ününde ateş etmek! Ya da ifade ettiği düşünce ne olursa olsun bunun karşılığında canına kast edecek kadar insanlıktan çıkmanın bedellerini olayın içindeki insanlar ödemez sadece; toplum olarak eziyetini bugün değilse yarın çekeriz.
Ali Tarakçı ve Gazetemistanbul'a geçmiş olsun…
Saldırıyı kınıyor, faillerinin bir an önce yakalanarak adil şekilde yargılanarak hak ettikleri cezayı almalarını diliyorum…

YORUM YAP