Sevginar Sali

Hizmetle desteklenmeyen siyaset...

AK Parti'nin bu değişim kararlılığını içten içe takdir etmiyor değilim… İnsanların görev koltuklarına yapışıp kalmadığı, üstlendikleri sorumlulukları konusunda garanticiliğe sırtını dayamasına fırsat verilmemesi iyi bir şey… Yoksa insan en kolay rahata alışıyor… Sonra alışkanlıkları terk etmek de zor…
Kabine revizyonunda; beş Başbakan Yardımcısından dördünün değişmesi ve kabinedeki bayan sayısının (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı: Fatma Betül Sayan Kaya (Değişmedi) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı: Jülide Sarıeroğlu (Yeni)) ikiye çıkması hoşuma gitti. Ama ikinci isimin geçmişte sergilediği Fettullah Gülen hayranlığını ne yapacağımı bilemedim? Diğerlerininkinin yanına koyalım, dursun şimdilik...
Yeni kabinede Veysi Kaynak, Akif Çağatay Kılıç, Tuğrul Türkeş, Mehmet Müezzinoğlu, Nabi Avcı, Faruk Çelik yer almadı. Türkeş'e MHP açısından ayrı bir pencere, Mehmet Müezzinoğlu'na Silivri bağlantısı Kaynarca ve uzantıları sebebiyle ayrı birer parantez açmak gerekecek.
Nabi Avcı fena bir bakanlık performansı sergilemedi Milli Eğitim ve Kültür'de, koşulları aşabildiği ölçülerde, değişmesine şaşırdığım isimlerden oldu… Ama muhtemelen yorulduğu için yeni kabinede görev verilmedi ya da istemedi…
Neyse bu konuları tüm ayrıntılarıyla uzun uzadıya ulusaldan takip edersiniz zaten…
Asıl söylemek istediğim; Silivri'de 8 yıldır belediye başkanlığı yapan Özcan Işıklar'ın da ara ara ‘kabine revizyonu yapması ne iyi olur' diye aklımdan geçirmiyor değilim… Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'yi tek başında yönetme azmine, Silivri konusunda sahip birinin revizyonlar hususunda örnek almasında yarar var… Kimseye kafayı takmadım, Başkan Beyle de konuştuğum her hangi bir şey yok; sadece metal yorgunluğu bizim yerel iktidarı da es geçmedi düşüncem zaman içinde pekişiyor… Afet dönemlerindeki azimlerini takdir etmekle birlikte, daha organize, sonuca varan, neticeler doğuran çalışmalar ve çalışanlara ihtiyacımız aşikar… Belki zamanı değil ama yeri gelmişken söylemek istedim…
***
Selin ardından siyasetin rafa kalkarak insanlara yardım etmek için bir araya gelen yetkililerimizi görünce, hizmet birliği için illa afete mi maruz kalmamız gerektiğini düşünüyorum… Siyaset bizi ayrıştıran, ötekileştiren, hizmetten mahrum bırakan bir şeyse Silivri'de sonsuza dek rafta kalsın mümkünse! Asıl işlevini yitirdiyse geri dönülmeyecek biçimde siyaset yerine, hizmeti vatandaş olarak hayli hayli tercih ettiğimiz bilinsin… Hizmet sonucu doğurmayan siyasetin ne kadar zaman ve imkân kaybı olduğunu nasıl anlatsak ve anlasak bilmiyorum ki? Silivri'nin kaderini belirleyen koltuklarda oturan, yetkilerle donatılan insanları hizmetleri kadar değerleri olduğunun dışında her şeyin gelip geçici olduğunu bilmeleri gerekir.
Selde mağdur olan insanlara hizmette yarışı, afetlerde görmemizin kıymetini biliyorum, önemsiyorum ama normal koşullarda da bunu yapabilenler halkın gözünde ne kadar değerli olacaklarını tecrübe etsinler diyorum, diliyorum… Bu hizmet aşkı ve birliğini, çamura saplanmadan yaşayalım istiyorum…
Ne kadar çok şey istediğimin farkındayım…
İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara demiş atalarımız : )
Yaşlılar söyleyince daha anlamlı buluyorum; “Kızım sen çok iste Allah utanır en azından azını verir…”i tavsiye ederler… Maddi şeyler için dua etmeyi bırakalı epey oldu hatırladığım kadarıyla... Genelde sağlık, huzur ve mutluluk için dua ederim. En yoğun Allah'a yakardığım dönemde de ‘Aklımı kaçırmayayım bana yardım et' diyeydi… Hayat ne getirir, neler götürür bilinmez de ben isteklerimde hep makul seviyelerde seyrettiğime güvenirim…
Hizmetle desteklenmeyen siyasetle günü kurtarmamız dahi zor artık; ne kalmış Silivri veya geleceğimizi…
AK Parti'nin ilçe başkanlığı kulislerini yazacaktım bir türlü konuya giremedim : ) Vardır bunda da bir hayır… Ahmet Ermiş'in o kadar yoğun süreci takip etmesinden sonra bombayı benim patlatmam haksızlık mı olur ne : ))

YORUM YAP