Eşitlikçi Değişik!

Toplumda bu ‘eşitlik' konusu bana habercilikte ‘tarafsızlık' yalanı gibi geliyor… Siyasetçiler birincisini, gazeteciler ikincisini çok seviyor, diyemeyeceğim işine geldiği gibi kullanıyor bence… Ya da benim içim fesat : )
Herkesin eşit olması gereken durumu düşününce benim aklıma ‘yasalar' geliyor… Ama onlar bile işlerken ‘hakim kanaati' devreye giriyor. Hakim de bir insan, yaşamış, görmüş, duyguları, aklı var kendine göre yorumluyor tabi…
Bildiğim, anladığım her insan ya da olay sahip olduğu şartlarda değerlendirilmeli…
Misal; bir yanda adi bir suçlu, diğer yanda hayatını eğitime adamış dürüst bir öğretmen… İkisi de insan tamam ama benim nazarımda eşit değerde değiller, olmaları mümkün değil…
Tabi ki tercih ve tarz meselesi ama Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'ın hepimizi eşitleme gayretini bu yanıyla münasip bulduğumu söyleyemem. Eşitlik için bu kadar uğraşacağına ‘adil' olma konusunun üzerine gitse kimse eline su dökemez.


“Ağzında gümüş kaşıkla doğup” ‘baronlara' bu kadar takıntılı olmak, mağdur kesimle empati ve hizmet aşkı “değişik belediye başkanı” olma iddiasının altını ziyadesiyle dolduruyor. Mevcut düzene uymak yerine, sistemi kendi doğrularına uyarlamak gibi zor bir işe soyunması da cabası. Bir kendi değişse bu kadar şeyi değiştirmeye çalışmak yerine!
Yol göstereyim efendim!
Misal sadece anne babalarının, üç beş eğitimcinin bildiği, onlarca öğrencinin faydalanacağı her bir köyde 100-200 kişiyi geçmeyen seçmenin haberdar olacağı 70 okul tuvaletini, hem de belediyenin kasasından tek kuruş harcamadan, yenilemek için uğraşmak yerine uzansa Ege'de bir sahilde güneşin, denizin tadını çıkartsa!
Ya da şirketi olan bir ahbabına 5 ise ederi 10'dan ihale edip keyfini sürse!
Ya da gecenin bir vakti veya sabahın köründe Ankara yollarına düşüp, akşama kadar o Bakan bu bürokrat sinir harbi yaşamak yerine eşi, çocukları ile zaman geçirse! Hem oturduğu koltukta gözü olanları da hasetlenmekten, “Fazla parladı ışığını söndürelim az” deyip de hakkında türlü türlü iddialar üretmekten kurtarsa!
Yereldekileri ayrı, Ankara'dakileri, İBB'dekileri ayrı tedirgin ediyor! Çevre belediyelerin de huzuru kalmadı! İcat üstüne icat!
“Hiçbir başarının cezasız kalmadığı” düşüncesini kanıksamak zorunda kaldığımızda akıl parası diye yenilgilerimize ödediğimiz bedelleri hiçe saya saya koşuyor Başkanımız…


“Kırk yıllık kani, olur mu yani…” değişmez… Ya Silivri'yi değiştirecek ya da bu diyardan gidecek…
Hayat için söylerler hep, ya da genelde tanıdık kayıpları, teselli cümlelerinde geçer; “Geldikten sonra gitmemeye ne çare…” Hepimiz geldik ve tabi ki bir gün gideceğiz; nasıl yaşadığımız yanımıza kar… Ve de nasıl iz bıraktığımız, hatırlanacağımız geride bırakacağımız en değerli miras…
İnsanın yüzüne gülen çok olur, elinizde güç ve imkânlar nispetinde de artışı hesap edin; buna aldanmamak gerek. Arkadan konuşanları ise tamamen boş verin…
Siz aklınıza danışın, duygularınıza kulak verin ve vicdanınızın sesini dinleyin...

YORUM YAP