Sevginar Sali

Chp Ve Belediye


Bireysel ziyaretlerinde kendisine yerel yönetimi eleştirenlerin ikidir düzenlediği örgüt toplantılarında Işıklar ve ekibine toz kondurmadığını izlerken Değirmenci de bazı şeylerin farkına varmış olmalı. İşin aslı şu iki kişinin arasının bozuk olduğunu bilenler onlar ile ilgili lafları taşır bire bin katarak. Sonra kenara çekilip olacakları izlemekten büyük bir zevk alırlar. Gladyatörlerin arenada ölüm kalım savaşı gibi. Mücadele uzun, kanlı ve can acıtıcı olacak. Yok öyle acı çekmeden hemencecik ölmek. Her darbeyle, kimin yediğinden farksız olarak, alkışlar ve sevinç nidaları yükselecek.
Başkan Işıklar’ın özel bir sohbette anlattığı hikâyeyi sizinle paylaşmak istiyorum: Vakti zamanında bir demirci padişahın emrettiği bir işi yapamamış. Kızan hükümdar da kendisinden sabaha kadar iki demir kazık yapmasını istemiş. Bunlara asılarak canını alarak cezalandırılacakmış demirci.
Sabaha kadar padişahın emrettiği demirleri hazırlayan usta bir yandan da kendini teselli ediyormuş. “Sabah ola hayrola” diye. Sabah haber gelmiş. Padişah gece vefat etmiş. Demircinin hazırladığı demir kazıklarla da Padişahın naşı taşınmış.
Biz bir günün sabahına nasıl çıkacağımızı bilmezken 4 yıl sonrasının hesabını nasıl yapıyoruz diye çok zaman düşünürüm. Ben zaten yapamadığımı itiraf ettim. Yapanlara söylüyorum.
Kaldı ki 4 yıl gibi bir süre sinir harbiyle geçerse sonunda bu savaşı verenlerden değil Silivri’ye kendilerine hayır kalmaz.
Zamanında edinilen bilginin önemine vurgu yapılır hayat konusunda. Bence aynı şey için karar verme süreci de geçerlidir. Zaman yaşanır, karar anı geldiğinde verilir. Önceden, sonradan hatta ve hatta zamansız kararlar kayıplara mahkumdur.

Ne anlatmaya çalışıyorum: Selami Değirmenci iyi bir ilçe başkanlığı yapabilir. Aklını bu işe verdiği taktirde, etrafını da huzursuz etmez. Etrafını huzursuz etmesi kendi huzursuzluğu demek aslında. Yerel seçim ateşi yeterince yandı artık söndürmek gerekir. Bir hasta yüksek ateşe ne kadar dayanır! Bunu da can derler insaf edin!

İlhan Uygun’un Selami Değirmenci’nin CHP’den ve Hüseyin Turan’ın AKP’den milletvekili adaylıklarına gelince. O yazmadan iki üç hafta önceydi galiba Adil Sirkecioğlu bu ihtimali bana söylediğinde çok olumsuz yaklaştım. Değirmenci’yi başkan adayı yapmayan CHP, seçim kaybeden Hüseyin Turan’ı AKP nasıl milletvekili adayı yapar? Yapsa bile anca nezaketen, seçilecek yerden gerçekten değerlendirir mi? Ama insanlar olmasını istedikleri şeyler hakkındaki olasılıklara çok çabuk inanıp, sahip çıkar. Keşke ikisi de milletvekili olsa. Bu duruma ben olmasını istediğim için inanırım, bu yönde de kamuoyunu yönlendiririm ama hepimiz biliyoruz ki bu karar Silivri’nin vereceği cinsten değil. Ve bizim genel merkez hesaplarına aklımız ermez.
Derdim yeşeren umutlara kezzap atmak değil ama durum aynı anlattığım gibi bence. Metin Karakaş’ın Hüseyin Turan’ın milletvekilliğine vereceği destek kişisel beklentisiyle ilgili. Tıpkı Özcan Işıklar’ın Değirmenci’ninkine verdiği gibi. Bunlar da çok basit hesaplar ve yapılış mantığından dolayı tutmaz. Neden mi?
Selami Değirmenci, 3 dönemlik iktidarını açıklarken çok önemli bir şey söyledi: “Başarılı olduğunuz zaman karşınıza aday çıkmaz”. Evet, başarısızlık gözlenen bir alanda bir sürü alternatif gelişir ve destek görür. Başarılı bir belediye başkanının karşısına kendi partisinden aday çıkması çok zor. Şimdi bunu bile bile ve varsayalım ki Belediye Başkanlığı özlemi taşıyan Selami Değirmenci, Özcan Işıklar’ın başarılı olmasını nasıl ve ne kadar ister? Değirmenci’nin içinde de böyle bir fırtına ve çelişki bayrak sallıyor. İster görün ister kör olun. Bunun için Değirmenci’nin Işıklar’a destek vermesinden ziyade sanıyorum ki rol değişikliğine ihtiyaç daha acil. Işıklar, İlçe Başkanının hassasiyetlerine daha büyük anlayışla yaklaşmalı. Çünkü hoşgörü kaybedenin tarlasında yeşermez, kazananınkinde hasat verir.

Aldığım duyumlara göre bir ön barış anlaşması yapılmış.
(Özür dileme özürlüsü olan Abdullah Yıldırım’ın teşekkür özürlüsü olduğunu da anlamış bulunuyorum bu arada.) CHP ile belediye yönetimi kadrolarının can ciğer kuzu sarması olmasına gerek yok (hatta olmamasında fayda var) da aradaki aracılara iş bırakmamak için en azından yüz yüze gelip konuşabilmeliler. Medeni insanların yaptığı gibi!
Ben öyle mi yapıyorum? Hayır. İstemediğim, sinir olduğum insanlarla konuşmayı bırakın selam dahi vermiyorum. Ama işte bunun içindir ki ben siyaset değil gazetecilik bile değil daha ziyade köşe yazarlığı yapıyorum. Hamama giren terler, girmeyen de terler de giren kadar değil! Ne saçma bir açıklama oldu ama kalsın ben sevdim!
Ben aslında CHP Silivri İlçe Örgütü’nün Selami Değirmenci Başkanlığı’nda kısa sürede kazandığı ivmeyi anlatmaya yeltendim. Ortaya çıkanlara bak. Anlaşıldığı üzere ben de methiyeler düzme özürlüsüyüm.
CHP’nin ilçe yönetimi, Kadın ve Gençlik Kolları’nda görülen heyecan çok hoş. Hem de seçim tarihi bile açıklanmadan. Siyaseti toplumun her kademesine çeşitli vesilelerle işlemek, güzel bir ürünün habercisi gibi. Hatta ilçe örgütü ile belediye yönetimi arasında yaşanan rekabetin Silivri’ye de CHP’ye de daha iyisini kazandırma bakımından yarar sağlayacağını düşünüyorum. Tek şartla rekabetin etik ve alan sınırlarına uygun sürdürülmesi.

Bir konuya daha değinmek istiyorum: belediye etkinliklerine CHP’yi çağırıyorsanız tüm ilçe teşkilatlarına AKP, MHP, DP, DSP… gibi davet çıkartmalısınız. Tıpkı iktidar meclis üyelerinin çağrıldığı her yere muhalefet meclis üyelerinin de çağrılması gerektiği gibi.
Sakın bana “Geçen dönem öyle mi yaptılar” türünden bahaneler öne sürmeyin geçen dönem yönetenler gibi tarih olmak istiyorsanız onların yaptığı gibi hareket edin. Geçen dönem iktidarın yaptıklarından memnun olsaydı Silivri sizi seçmez onlarla devam ederdi. 

YORUM YAP