Ali Gülcü

Annem, Teyzem Önde, Ben Arkada Semt Pazarındayız...


" Ali!"
" Efendim anne."
" Bak güzel bunlar, seçeyim mi sana?"
" Seçerim ben."
" Beceremezsin şimdi!"
Boynumu büküyorum mecbur, üç kişi sıralanıyoruz tezgâhın önüne... Annem titiz kadın, sırayla bütün lahanaları elden geçiriyor, ötesine berisine bakıyor... Sonunda birini beğeniyor...
Pazarcı sıkılıyor, azıcık da sinirleniyor ama ne desin?
" Kaça bu?"
" 2.5 yenge..."
" Pahalıymış, aşağıda daha büyüğü iki lira! "
Nefesimi tutuyorum pazarcının " oradan al teyze o zaman demesini" bekliyorum...
Gıkını çıkartmıyor adam, sabırlı... Acı acı gülüyor annemin seçtiği lahanayı poşete koyuyor...

Alışverişin sonunda helalleşiyoruz, adam indirim yaptı ya!
Tevekkeli değil annem beş saat pazardan gelmez, hem pazarlık yap, ardından helalleş, uzun iş!

&&&
Sıkılır pazarlık yapmayı beceremem, gereksiz de gelir ne yalan söyleyeyim... Satıcıyı muhatap almak da istemem, ters laf eder diye de çekinirim...
Lahana iki olsa ne, iki buçuk olsa ne!

Annemlerden ayrılıp balık tezgâhlarında alıyorum soluğu...
Balık pahalı arkadaş...
Eskisi gibi fakir, fukaranın baş tacı edeceği gibi değil, daha zengin işi, pek bir havalı...
İstavrit çok taze ama on lira, çinakop buzhaneden çıkmış belli; yirmi lira, tazesi de var onun üzerine de otuz lira yazmışlar kaç kişi alırda çinakop yer bu paraya?
Tekir on, barbun yirmi... Barbun da değil ya tekirlerin irilerini ayırıp barbun diye satıyorlar, anlamıyor vatandaş...
Püsür, hazıra alışmış, evi balık koksun istemeyen ev hanımları için karidesleri haşlayıp, yarım kiloluk ambalajlarda satıyorlar, on beş lira...
Kendi karidesimi kendim haşlar, kendim ayıklar, temizlerken de yarısını yerim diyorsanız onun da kilosu on lira...
Mezgit yirmi, mezgit de değil ya bunlar; bakalaryo, tavuk balığı...
Yetiştirme levrek ve çipura on iki lira...
Kilosu on yedi liraya somon satıyorlar, bir defa meraklanıp aldım lakin tadını pek beğenmedim... Pişirmesini de becerememiş olabilirim...
Karadeniz hamsisi 8 lira... Cam gibi mübarekler...
Fiyatı üstündeyken sormak adetten ya;
" Kaça hamsi?"
Soruyu sorduğum delikanlı ağzı kalabalık bıçkın bir şey...
" Sekiz lira agacım..."
" Tartar mısın bir kilo, temizleme..."
Elindeki küreği hamsi tablasına daldırıyor, dijital kantarda tartıp elime tutuşturuyor o esnada tezgâhın bir köşesindeki dil balıkları ilişiyor gözüme...
Annemin lahana pazarlığını anımsıyorum!
" Kaça bırakacaksın dil balıklarını?"
" On lira olur..."
" Beş lira vereyim?"
Cevap vermiyor, tezgahın öbür tarafındaki amcaya soruyor;
" Ağabey beş lira olur mu diyor dil balıklarına?"
" Ver" diyor amca, arkasından da kısılmak üzere olan çatallı sesi ile bağırıyor;
" Ver kalmasııın, akşam pazarııı!"

Kilosu 1 biradan mısır unu alıyorum sonra...
Evde salamura zeytin var ama bir tezgâhta zeytin beğeniyorum
Parasını ödeyip gitmek üzereyken, satıcı poşeti geri getirirsem bir dahaki sefere yüzde on indirim yapacağını söylüyor...
Zeytincinin promosyonuna gülüyorum...

Radyoyu açıp, arabayla eve dönerken de kendimi takdir ediyorum; nasıl yarı fiyatına aldım dil balıklarını ama!

&&&
Dil balıklarını attım eve gelince... Bu kadar balık edebiyatı yaptıktan sonra nedenini sormazsanız sevinirim...  
Ağzım var dilim yok artık!    

YORUM YAP