Sevginar Sali

23 Haziran stratejileri ve Silivri gerçekleri...

Seçim muhabbetlerinden nasıl bunaldığınızı biliyorum, merak etmeyin! Herkes aynı durumda. Tekrar tekrar oy kullanmak zorunda olanların yaşadığı zorluğu düşünürken, işin ucunda kaybetmek ya da kazandığı halde hakkının teslim edilmeyeceği endişesiyle bu sürece aday olarak dahil olanları göz önünde bulundurun bir de… Onlar ne desin!?
Şekillenen, yeni yeni 23 Haziran seçim stratejilerini düşünüyorum da (tabi seçime girip kazanmayı hedefleyenlerin aklından geçen de çok farklı şeyler değil…) bir şekilde oluşan iki kutuptan birinde yer alanlara yapılacak fazlaca şey olmadığı gerçeğini kabul etmemiz lazım. Bu kesimler üzerine gitmek sahip oldukları görüşe daha sıkı bağlanmalarından öteye çok zor geçer.
Ama daha önce oy kullanmayanların bu defa sandığa gitmesi için ikna çabaları mantıklı…
Geçersiz oyların sayısında azalmaya gitme stratejisi sonuç verebilir…
18 yaşını yeni dolduranlar önümüzdeki seçimin temel hedefleri arasında yerini aldı bile…
Ben bu seçimde parti ve adayların öncelikle seçmene neden tekrara gidildiğini algıyı kendi lehine çevirip anlatabilmesi gerektiğini düşünüyorum. Seçmenin önemli bir bölümü İBB'ye başkan seçmek ya da hoşuna giden herhangi bir projenin hayata geçme düşüncesi peşinden sandığa gitmeyecek; epey bir ders verme niyetinde, tepkisini ortaya koymak derdinde...
Kendi lehine seçim algısını kendi seçmeni ve diğer katı olmayan, kararsız ve de daha önce sandığa gitmeyen seçmen üzerinde CHP-İYİ Parti kanadı daha iyi yönetiyor… 31 Mart'ta olduğu gibi 23 Haziran'a giderken de bu taraf daha avantajlı. Kazandıkları seçimin iptal edilmesi ile oluşan mağduriyet bir kere bin proje vaatine de bedel… Söylemleri toplum nazarında daha kabul gören cinsten vs…
Seçmene bu seçimin neden tekrar edilmek zorunda olduğunu, gerekçelerini kabul ettirebilecek, ikna edecek şekilde anlatamayan AK Parti-MHP kanadı sadece İstanbul'u kaybetmiş olarak çıkmayacak bu seçimden… Türkiye'ye kaybettiren yaftasını da yemiş olarak yoluna devam etmek zorunda kalacak ki bu iktidar yolculuğuna uzun ömür biçmek çok mümkün değil.
Gelelim Silivri'ye… Toplumda üç aşağı beş yukarı aynı şey söyleniyor… Özet geçeyim size; aynı şeyi yaparak, farklı sonuç bekleyemezsiniz!
Silivri seçimini Volkan Yılmaz'ın sırtına yüklemeye benzemez İBB seçiminin tekrarı! Öncelikler ve sorumluluklar epey farklılaştı. Bağlasalar yine de elinden geleni yapar yapmasına da her şeyin bir sınırı, her yolun bir yordamı var!
CHP ve İYİ Parti kılını kıpırdatmasa 31 Mart'ın yüzü suyu hürmetine Silivri'de 23 Haziran'da %60'ı alır da AK Parti açısından, söz konusu koşullar, bir önceki seçimin mirası da eklendiğinde, toplumsal ve sosyolojik ayarda işler olağan üstü zor, durumun kritikliği ve aciliyeti öyle böyle değil!

GÜNÜN SÖZÜ
Mısır yetiştiren bir çiftçi, her yıl en kaliteli mısır ödülünü alırmış. Çiftçi, ödül aldığı mısırların tohumlarını da ekmeleri için komşularına dağıtırmış.
Bunu öğrenen bir gazeteci röportaj yapmak için çiftliğe gelmiş. Gazeteci çiftçiye sormuş:
“Seninle her yıl aynı yarışmaya giren komşularına, kaliteli tohumlarından vermeyi nasıl göze alabiliyorsun?”
Çiftçi cevap vermiş: “Yoksa bilmiyor musun? Rüzgar, olgunlaşan mısırlardan polenleri alır ve tarla tarla dağıtır. Eğer komşularım kalitesiz mısır yetiştirirse çapraz tozlaşma sonucu her geçen yıl ürettiğim mısırın kalitesi düşer. Eğer kaliteli mısır yetiştirmek istiyorsam, komşularıma da kaliteli mısır yetiştirmeleri için yardım etmeliyim.”

***
Yaşamlarımız da böyledir. Hayatlarını anlamlı ve iyi bir şekilde yaşamak isteyenler başkalarının hayatlarını da zenginleştirmelidir. Bir yaşamın değeri dokunduğu hayatlarla ölçülür. Ve mutluluğu seçenler, başkalarının mutluluğa ulaşmasına yardım etmelidir. Birimizin refaha ulaşması, herkesin refaha ulaşmasına bağlıdır.
Buna kollektivitenin gücü diyebilirsin, başarının ilkesi diyebilirsin, buna hayat kanunu diyebilirsin.
Gerçek şu ki hiçbirimiz kazanamayız, hepimiz birden kazanmadıkça…
*Alıntıdır
**Teşekkürler Silivri SİAD

YORUM YAP