Silivri Belediye Meclisi'nin Kasım ayı ikinci oturumunda, paslanmaya yüz tutmuş kılıçlar bir anda çekiliverdi. Bunun nedeni, Silivrispor'a yapılacak olan yardım tutarının görüşüldüğü gündem maddesiydi. Oysa birinci oturum ne kadar da sakin geçmişti. Nazarımız mı değdi bilemiyorum, ama tartışmanın büyümesi, üstelik “spor ve siyaset” ekseninde gidip gelmesi oldukça üzücüydü. Melih Yıldız'ın otogar gelir gider rakamlarıyla ilgili (keşke konu hakkında daha geniş bilgi sahibi olsaydı!) Başkan Volkan Yılmaz'dan açıklama istemesi üzerine başlayan tartışmalar, diğer meclis üyelerinin topa girmesiyle büyüdükçe büyüdü ve arapsaçına döndü. Konunun Hüseyin Turan ve Özcan Işıklar dönemlerine kadar gitmesi üzerine söz alan “tecrübeli siyasetçi” Mehmet Yönet bile tartışmanın uzamasını önleyemedi. Volkan Başkan, söz verdiği CHP'li meclis üyelerinin hücumlarını ustalıkla savuştururken, futbolculuk günlerindeki gibi oldukça hırslı ve azimli göründü. Sadece maçın sonlarına doğru biraz yorulmuş olmalı ki, CHP Grup Sözcüsü Melih Yıldız son cevap hakkını kullanırken, sözlerini tamamlamasına izin vermeyerek, topu taca atmayı tercih etti. (Bence bu hiç hoş bir görüntü olmadı.) Bu konuda, Volkan Başkan'ın tartışmaları uzatma (ve bir gol atma) çabası gereksizdi. Hele ki Hüseyin Turan ve Özcan Işıklar dönemlerinin “vergi borçlarının” çıkarılmasını istemesi çok yersizdi. (Otogarın vergisini ödemesi gerekenler dönemin belediye başkanları değil, oranın gelirini alıp istedikleri gibi kullanan Silivrispor Kulübü'nün Başkanları olmalıydı.)
Sonuç olarak; iyi niyetle girişilen ve herkesin hemfikir olduğu bir konu gereksiz yere uzadıkça uzadı; nasıl olduysa spor ve siyaset iç içe giriverdi. (“Her zaman öyle değil miydi sanki” diyenlere hak vermiyor değilim!) Tabi ki bunu söylemek mümkün. Ancak kabul etmeliyiz ki, birçoğumuz spor ve siyaset olmadan yaşayamayız; her ikisi de toplumun olmazsa olmazları. Ve unutmayalım ki, siyasetçilerin seçim zamanlarında en çok cirit attıkları alanların başında geliyor spor sahaları. Tam da bu yüzden hassas olmak lazım. Hele bir de konu her siyasetçinin “En değerli markamız” dediği “Silivrispor” olduğunda çok daha hassas olmakta fayda var.
BİRİSİ YALAN SÖYLÜYOR AMA KİM?
Mecliste tartışmaya neden olan bir diğer konu, Silivri ve Çatalca'nın bazı köylerinde devam eden “tapu sorunu.” Bu konuda basında çıkan açıklamalara baktığımızda, AKP Milletvekili Tülay Kaynarca'nın sözleri ile CHP Milletvekili Akif Hamzaçebi'nin söyledikleri birbirlerinden o kadar farklı ki. Akla hemen, “İkisinden biri bu konuda (bilerek ve isteyerek) yalan söylüyor ama kim?” sorusu geliyor. Sanırım bu sorunun yanıtını, köylerinde süreci dikkatle izleyen halkın, seçimlerde vereceği oylarla, hep birlikte öğreneceğiz.
KÖYLERİN MAHALLE OLMA KONUSU…
AKP hükümetini köyleri mahalleye dönüştürmesiyle ilgili eleştirirken, Süheyl Kırkıcı'nın kullandığı: “Köylüye sordunuz mu hiç, siz bunu istiyor musunuz? diye…”, “Bize köyümüzü geri verin!” diyor çiftçiler…”, “Kepçeyle aldınız, kaşıkla verdiniz!”, “Köylü gece yattı, sabah şehirli olarak uyandı!” sözleri oldukça çarpıcıydı. Sanırım bu eleştirilerin muhatabı Başkan Volkan Yılmaz'dan çok, “genel siyaset” dilini kullanmayı uzun zamandır bir alışkanlık haline getiren AKP kesimiydi.
Dikkatimi çeken bir başka durum da, Bora Balcıoğlu'nun Belediye Başkan Yardımcılığı yaptığı dönemle ilgili Volkan Başkan'ın sorduğu soruya net bir yanıt verememesiydi. Bora Balcıoğlu, kendisine sorulan soruya yanıt vermek yerine topu (CHP döneminde muhasebenin başında bulunan) Belediye Başkan yardımcısı Emre Hanım'a atmayı tercih etti. (Ve puan kaybetti.)
Celalettin Yazıcı, meclis üyeleri arasında, dersine iyi çalışmış parlak bir öğrenci gibi yine ışıldadı.
Volkan Yılmaz'ın belediyenin vergilerini zamanında ödeme konusundaki kararlılığı gerçekten takdire şayan. Ayrıca, “Cemal Kozanoğlu” adına bir “Aile Sağlık Merkezi” yapılması da özünde “vefa duygusu” barındıran çok değerli bir düşünce.
Bu arada temel atma ve açılış programları Kasım ayında da tüm hızıyla devam ediyor. Ne mutlu Silivri'mize hizmet edenlere… Vesile olanlara… Çaba gösterenlere… Hizmetin büyüğü küçüğü olmaz; kentimiz için taş taş üstüne koyanları yürekten alkışlıyorum.