Şahin Dirik

Silivri 10 yıl geri gitti…

Mesleğim dolayısıyla gençlerle sık sık zaman geçirip fikirlerini dinleme şansı buluyor ve bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Bakış açıları ufkumu genişletiyor şeklinde bir yorum yapsam herhalde abartmış olmam. Geçenlerde lise çağında bir öğrencim ile sohbet ediyoruz, bana “Hocam, Silivri'de bir gencin yapabileceği hiçbir aktivite yok. En basitinden bir sinema filmi izleyebilmek için bile Büyükçekmece ya da Çorlu'ya gitmek zorunda kalıyoruz” dedi bana. Düşündüm, hakikaten de yerden göğe kadar haklı bir sitemdi bu… Hangi gençle konuşsam üniversiteyi kazanıp buradan gitme hayallerini anlatıyor bana. Burada yapacak hiçbir şeyin olmadığını, zamanlarının çoğunu sıkılarak geçirdiklerini, bu yüzden çoğu zaman evden dahi çıkmayarak bilgisayar ve telefonda vakit geçirdiklerini söylüyorlar. Dışarıya çıkan gençler ise yapacak sayılı aktivitelerden olan nargile kafelerde vakit öldürmeyi ya da olarak alkol almayı tercih ediyorlar.

O yaşlardaki kendi halimi düşündüm… Ben 26 yaşımdayım, bundan 10 yıl önce, ben 16 yaşındaki bir lise öğrencisiyken hafta sonunu hiç sıkılmadan geçirmenin bir yolunu mutlaka bulabiliyordum Silivri'de. Maxi'de ise bowling, bilardo, masa hokeyi, Go Kart, envai çeşit oyun makinaları, buz pateni, bir sürü restoran seçeneği, daha küçük çocuklar için ise inanılmaz genişlikteki top havuzu ve oyun alanı mevcuttu. Kipa'da sinema, hemen yanında ise güzel bir lunapark vardı. Bir genç, bir Cumartesi gününde arkadaşları ile hiç sıkılmadan –üstelik makul fiyatlara- çok keyifli vakit geçirebiliyordu Silivri'de. Unutmadan, Kadir Has Üniversitesi'nin Selimpaşa kampüsünde eğitim-öğretim faaliyetleri de sürüyordu o tarihlerde… Bunların hepsi ama hepsi teker teker yok oldu. Tahminime göre şu an İstanbul'un sineması ve lunaparkı olmayan 2-3 ilçesinden biri konumundayız. Gençler açısından Silivri'nin 10 yıl önceki halinden şu an eser yok. Silivri son 10 yıldır kademe kademe geri gidiyor…

Peki, Silivri'de gençlerin yaşamına olumlu etki edecek hiçbir gelişme yaşanmadı mı bu son 10 yıldır? Ufak tefek gelişmeler var elbet. Hiçbir Silivrili gencin hayallerini süslemeyen bir özel üniversitemiz, bir tiyatro salonumuz ve yüzme havuzumuz oldu. Düzgün bir kültür merkezimiz yok ve mevcut kültür merkezindeki kurs imkânları da oldukça sınırlı. Kültür ve gençlik merkezi inşaatlarının yakında başlayacağı söyleniyor, hayırlısı olsun. İlçe kütüphanesinin de son derece yetersiz olduğunu atlamayalım.  Gördüğünüz gibi ufak tefek gelişmeler yaşansa da kazandıklarımız kaybettiklerimizin yanında devede kulak…

Bu “geri gidişin” pek çok sorumlusu var elbette ancak bana sorarsanız en büyük sorumlusu kurnaz “kasaba siyasetçileri”. Bu adamlar hâla ilçenin büyümesine şiddetle karşılar. Silivri'ye entegre ulaşım gelme ihtimaline, metroya, metrobüse karşılar. Olaya “Küçük olsun, bizim olsun, kontrol altında tutması daha kolay oluyor” mantalitesiyle bakıyorlar. Bunlar sadece kendilerini düşünüyorlar. Parti fark etmeksizin bu tarz siyasetçiler genelde Silivri'nin “küçük kalmasını” sağlayabilmek için hemen hemen her seferinde “tarım” kisvesinin ardına saklanıyorlar. İlçeyi büyütmemenin bahanesini “tarımı korumak” olarak gösteriyorlar. “Topraklarımızı yağmalattırmayacağız, yüksek bina diktirmeyeceğiz” derler ama aslında hesapları farklıdır, dertleri hiçbir zaman tarım ve hayvancılığın desteklenmesi değildir. Kaldı ki hükümetin çiftçiye bu denli yaka silktiren tarım politikaları ortadayken bir iki yerel siyasetçinin kalkıp bu kötü gidişata bir dur deme gücünü bulması da mümkün değildir. Buna dair her çaba bir şov olmaktan öteye geçemez, geçemeyecektir. Hele ki bunu yapan o hükümetin partisine ya da ortağına mensup bir siyasetçiyse bu hareket düpedüz samimiyetsizlik değil midir? Bunları ben bile görüyorum da sanıyor musunuz ki o siyasetçiler görmüyor?

Her neyse, konudan sapmayalım. Silivri'nin gerilemesinin bir diğer müsebbibi ise AK Parti'nin ve devamında CHP'li İBB'nin Silivri'ye akıttığı “kalitesiz göç”. Kiptaş ve Toki'lerin ardı arkası kesilmedi. Silivri nüfus olarak büyüyüp genişledi ancak gelen göç kaliteli bir göç değildi. Gelir düzeyi –ve dolayısıyla entelektüellikte düzeyi- düşük bir insan akını oldu Silivri'ye. Çoğu doğudan ve Andolu'dan gelen bu göçün Silivri'ye hiçbir katkısı olmadı. Sadece fabrika sayısı arttı çünkü potansiyel işçi sayısı da arttı. AKP, hükümet eliyle TOKİ, İBB'yi yönettiği dönemde ise KİPTAŞ aracılığıyla Silivri'yi “kalitesiz göç” ile işgal etme politikasından hiç ödün vermedi ve ilçenin demografik yapısı bozuldukça bozuldu. Başka ilçelere tesisler, AVM'ler, Silivri'ye cezaevi, çöplük… Tam “İBB'ye CHP geldi, artık rahat bir nefes alırız” demiştik ki bakıyoruz aynı politikalar devam ediyor. Başka ilçelere benzersiz hizmetler, Silivri'ye KİPTAŞ… Diyecek söz bulamıyorum bazen…

Eskiden “ünlülerin hafta sonu kaçamakları için tercih ettikleri küçük, mavi, yazlık belde” imajına sahip Silivri gri bir şehir oldu çıktı! Bu durum bana bir şehir ancak bu kadar negatif bir şekilde “kalabalıklaşabilir” dedirtiyor. Sonuç olarak, Silivri modernleşme anlamında son 10 yıldır hep geri gitti. Umarım bu gidişata bir şekilde bir son verilir diyeceğim, ama bu ışığı bana veren hiçbir yetkiliyi de göremiyorum etrafta.

  1. Erdal Erdal

    Çok anlamlı bir açıklama olmuş tebrik ederim.ne yazıkki öyle yaklaşık olarak 35 senedir Silivri de yaşamaktayım.neden se Silivri İstanbul'un üvey evladı muamelesi olarak görülüyor.hiçbir gelişme veya sosyal donatı yok.senelerdir tarım tarım diye ilçenin gelişimi engellendi.oysaki tarımda gelişimde bir arada yapılabilir.şehir planlaması diye birşey var.köylü çocuklarına ev dahi yapamıyor.çünkü 40seneyi aşmış bir imar sorunu var.bu akılla böylede kalacak gibi

YORUM YAP