Ali Gülcü

Sıcak!

Arsız bir arı dadandı kahvaltı masamıza... Tedirgin ediyor... Uzaklaşıyor, tam unutuyoruz kulağımızın dibinde bitiveriyor...
Ben gelene kadar arkadaşlar sağ olsun domatesleri bitirmiş, ekmeğin içini kalan suya bastırıp ağzıma atıyorum...
Tereyağı erimiş, zeytinlerin irileri seçilmiş, çilek reçelinin dibi gözükmüş...
Çay demli...
Bardaklar temiz...
Beyaz kâğıttan bir örtü serilmiş masanın üzerine... Gölgesine sığındığımız kavaklar sessiz...
Aslına bakarsanız ağustos böceklerinden gayrı "çıt” yok.
Öğlen... Katmer katmer terliyoruz...
Kimsede konuşmaya derman yok...
Sırf muhabbet olsun diye; " yaz bitsin artık!” diyorum... Masadaki herkes söylediğimi onaylamak için kafasını öne doğru sallıyor...
Kış uzun ve soğuk geçtiği için leyleklerin ve onlarla beraber baharın gelmeyeceğinden endişelenen adamın söylediğine bak!
Bu yıl ilk leyleği, çevre yolunun kenarında kullanılmayan bir elektrik direğinin üzerinde görmüş, nasıl da keyiflenmiştim...
Bugün otobanda ezilmiş başka bir leylek gördüm!
Masada kalanlarla karnımı doyuruyor, garsondan bardağımı değiştirmesini istiyorum...
Garson; kıvırcık saçlı bir öğrenci... Yaz tatilinde çalışmayacak da ne yapacak?
Belinden bağladığı önlük, sanki daha uzun boylu önceki garson için dikilmiş gibi...
Ayakları kaybolmuş çocuğun...
Kibar, arkadaşlara " başka bir istekleri olup olmadığını” soruyor... Başlar "yok” manasında arkaya doğru gidiyor...
Bir ara koltuğumun altına sıkıştırdığım gazeteyle gelirdim buraya...
Yan masada katlanıp unutulan gazeteyi görünce son dönemde gazete okumadığımı fark ettim...
Sabahları kahvaltıda gazete okumak bir nevi keyif işi...
Hayatın tıkırında, ağzının tadı yerinde olacak... Uyanır uyanmaz "acaba bugün neler oldu” diye meraklanacak, sevdiğin köşe yazarının düşüncelerini benimseyip, sanki kendi fikirlerinmiş gibi olur olmaz yerde savunacaksın...
Peh. Köşe yazarı sağcı, sen sağcı! Köşe yazarı solcu, sen solcu! Rüzgâra göre be yahu...

Hayatımın geri kalan dönemine sıkıştırdığım bir kitapta yazarın söylediği gibi;
" Yazana kadar ne düşündüğümü bilmiyorum!”
Belki sorun; okuyana kadar ne düşündüğümüzü bilmememizdir...
Aman, ne bileyim ben!

YORUM YAP