Salgın süreci hayatımızı alt üst ettiği ilk günden bu yana kendimizle beraber bir çok sektöre de darbe vurdu...
Birçok iş yeri aylarca kepenk kapattı. Çalışmanlar işlerini kaybetti.
Bu sadece ülkemizde değil dünyada da aynı idi.
Sadece kendi işimden örmek vereyim: Dünyanın en büyük tekstil markaları ülkemizdeki milyonlarca siparişini satış yapamadıkları için iptal etti.
Böyle dönemlerde kişiler sadece temel ihtiyaçlara yönelirler. Biz de öyle yaptık 2020 Mart - Nisan dönemini hatırlarsanız.
Tek hedef su ve yiyecek oldu ilk başta.
Sonra zamanla diğer ihtiyaçlarımıza dönüş yapmaya başladık.
Ancak sanatsal faaliyetler hiç o dönüş yapılan ihtiyaçlar listesine giremedi.
Eğlence mekanlarının, sergi salonlarının, sinemaların, tiyatroların kapalı olmasının da etkisi ile ülkemizde sanatsal faaliyetler neredeyse durma noktasına geldi.
Özellikle el emeği eserleri ile geçimini sağlayan bir çok üstat bu dönümde geçimde zorlandı.
Sadece ana figürler değil, müzisyenler, sahne arkası çalışanları, bu sektörlere hizmet veren firmalar ve çalışanları, inanın salgından etkilenen kişi sayısı sanat alanında sanılandan çok fazla...
Sanata ve sanatçıya destek olmak, her şeyden öte bizim için bir insanlık göstergesi.
“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” sözüyle durumun önemini net bir şekilde ifade etmiş Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk.
Bazı keyfî ihtiyaçlarımızdan mümkün ise feragat ederek sanatın ve sanatçının yanında olmak geleceğimize de yatırımdır emin olun.
Buradaki hassasiyet çok önemli.
Salgın döneminde bazı sanatçılar ve tiyatrolar online canlı gösteriler, konserler düzenledi.
Hiç değilse akmasa da damlasın misali.
Herkese tavsiye ederim, bu organizasyonlar da çok keyifli geçiyor.
Birçok etkinlik için biletimi aldım (bilet fiyatları çok uygun), evden canlı canlı etkinliği seyrettim.
“Mesele Evdeki Boyacı”ya ailece bayıldık, özellikle de tavsiye ediyorum.
Erdal Özyağcılar ve Berna Laçin harika bir performans ortaya koyuyorlar.
Finalde sahneden sizinle konuşuyorlar ki duygulanmamak elde değil. “Keşke o salonda olabilseydim.” diyerek içiniz gidiyor.
Sonra “Ferhangi Şeyleri” izledim.
İstanbul Şehir Tiyatroları önemli oyunlarını yine online yayınladı, onları hiç kaçırmadım.
Mümkün mertebe Silivri merkezde işim olduğunda Nikah Salonumuzun yanındaki sergi salonunda açılan sanatsal, el emeği göz nuru eserlerin sergilendiği stantları ziyaret ettim, gücüm kadarıyla alışveriş yaptım.
Bu güzel insanların sanatını sürdürmeleri için, bize yeni ve güzel eserler sunabilmeleri, hayal gücümüzü ve ruhumuzu beslemeye devam edebilmeleri için sadece çorbada tuzum olsun diye yaptım.
Sizler de destek olun lütfen.
Belki bu yangını söndüremeyiz ancak sanata taşıdığımız su ile tarafımızı belli edelim yeter.
Akılda Kalan:
Hz. ibrahim'i içine atmak için Nemrut o güne kadar görülmemiş büyüklükte bir ateş yaktırmış.
Olacakları izleyen insanlar bir karıncanın ağzında su damlası ile ateşe doğru gittiğini görünce karıncaya "Ne yapmaya çalışıyorsun?" diye sormuşlar. Karınca "Ateşi söndürmeye gidiyorum." demiş. İnsanlar "Ağzındaki bir damla su ile bu koca ateşi nasıl söndüreceksin?" diye gülmüşler.
Karınca cevap vermiş "Evet, belki söndürmez ama maksat safımız belli olsun".