Sevginar Sali

Neye hizmet?!

Cuma günü Silivri Belediyesi Ekim ayı 3. oturumunda Silivri Belediyesinin 2021 yılı mali performans programı ve tahmini bütçesi görüşüldü.
CHP ret oyu verirken, 338 Milyon'luk bütçe oyçokluğuyla kabul edildi.
CHP bütçedeki artışı yetersiz bulduğunu belirtirken, itirazlarını temelde deprem önlemleri, vizyon, umut ve heyecan eksikliği, personel fazlalığına bağladı.
Silivri Belediyesinin bütçe rakamları sırasıyla;
2018 - 230 Milyon TL,
2019 - 254 Milyon TL,
2020 - 296 Milyon TL
ve 2021 yılı 338 Milyon TL…
Artışta bir sıkıntı olmadığı açıkça görülürken, CHP'nin genel ekonomik şartları epey hafife aldığı aşikar.
Toplumun bir kesiminde ve CHP'de büyük ve uçuk projeler ile ilgili beklentiye haklı dayanak ararken dönüp de hepimizin kendisine bakması lazım sanki. Yaşanan salgın ‘Dünya toplumsal sağlık felaketi' olarak tanımlanırken ve tüm ekonomik rakamlarda küçülmeye gidilirken; kim elindekini korumaktan başını kaldırıp büyük atılımlar yapmaya yelteniyor? Hele ki mali durumu pek parlak vaziyette değil, süre gelen borç yükümlülükleri varsa. Silivri Belediyesi geçmiş dönemlerden kalan borçları öderken (iki yılda iki kez aldığı borçlanma yetkisini Yılmaz henüz kullanmadı), gelir kalemlerinde ciddi bir düşüş yaşarken nereye, neyle ‘atılım' yapacak? Uçurumdan aşağı dışında başka bir atlama olasılığını görmemek için nasıl bir gözlükle bakmak gerek!?
“Devlet üniversitesi yatırımı” ne güzel olur… Olur olmasına da bugün bunu konuşmak ne kadar afaki… Hiçbir üniversite mevcut binalarında dahi eğitim veremezken, yeni yatırım peşine hangisi düşmüş olabilir?!
Gelelim CHP'nin heyecan, umut ve vizyon eleştirilerine…
Silivri, 1,5 yıl önce bir seçim yaptı… Siyasetin önemli bir kısmı vatandaşa umut aşılama ile ilgilidir… Aynı alandaki heyecan ise kitleleri ardından sürüklemekle ifade bulur…
Kimin umut görüldüğü ve tercih edildiği ortada…
Bunu en acı haliyle tecrübe eden CHP'lilerin bilmeme ve öğrenmeme şansı yok, direnmeleri kayıplarının süresini uzatırlar ancak…
Koyu CHP'li insanlar “Hiç ummazdım ama MHP'li birinin Silivri Belediye Başkanlığı beni hiç rahatsız etmiyor” şeklide cümleler kuruyorsa ana muhalefet sadece iktidara yönelik değil kendine de büyük yanlış içinde demektir…
***
CHP'nin en ufak bir imasından alev alan Volkan Yılmaz yoktu Cuma günkü mecliste. Yaptıkları ve izleyeceği yol konusunda kendinden oldukça emin bir duruş ile gelecek yıl performans ve bütçesini savundu. CHP'nin yatırım ve hizmetler konusunda bulunduğu eleştirileri iyiden iye boşa çıkartacak birçok çalışma geride bıraktığımız 1,5 yılda ziyadesiyle yapıldı aslında hem de belediyenin kasasına mümkün mertebe hiç dokunulmayarak.
Hayırseverler, sponsorlar, bağışlar ile yürütülen hizmet, yatırım hassasiyeti bile başlı başına çok önemli bir şeyken, israfın önlenmesi, gelir getirici hususlarda titizlikle atılan adımlar, ödenen ve yenilenmeyen borç yükümlülükleri Yılmaz'ın geride bıraktığı dönemde belediye başkanlığı hanesine yazılan en önemli artılar. “Orası özel şirket mi hizmet yapsın da ne kadar borçlanırsa borçlansın” gibi komik cümleler kuranlar oluyor, bu esasen eleştiri konusunda ne kadar yetersiz veriye sahip olduklarının işareti. Mali durumu kötü olan hiçbir yapı hayatta kalamayacağı gibi kimseye de bir faydası olmaz; çok bile değil, biraz gerçekçi olmak yeterli bunu kabul etmek için.
Tüm siyasetçiler halkın ve kamuoyunun yararına hareket ettiklerini en ateşli şekilde savunur… Ama yaşayıp gördüklerimiz neticesinde zaman içinde, bizim birçok şeye olduğu gibi, siyaset kurumuna olan inancımız bitti, hatta tükendi.
Volkan Yılmaz Silivri özelinde bu inancı tazeledi…
Aynı zamanda politikacıların bir düzine, artı arkasına, sıraladığı büyük vaatleri ağzı açık dinleyen kitleler yerine daha sade, sistematik işler ama yapılabilir sözleri tercihi ile dikkat çekiyor… Seçimde başkalarına (İBB Başkan Adayı Binali Yıldırım'a) güvenerek verdiği vaatlerden dersini almış, şimdi sadece kendi yapabileceklerini konuşuyor ve gerçekleştirilmesi için çalışıyor. Sözünü aldığı hiçbir konuyu imzası atılmadan kolay kolay paylaşmaz bile.
Siyasi ayrımcılık, daha ziyade kayırmacılık meselesi var bir de! Evet, en çok en yakınındakiler kızdı ama onlar da beklentilerine Başkan Bey'in kıstaslarına göre yeniden ayar verdi. Yılmaz'ın, “Evet kızacaklar ama eninde sonunda, sadece fiziken değil, fikren de yakınsak beni anlayacaklar ve hak verecekler” inancı gerçekleşme yoluna girdi.
***
Kızmak yerine anlamaya çalışırsanız kendinizi daha iyi anlatırsınız!
***
Bence CHP Cuma günü evet deyip Volkan Yılmaz'a iktidara ne kadar ısındığını gösterme fırsatı vermeseydi kendi açısından daha hayırlı bir işe imza atmış olurdu.
Ama bu da bir hizmet diyorlarsa, kendilerinin bile inanmadığı şeyleri savunmaya, haksız yere hayır demeyi sürdürsünler…

İyi haftalar...

YORUM YAP