Adil Sirkecioğlu

MHP'DE ÜLKÜCÜ KALMAMIŞ!


Başlığı görenler Silivri MHP ile ilgili yazacağımı düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Eski Şenol Türkyılmaz’la birlikte göreve atanan yeni arkadaşlara hayırlı olsun dileklerimle başarılar diliyorum. İşleri çok zor Allah yardımcıları olsun. Bu satırları okumaya başlayan yenisi-eskisi ne hainliğimi bırakacak, ne soysuzluğumu. Saydıracak da saydıracak. Bana çok kızıp iktidar olma becerisi gösterebilirlerse bugün yazdıklarımı, ileride yazacaklarımı yalamaya hazırım. Bizden yönetime katılan Engin kardeşime ayrıca başarılar dilerim. Sayesinde MHP- Hürhaber ilişkileri sağlıklı yürür umuduyla; hainliğimi birde ondan dinlemeyi, belki de okumayı zevk kabul edeceğimi belirtirim.

Yıl 1977 genel seçimler yeni yapılmış; CHP birinci, AP ikinci parti. Meclisin çalışmaya başlaması için başkanını seçmesi gerekiyor. Adı geçen partiler bir türlü anlaşamadığı için sayısını unuttuğum nafile turlardan netice alınamıyor. Dalga geçer gibi sanatçılara ve olmadık isimlere oylar çıkması hafifliğe, basitliğe, kepazeliğe neden oluyor. İtibar denen algı ayaklar altında. Kıbrıs savaşı sonrası olduğu için ABD ambargosu tüm acımasızlığıyla memleketin üstünde kabus gibi. Yokluklar kapıda, mezhep kavgaları ve sokak çatışmaları sürmekte. Tüm bunlara rağmen yeni seçilen vekillerdeki ve partilerdeki vurdumduymazlık devam etmekte.

Kulakları çınlasın, Güney Tez Çatalca MHP ilçe başkanı, ben gençlik kolu başkanıyım. Bahsi geçen günlerden birinde çağırdı "başkan yönetimine haber ver akşam ortak toplantı yapalım” dedi. Tamam başkanım dediğimde üzerinde ivedi damgası gözüken saman kağıdından yapılmış bir zarf uzattı "oku ve hazırlan” emrini verdi. Kısaca özetlemeye çalışırsam; mevcut durum hakkında bilgi aktarılıp, teamüller gereği meclis başkanının birinci parti olan CHP milletvekillerinden olması gereği vurgulanarak, AP nin bu konuda uzlaşmacı ve yapıcı tavır içinde olmadığı anlatılmaktaydı.

MHP olarak hoş olmayan bu gelişmeleri tersine çevirmek için teşebbüse geçildiği, Ecevit’ten bizim uygun görebileceğimiz onbeş isim istendiği, belirlediğimiz ismi CHP de kabul edip aday gösterirse destekleyebileceğimiz teklif edilmiş ve gönderilen onbeş isim sıralanmıştı. Önümüzde on günlük bir süre olduğu belirtilip teşkilatın il, ilçe bütün kademelerinde konunun tartışılarak rapor halinde genel merkeze ulaştırılması istenip, belirtilen tarihte TBMM başkanının seçilmiş olacağı anlatılmıştı. Genel Merkez tercihinin Cahit Karakaş olduğunun altı çizilip ayrıca tanıtma gereği duyulmuştu.

İlçede yaptığımız ortak toplantının hararetli geçtiğini yazsam da bugün anlaşılacağını sanmıyorum. AP milletvekillerinin satın alınıp, bakan yapılarak kurulmuş Ecevit Hükümetine destek verme olarak algılanacak bu davranışın sıkıntıları baskın görüş olarak ortaya çıktı. Rapor hazırlama yetkisi Güney Tez’e verilip, aleyhteki görüşlerimiz belirtilme şartıyla Cahit Karakaş konusundaki oylama yetki ve takdiri genel merkeze bırakıldı.

Bugün CHP-MHP kankalığına bakıpta 1977 de yaşananları sıradan bir gelişme görebilirsiniz. Bilmeyenler için belirtmeliyim. Sokakların, kahvelerin, okulların, ilçelerin, illerin kamplara bölündüğü; insanların her konuda karşı karşıya geldiği günlerden bahsediyorum. Düşünülürse MHP nin teklifinin anlamı daha bir anlaşılır. Nitekim ertesi gün selam verebildiğim ne kadar solcu arkadaşım varsa hepsine gün ve saat vererek Cahit Karakaş’ı meclis başkanı seçeceğimizi anlattım. İnanmak ne kelime, üstü açık kalmış diyenlere minnet duydum. Güney Tez’e "gençlik kolu başkanın kafayı yemiş, müşahade altına alın” espri veya şikayeti yapılması sonucunda aldığım ihtar ve ikaz çok zoruma gitti çok. Cahit Karakaş bahsettiğim şekilde seçildiğinde yaşanan şoku, şaşkınlığı izlemek hayatımın en mutlu olayıydı.

Tarihini tam olarak hatırlayamadığım 12 Eylül öncesi günlerde Ankara da yapılan toplantıdan özellikle bahsetmek istiyorum. Siirt il başkanımız yaptığı konuşma ile hem ağladı, hem de bütün salonu ağlattı. En vurucu cümlesi " Ben bu toplantıya gelebilmek için sekiz araç değiştirmek zorunda kaldım. Başbuğum Türkan Şoray’a ülkücü sanatçılar ödülü vermekle meşgul.” Bu cümleye rağmen Allah rahmet eylesin başta Alparslan Türkeş ve bizler İl Başkanımızı ayakta alkışladık.

Bu örneklere ekleyeceğim çok olay var ama sadece hepinizin bildiği Başbuğ evlenirken MKYK izin istenmesini ilave edip bitireyim. Durup dururken eskileri yazmaya neden gerek duydum? Bunların karşılığında Kayseri Zafer Kurultaylarını iptal eden, Ak Partinin iktidara geleceği belli iken erken seçim kararı alan, cumhurbaşkanı adayı belirlemeyi alışkanlık yapan bir anlayışın karşılaştırılmasını istedim. Hiç kimseye sorulmadan, hesap verilmeden atılan adımlar sonucunda geçmişi rahmetle ve minnetle anıyorum. Ekmelettin İhsanoğlu’nu dört kişi biliyormuş. Kılıçdaroğlu-Bahçeli-Demirel-Derviş. Vah ki vah…

Ya bizler hiç ülkücü olamadık, ya da bugünküler ülkücü olmadıkları gibi adam yerine bile konmuyorlar. Memleketin hayati meseleleri hakkında fikirleri sorulmadığına göre tanımlayacak kelime bulamıyorum. Kemal Derviş’i kabul eden ve ettiren bir anlayış, muhafazakarını haydi haydi kabul ettirecektir. Bu gidişle BDP daha iyi aday bulur ve İhsanoğlu’ndan daha çok oy alırsa Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin düşeceği durumu gözünüzün önüne getirmeye çalışın. Verilen emir ve görevleri harfiyen yerine getirmenin sonuçlarına herkes katlanmak zorunda.

Bu duygu ve düşüncelerle yeni yönetimi tekrar tebrik eder, başarılar dilerim.

Boynuz kulağı geçer. Sevginar’ın yazısını okuduktan sonra CHP İl Gençlik kolları listesini inceledim. Patron beni tereddüde düşürdü. Hepsi başkan ve vekil çocuğu olabilir mi araştırması tam bir hüsran oldu. Halbuki beklediğim sonucu alabilseydim. CHP, büyük küçük Işıklar’la makara yapmak hoşuma gidecekti.

Tanımıyorum ama araştırdığım, öğrendiğim kadarıyla Serim Sencer Işıklar; Özcan Işıklar’ın oğlu olduğu için değil bileğinin hakkıyla il yönetiminde. Başarıyı belediye başkanının oğlu tanıtımıyla küçültmeye çalışmak isyana teşvikle eş değer. "Sen adamı ipe götürürsün” diyenlere katılıyorum. Buna rağmen bir şeyler yapmak, faydalı olmak isteyenlerin kartvizitine akrabalık ilişkisini yapıştırmaya şiddetle karşı çıkıyorum.

Silivri’nin evladı Serim Sencer kutluyor, tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Vereceğin mücadelede "gazete patronları ve baban dahil” sonuna kadar destekçin olacağıma söz veriyorum. Tadındaki isyan başarı getirecektir.

Ülkücü kalın, babasının oğlu kalmayın.


YORUM YAP