XXXXX

Kadınlara Mahsus Yazı

Bendeniz manyak olduğum için mala da davara da fayda sağlamayan işlerle uğraşmayı severim. Tarihle ilgilenirim mesela, resmi tarihle değil ama, daha çok az bilinen gerçeklerle...

Tarihe olan amatörce merakım yüzünden, bir de kahretsin ki bir okuduğumu bir daha unutmama huyum yüzünden (buna “fotoğrafik hafıza” diyorlar.) özellikle tarihi değer taşıyan önemli günler hakkında da, beylik söylemler ya da klişeler de pek kül yutturamıyor bana.

Bugün mesela, bütün gazetelerimiz kadın okuyucuyu mutlu edecek yağlamalar yıkamalarla bezeli...
(İşte gördünüz, sabah kalkıyorum, gazeteleri açıyorum, kim ne yazmış diye bakıyorum, ona buna sövüyorum, masa başından ahkam kesip para alıyorum, acınacak durumlara düşüyorum, kendime yazık ediyorum.)

Kendime azıcık daha yazık edeyim: Düşüneyim ve soru sorayım.

Ben bu işi anlamadım hemşehrim, kadınlarımız eziliyor, sömürülüyor mu, yoksa "cumhuriyetimiz kadınlarımızın omuzlarında yükselerek mi bugünlere geldi"? Genelde beylik söylemlerde, bu iki zıt kavram hep bir arada olur nedense de....

Bir de “Emekçi Kadınlar Günü” nde gece düzenleyip, şıkır şıkır oynama geleneği vardır, o konuya hiç girmeyeceğim. Hani “129 kadının yanarak öldüğü gün...” diye başlarsam söze, Engin Ardıç'tan beter ederler beni kokonalar. “Kaç kaç Kaan, kadınlar geliyor”...

Devamı 08 Mart 2011 tarihli Hürhaber Gazetesi'nde

YORUM YAP