Adil Sirkecioğlu

HİZMET, İBADET, İHANET!

Bugünkü yazımın başlığı “darbenin faydaları” olacaktı. Kalemi elime aldığımda değişti. Yazı bittiğinde tekrar değişebilir. Memleketimdeki acı gelişmeler nedeniyle sapla samanın karıştığı bir ortamda benim kararsızlığımı hoş görün lütfen. Sömürge zihniyetinin, acımasız vahşi kapitalizmin uzantıları ülkemde vahşet sergileme cesareti buldular. Kanı bozuk, her türlü milli ve manevi değerden yoksun uşaklık eğitimi almış hayvan müsveddeleri gereken cevabı aldılar. Evet hayvan sever olalım ama kudurmuş köpeklere acıma, üzülme zafiyeti göstermeyelim.
Darbecilerin insani haklarının olduğunu düşünenlerin, batının ağzıyla hukuktan dem vurmaya çalışanların dikkatli olmalarında fayda var. Darbeciler netice alsaydı bugün güzel memleketimde neler olabileceğini düşünüp ihanet sınırından geri dönmeleri gerekiyor. Kudurmuşlara karşı atılacak taşları yok etme konusunda bütün düşmanlar ittifak halinde. Samimi insanımın bu durumu derhal anlamasını bekliyorum. Aksi tavır yeni ve yeniden kuduracakları teşvik anlamına gelecektir.
Darbe rezilliklerini ve darbe savma kahramanlıklarını gelişmelere benden daha yakın olanlara bırakıyorum. Darbeden önceki gelişmeler ve sonuçları beni daha çok ilgilendiriyor. Yaptıkları hizmetlerden dolayı hepimizin takdirini kazanmış insanların geldikleri nokta ibret verici. İyi eğitim veriyorlar diye çocuklarımızı emanet ettiklerimizin, usta titizliğinde hain yetiştirdiklerini çok acı bir şekilde anladık. Cumhurbaşkanından sıradan vatandaşa, rahmetli Ecevit-Erbakan-Türkeş-Demirel'e kadar bütün kesimlerin hipnotize edilmiş olduğunu anlamamız çok uzun sürdü.
Dindar, namazında, niyazında, alnı secde gören insanların en acımasız terör örgütü üyesi olduklarını görmek acı bir tecrübe oldu. Üzüntüm sakal bırakana, din sohbeti yapanlara güvenin sarsılması, şüpheyle bakılması. Dinimi insanlık dışı uygulamalarına alet edenlerin bu dünyada da, inanıyorlarsa ahirette de yatacak yerleri yok. Yüzyıl önceki Lawrence'den daha ustaca yetiştirilmiş bir şeytani varlıkla mücadelede kazanan biz olmak zorundayız.
Darbe başarılı olsaydı yüzyılımızın Lawrence'i kurtarıcı havasıyla Türkiye'ye gönderilecek, Humeyni gibi rejim değişikliği gerçekleşecekti. Gönderenler; İslam devleti olan şeriatla yönetilen Türkiye'yi en büyük düşman ilan edip daha fazla dışlamak için bahane yapacaklardı. İç savaş çıkar da Suriye veya Mısır'a dönersek çok daha memnun olacaklardı. Erdoğan liderliğindeki Türkiye dualar sayesinde kurtuldu desek abartmış olmayız.
Hizmet-ibadet çizgisindekilerin ihanet çizgisine ulaşmış olmaları gözümüzü açmış gibi çok şükür.
Günlük siyasi çekişmelerden uzaklaştık inşallah.
AK Partililerin meydanı boş bırakmama mitinglerinin yanında, CHP'nin öncülük ettiği Taksim mitingi muhteşem ve anlamlı oldu.
Allah birlik ve beraberliğimizi bozmasın. Niyeti bozuklarla, ihanet çizgisine ulaşmış geometrik yapılarla mücadelede ortak hareket etmemiz boynumuzun borcu. Üç parti lideriyle Erdoğan'ın ortak hareket etmesi Türkiye'yi daha güçlü yapacaktır.
Her türlü miting ve gösteriye kapalı olan Taksim Meydanı bu vesile ile halka açılmış oldu. Fena da olmadı. Bununla birlikte ben yine de yasaklanmasından yanayım. AK Parti'ye ve CHP'ye açılan meydan onlara da yasaklanmalı, çok daha anlamlı olacağını düşündüğüm 1 Mayıslarda işçiye açılmalı. Yani sadece 1 Mayıs kutlamalarının Taksim'de yapılmasından yanayım. Aksi takdirde toplumsal barışımızı başlamadan yok etmiş oluruz.
Taksim adı bölünmeyi, ayrışmayı akıllara getirmekte. Hiçbir milli ve manevi bir anlamı da yoktur. Şehir suyunun dağıtım yeri olmasından dolayı taksim denegelmiş. Teklifim odur ki; meydanın ismi değiştirilsin. Taksim olan ismi başarısız darbenin ve birlikteliğimizin anısına Demokrasi Meydanı olsun. Böyle bir isim altında yapılacak 1 Mayıs kutlamalarının da daha barışçıl olacağına eminim. Bütün siyasilerin ve sivil toplum kuruluşlarının teklifimi düşünmelerini isterim. Darbe ve meydan bazı iyi ve güzel gelişmelerin başlangıcı olmalı.

Başarısız darbecilerin hazırladıkları darbe kataloğu yargının elindeki en büyük delil olacaktır. Kendilerini jurnal eden darbeci de olurmuş! Bu bilgiler ışığında gerekenlerin yapılacağına inanıyorum. Fakat Erdoğan ve Yıldırım temizliğe dışarıdan değil, kendi evlerinden başlamalı. AK Parti içindeki gayri milli ve manevi unsurlara, urlara bir sonraki yazımda değineceğim. Hele bir demokrasiye sahip çıkma yarışı bitsin. Yüzü kara, vicdanı kara, niyeti kapkara kudurmuşları AK Partililer de biliyor, millet de!!!

Korkusuz ve kahraman kalın,
Demokrasisiz kalmayın.

Değerli dostum, arkadaşım Taşkın'ın babası Varol Taşkıran yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin. Yakınlarına sabırlar dilerim.

YORUM YAP