Sevginar Sali

“Hiç iyi gelmez mi deniz havası…”

Tatil rehavetinde kimseyi rahatsız etmeyeyim diye uslu uslu gazete çıkartıyoruz kaç gündür. Ama daha fazla dayanamayacağım… İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sabah saatlerinde bir basın toplantısı düzenledi ve Bayramın ikinci günü İstanbul'da etkili olan yağışın yol açtığı sıkıntılara rağmen neden tatilini yarıda kesip, görevinin başına gelmediği üzerinden kendisine yöneltilen eleştirileri cevapladı, saldırıları değerlendirdi. Neden ailesi ile üç senede toplam 15 gün tatil yaptığının izahatını vermek durumunda kaldığı onun değil, buna sebep olanların ayıbı kuşkusuz.

Bir kesim var ki İmamoğlu, ağzıyla kuş tutsa onlara yaranamaz zaten. (Bu hiçbir şartta kabul görmeme özeliğine sahip olmak için illa İBB Başkanı seçilmenize gerek yok, İlçe Belediye Başkanı, hatta bir hanenin bireyi olmanız bile yeterli.) Onları umutsuz vaka sayıp, yapılacak bir şey olmadığını kabul ve kabullenmek en iyisi.

İmamoğlu'nun en ateşli taraftarları da eleştirmeye başlayınca tatil dönüşü ayağının tozuyla, bir saate yakın soluksuz düzenlediği basın toplantısında durum değerlendirmesi yaptı.

Toplantıyı dinlerken “Tatil ne kadar iyi gelmiş” diye düşünmekten kendimi alamadım. Seçimlerden önce milyonları kendine hayran bırakan söylem içindeki, bir süredir özlenen, beklenen İmamoğlu sahnedeydi. Üç senede sadece üç hafta tatil yapan insanın, kendini kaybetmesi normal tabi. Hem de sıradan değil, milyonların ilgi ve yetkisiyle donatılmış stres yüklü bir hayatın sahibi söz konusu olan.

Kim söylemiş hatırlamıyorum ama “En iyi yönetici, işleri o yokken de varmışçasına devam ettiren düzeni sağlayandır” diyordu…  Bir insan, hele ki omuzlarına geniş bir sorumluluk ve görev ağı yüklenen bir yönetici illa ki fiziksel olarak bir yerde bulunmak değil, orada ihtiyaç duyulan işleyişi sağlamakla yükümlüdür. İmamoğlu, 5 gün tatil yaptı diye İstanbul batıyorsa, bu zaten battığı içindir! Ki batan eden de olmadı bir bölgede yaşanan sorun (kronikleşmiş ve geçmişe dayanan bir dizi hatanın sonucu) sebebini tartışacak olursak İmamoğlu'ndan evvel zamanlardan başlamak lazım.

Dinlenmek insanlar için bir lüks değil, ihtiyaçtır. Herkes imkanları dahilinde bu ihtiyacını bırakın gidersin. Gidersin ki döndüğünde ona verdiğimiz sorumlulukları yerine daha iyi getirsin. İnsanlar işteyken işlerini, tatildeyken tatillerini yapsın.

Hayat zaten yetirince zor sudan bahaneler ile küçük kıyametlere kimsenin ihtiyacı yok, bunun bir şeye yararı da yok. İmamoğlu'nu içine sindiremeyenler iki yıl sonra yapılacak seçime, kazanmak için yapmaları gereken çalışmalara odaklansın.

Bir kişiyi kötüleyerek yerine geçmek isteyen en başta ondan daha iyi olmadığını kabullenmiş demektir. Daha iyi olduğunuzu anlatın dahası kanıtlayın…

Sağanak yağış esnasında tatilde olması ve İstanbul'a dönmemesi, basın toplantısında durumu büyük bir sükûnetle değerlendirmeye çalışırken İmamoğlu, yapılan yorumlara gözüm ilişti. Bazıları o kadar korkunçtu ki toplum olarak ruh halimize dair endişelenmekten kendimi alamadım. Kin ve nefret, kötü niyet barındıran insanların dilinden, klavyelerinden dökülenleri gördükçe ‘Bu insanlar içinde ne yaşıyor böyle' diye düşündüm kaldım… En başta ve büyük hasarı aslında kendilerine verdiklerini bir an önce idrak edip arınmaya yönelirler inşallah.

Son olarak şunu ekleyeceğim İmamoğlu'nu seçerken bir insan (robot ya da köle olmadığını), ailesi, eşi ve çocukları olduğunu her birimiz kadar onlarla zaman geçirmek durumunda olduğunu biliyorduk. Şimdi çeşitli bahaneler ile bunun üzerinden saldırmak haksızlık.

Velhasıl kelam bence İmamoğlu, bir tomar eleştiriye sırtlamasına sebep olsa da tatil yapmak ve yarıda kesmemekle iyi etmiş. Hatta epey de kendine gelmiş. Hala aralarda belli başlı göndermeler ile oturduğu koltuk dışındakilere göz kırpıyor ama mevcut sorumluluğunun da hakkı ve tarafına yöneltilen tüm haksız suçlamaların cevabını verdi.

Son söz:
Deprem olduğunda İBB Başkanı Silivri'ye gelmesin, söz verdiği kentsel dönüşümü gerçekleştirsin.

Sel olduğunda da gelip çalışma yapan insanları protokolle meşgul etmesin, olmaması geçin gerekli alt yapı çalışmasını yapsın.

Kar yolları kapadığında da gelmesine gerek yok; öncesinde kar küreme makinaları yollar ile ilgili tedbirleri alsın, ihtiyaç olan tuz temin edilmiş olsun vs

Anlatabiliyor muyum? Bizim şahıslar ile sorunumuz ve işimiz azalmalı, kurumsal yapı işlemeli!

 

YORUM YAP