Engin Akın

Aylar sonra şampiyonluk yazısı

Belki aylar oldu yazı-yorum yapmayalı.

Epey olmuş, bende dolmuşum demek ki.

Silivrispor'dan bahsedelim az biraz. Sormak lazım değil mi ‘Ne işi var orda burada, yeri en azından 2. Lig olmalı' dediğim Silivrispor'dan.

Bu sezon 3. ligde oynayacak. Düşe-kalka, çıka-gele geçen sene bir düşüş yaşadıysa da genel bakışta adım adım yükselmeye, tırmanmaya başladı.

Daha ligler başlamadı, sadece antrenmanlar başladı. Maç oynanmadı, öyle kayda değer bir hazırlık maçı da yok haliyle. Daha çok erken biliyorum ama dayanamadım yazayım dedim.

Bu sezon itibariyle Akgün Duru başkanlığındaki Silivrispor Yönetim Kurulu akıllı işler yapmaya başladı. Geçen sene yapılar hatalara unuturcasına inatla.

Gerekli yerlere çok iyi takviye yapıyorlar. Yeni sezon öncesinde kadro kurgusu iyi, yatırımlar yerinde, beklentiler de haylice yüksek.

Herkes bilir ki TFF 3. Lig zaten gayya kuyusu gibi. Her sezon çok çetin mücadeleler veriliyor, bu sene de beklentiler o yönde. Rehavete ve yılgınlığa yer yok. Kadir Akbulut'lu Silivrispor ligi hak ettiği yerde tamamlayacaktır ve 2. Lige de kaldığı yerden devam edecektir.

‘Silivrispor Şampiyon olacak' demiyorum. Çünkü şampiyonluk kelimesi ters tepiyor.

Ağza fazla almamak, telaffuz etmemek de yarar görüyorum. Lakin Silivrispor bu sezon 2. Lige tekrar çıkacak.

Önümüzdeki tek engel TFF 3. Lig 1. Grup ardından ver elini 2. Lig. İtiraz olan var mı? Şampiyonluk kelimesi havaya sokar, rehavet yapar, rakibi küçümsetir, daha lig başlamadı ve biz daha gerçek anlamda bir hazırlık maçı dahi yapmadık ama hissediyorum, inanıyorum.

Spor denilince akla birbiri ardına pek çok şey gelir. Örnekleri ise sıralamakla bitmez. Futbol denince ise akla daha çok şey gelir. Açık hava, herkese açık. Bedava, ücretsiz, gönlü temize kapı açık. Kapı yok, pencere, baca yok. Sandalye, makam koltuğu yok. Siyaset yok, parti yok ama Allah ne verdiyse var. Dostluk var, insanlık var. Ölümlü dünya var. Bunun bir de öte tarafı var. Kontörsüz, vizesiz, kimliksiz, kravatsız, süssüz öyle sapsade yani. Yani işte öyle olduğun gibi. Çırçıplak ve tertemiz, halisane.

Spor ve futbol bu işte kardeşim, Sen, ben kavgası yok, öyle bedavadan dır dır, vır vır da yok.

Gök kubbe altında insan olmak var. Adalet var, eşitlik var.

Kartvizit yok, torpil yok, yalakalık yok.

Yağlamak yok, yalamak yok. Allah var ya işte O bize yeter.

Benim için her kim ilçemin sporu adına yatırım yapıyorsa saygı görmelidir. Bunu hak ediyordur. Mustafa Saral'dan, Ümit Kalko'ya ve Akgün Duru'ya kadar her kim varsa bu çarkın içinde saygıyı hak ediyordur, arkadaş, gerisi hikâye. Birbirleri arasında ne varsa inanıyorum ki konu spora ve futbola geldiğinde ortak bir payda da buluşabilirler mesela.

Her sene başı bir şampiyonluk hikâye yazıp dururum. Bu hikâyelerin ilkini Mustafa Saral ile yazdım gururla, ikincisini Ümit Kalko ile birlikte yazdım, keyifle ve gözyaşıyla. Akabinde Akgün Duru ile tüm yazılanları bir kalemde siler gibi olduysak da kaybettiklerimizden kazanımlar çıkarmasını da bildik. Aslında burada ilk çıkış, ilk ateş Akgün Duru ve Hakan Memiş ile birlikte yıllar önce yakıldı. Birçok kişi bilmez yıllar öncesinde yakıldı bu ateş daha biz ilçemizin köyleri ile resmi lig maçları oynanırken. Köylerde Silivrispor'u yenebilmek için o zamanın bütçeleri zorlanarak takımlar kuruluyordu. Dönemin kulüp Başkanı Akgün Duru ve yönetimi de elde bilet pazarda bilet satıyor, elde pankart bakan peşinde ilçeye destek yatırım arıyordu.

O zamanları çoğu kişi bilmez. Kulüp düşmenin en dibinde, amatörün de amatörü konumunda. Rakipleri kendi köyleri, para desen tınne. İşte o zamanlar atıldı şampiyonlukların temeli.

Sonra bir Mustafa Saral çıktı ve takım yılların ardından profesyonel oldu. Saral zamanında altın çağımızı da yaşadık, ortalarda sıradan bir takım havasını da. Akabinde bir Ümit Kalko dönemi yaşadık kulüp yine tarihini tekerrür edercesine lig atladı. Bu isimleri ne tarihten silebiliriz ne de yaptıklarını inkar edebiliriz. Bir ivme kazandık ve kulübün ismi tüm ülke genelinde tanınıyor ve bilinerek çekiniliyor.

Şimdi tekrar yazıyorum bir şampiyonluk hikâyesi, ister okursun ister okumazsın bunu sen bilirsin. Ben yazıyım da sen ister oku ister okuma, istersen gargara yap. Bu senin bileceğin iş.

Yazmaya başlamak da güzel, yazmak da güzel. Asıl kahramanlarla birlikte arka planda kalan isimler sizler de iyi ki varsınız ve iyi ki Silivrisporlusunuz.

YORUM YAP