Ara vererek de olsa üç yıla yaklaşan bir süre köşe yazarlığı yapmaktayım. Gelen olumlu, olumsuz tepkilerden çıkardığım sonuç; bu konuda epey mesafe aldığım şeklinde. Yazılarımın sevenlerimden daha fazla sevmeyenlerimce takip edildiğini, okunduğunu bilmek emin olun çok hoşuma gidiyor. Hele de okunmaktan uzaklaşanların, gözden düşenlerin; benim okunur olduğumu bilmeleri ve kabul etmeleri gizli bir övünme duygusu veriyor. Gizliydi, bugün aşikâr oldu. Kendimle ne kadar övünsem azdır. Dilerim bu işe vesile olanlar, benim bu duygularımı paylaşıyorlardır.
Kendi pozisyonumu bu şekilde özetlerken, okuyucularımı da değerlendirmek istedim. Köşe yazarının okuyucusunu sorguladığı nerede görülmüş? Sorusunun, düşüncesinin aklınızdan geçmesini normal karşılıyorum. Okuyucum velinimetim formatından daha çok, okumanız menfaatiniz icabıdır’ın temsilcisi olduğum kanısındayım. Okuyanlarıma yaranmak gibi bir yaklaşım içinde hiç olmadım. Ters bile gelse, beni okuyanların, kendilerinden başka kimler tarafından da okunduğumu bilmeleri en tabii hakları.
Okuyucu kitlemi anlayanlar, anlamayanlar, anlamak istemeyenler olarak üç sınıfta değerlendiriyorum. Anlayanlar başlangıçtan itibaren beni takip edenler. Yazı tarzıma, üslubuma alıştıkları için leb demeden leblebiyi anlayanlar. Bazen benim aklıma bile gelmeyenleri kelime ve cümlelerime yükleyenler. O kadar mantıklı ve geçerli açıklamalar yapıyorlar ki, evet bende onu düşünmüştüm demek zorunda kalıyorum. Çoğu konuda benden daha ileride olduklarını saygıyla kabulleniyorum. Niyetlendiklerinde köşe yazarlığı pabucumu dama atabilecek yetenekteler.
Anlamayanları iki kısımda ele almak gerekiyor. Gündemden uzak gelişmelerden haberi olmayanlar: Bunlar anlamakta en çok zorlanan kesim. Bir yazım hoşlarına gitmiştir ve takip eder olmuşlardır fakat anlaşılmaz buldukları için sıkıcı olarak değerlendirenlerdir. Hakları var. Eksik yönüm; benim bildiklerimi okuyucunun da bildiğini farz etmem ve bu durumu satırlarıma da yansıtmam. Bilmeme rağmen bu hatamı telafi edemiyorum bir türlü.
Gelişmeleri bilen, içinde olan, siyasetle ilgilenenlerin oluşturduğu bir kesim ise benim anlamakta zorlandığım kitle. Onlar için ayan beyan olması gereken cümlelerimi anlamakta zorlanmalarını aşırı saflıklarına bağlıyorum. Öğrenme ve anlama çabalarını duydukça keyif alıyor, takdir ediyorum. Keskin Sirke yazılarını anlatmaya ve tercüme etmeye çalışanların çabalarına da teşekkür ediyorum. Bu işe başlarken; anlayanlar anlamayanlara anlatsın ricamın yerine getirilmesinden memnunum.
Anlamak istemeyenlere gelince bunlar anlamadıkları için yazılarımı okumaktan vazgeçmek yerine, daha çok okuyup daha çok anlamadıklarını ileri sürenler. Dinimizce haram sayılan bir mahlûkat gibi anladıkları halde; şartları, konumları, çıkarları ve daha saymak istemediğim birçok özelliklerinden dolayı kendilerini aptal yerine koymayı tercih ediyorlar. Ne diyeyim, hayırlı olsun. Ben aptalım diyene, sen çok zekisin demek zuldür!
Bunların içinden bazıları aptallıklarını ilan ettikleri halde beni sorgulama ve sorgulatma niyetindeler. Bunu yaparak yaranma ve büyüme hevesiyle acınacak duruma düşüyorlar. Bunların gazına gelenler kendilerini Abdülhamit Han zannetmeye başlıyorlar. Kendinize gelin sizden daha çok Abdülhamit olabileceğimi iyi bilirsiniz! Beni sorgulama cesareti gösterenlere saygı duyabilmem için, kendi sorgulamalarını da göze alabilecek babayiğitliği göstermelerini beklerim.
Tercümede ustalaşanlar “Adil Abi kükremiş gene” diyecekler. Aykırı, arızalı, zerre vb. sıfatların yanında “deli” yi şerefle kabul edebilirim.
Dostlarım ve karşıtlarım (düşmanım olabilecek kimse yok) bu kadar cesaretli veya gözü kara olabilmeme hayret ediyor. Tek cevabım olacak. Temiz kalmaya çalışmış, iyi bir Türk Vatandaşıyım. Bu özellikten daha büyük güç tanımıyorum. Yine de düşmanlığımı kazanmak isteyecekler için iki küçük fırsatım var. Uzun süredir rezerve ettiğim iki küçük eksiğimi veya zaafımı her iki tarafta dilerse kullanabilir. Allah’tan ben tedbirimi çabuk alabilecek durumdayım. Bu yöndeki bir teşebbüs, bana diş bileyenlerin insani özellikleri konusunda bende tam bir kanaat oluşturacak. Bilmeyenlere, arayanlara, uygulamak isteyenlere seve seve söylemeye hazırım. Ben sonuçlarına hazırım, yeter ki sizde hazırlıklı olun.
Aptal, salak, vahşi kalmayın; anlayarak, abdal kalın.