Adil Sirkecioğlu

Yunanlıdan Kardeş Olur Mu?



Edebiyat bölümü öğrencilerinin hazırladığı bir duvar gazetemiz vardı. Şimdi tam olarak hatırlamıyorum. Ayda bir mi çıkardı yoksa haftalıkmıydı belki de on beş günde bir değiştiriliyordu.  
Son değişiklikte şöyle bir göz attık, beynimizden vurulmuşa döndük. Son sınıflardan bir kız arkadaş Türk-Yunan kardeşliğinden bahseden bir yazı kaleme almış ve duvar gazetesine asılması uygun görülmüştü. Türklerin ve Yunanlıların birçok ortak özelliklerinin olduğu iddiasıyla kardeş kardeş yaşamaları gerekirken, emperyalistlerin oyununa gelen iki milletin düşman oldukları tezi işleniyordu.
Düşmanlığın dorukta ve pirim yaptığı dönemde böylesi yazıya cesaret edebilen bir kıza karşı sergilediğimiz tavrı ve iltifatları düşünemezsiniz bile!  İlericiliğinin de,  solculuğunun da ötesine geçmiş;  vatan haini muamelesini fazlasıyla hak etmişti. Bizler savunduğumuz değerlerin ve fikirlerin doğrularına bir kere daha iman etmiştik.
Duvar gazetesi ateşe verilmiş, okulu yanmaktan yine bizler kurtarmıştık. Yaptığımız baskı ve propaganda neticesinde yanlış fikir sahiplerine kol kanat germekle suçladığımız okul yönetimi, çareyi duvar gazetesi çıkarma görevini bize devretmekte bulmuştu. Fen bölümü öğrencisi olsak da bu işi hainlere bırakacak değildik ya… Şiir okuma birincisi olarak bu işin de altından kalkacak güç ve dirayetteydik. Yaptığımız eylem ve çıkardığımız gazeteyle Çorum’da kahramanlaştırılmıştık. Belki de  biz  öyle  sanıyorduk!...
Yedi düvelle savaşan atalarımızın torunları olarak, "Türk'ün Türk’ten başka dostu yoktur." Düşüncesiyle bütün sınır komşularımızla düşmanlığı vatanseverlik kabul ediyorduk.
Köprülerin altından çok sular aktı, Yunan'la dost olduk. Batı Trakya’da ve Kıbrıs'ta yapılan zulümler unutuldu. İzmir’den denize döktük böbürlenmeleri çok gerilerde kaldı. On iki adayı masa başında gasp etmiş olduklarını bile hatırlamaz olduk. Kıbrıs ve Kardak krizi dahi dostluğumuzu engellemeye yetmedi. Bu gün karşılıklı daha çok gidip gelebilmenin yollarını arıyoruz. Yunanlı damat dizilerini, mankenlerimizin evliliklerini ilgiyle izler olduk. Kısacası Yunanistan'la dost olduk dost. Kardeş ülke Yunanistan-Türkiye haberleri eskiden olsa küfürle karşılanırdı. Şimdi sanki bir sevinç dalgası estiriyor.
Hey gidi koca Adil! Geçmişte ismini bile hatırlamadığın bir kıza yaptığın zulümden sonra senin geldiğin nokta neresi? Güler yüzlü ve cana yakın bulduğun personelinden dolayı, Yunan sermayesinin sahibi olduğu bankayla çalışmak. Dostluklar gibi düşmanlıklar da kalıcı değilmiş. Hainliğine yürekten inandığım Çorum’daki kız beni duysa affeder mi acaba?
    
CHP-MHP-PKK AYNI ÇİZGİDE Mİ?
Kürt-Türk düşmanlığının körüklenmeye çalışıldığı bir dönemden geçiyoruz. Geçtiğimiz hafta içinde bir arkadaşımla sohbet ederken, "Kürt’ten korkmaya başladık." dedi.  12 Eylül öncesi kimden korkuyorduk?  Sorumun cevabını ortak verdik. Türk’ten! Eski devrimci, ülkücü olarak o günler gözümüzün önüne geldiğinde Türk'ün Türk’ten korktuğu günler yaşadık. Korkunun verdiği düşmanlıklar nedeniyle haksızlık ve saldırganlıklar sıradanlaşmıştı.
Çok çabuk düşman olabilen bir yapımız var. Kendimiz gibi düşünmeyeni derhal hain ilan ediyoruz. Bunu iyi bilen birileri, düğmemize basıyor; bizler anında kamplara ayrılıyoruz. Benim düğmemin kontrolü bende güvencesiyle, hep karşımızdakinin düğmesinin yerini arıyoruz.
Yıllardır süren pis bir savaşı bitirebilmek için başlatılan çabalara gösterilen tepkileri anlamakta zorlanıyorum. ABD istediği için barış yapılıyor. ABD - Ak Parti - PKK kol kola verdi, memleketi bölecekler korkusuyla Ak Parti’yi ve hükümeti ihanetle suçlamayı; kolay düşman olma özelliğimize bağlıyorum. ABD istedi diye yıllarca savaşmakta bir sakınca görmeyenler, tut ki ABD istedi diye barış yapılmasından niye gocunurlar?
Savaşın bitirilmesi için mecliste gizli oturum teklifini reddetmek devlet adamlığına yakışmazdı. CHP'li genel başkan yardımcısının amacını aşan sözlerinden, Kılıçdaroğlu'nun karikatürlere konu olacak tavırlarından sonra gizli yapılmamasından duyulan memnuniyeti ben anlayamadım. Zaten unutuldu gitti.
Bu tür konuların konuşulacağı yer yüce meclistir, terbiyesiyle büyüdük. Bunun yerine "Dağa çıkarız" sözü bana Başbuğun son Ocak Başkanı Azmi Karamahmutoğlu'nu hatırlattı. Devlet Bahçeli'nin Genel Başkan seçildiği gün  "Ülkücüleri illegaliteye davet ediyorum." demişti. Ülkücü Hareket hep legal kaldı, hiçbir zaman illegal teşebbüsler içine girmedi!
Tokat Reşadiye saldırganlığından sonra PKK’nın barış istemediği ve istemeyeceği ortaya çıktı. Buradan yola çıkarak başlıktaki çizgiden bahsetmek ne kadar yanlışsa, Ak Parti’nin ve Başbakan'ın çabalarını ihanet olarak değerlendirmek aynı oranda yanlış.
Pazar günü yapılan "Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat" mitingi teoride kalmamalı. Tandoğan’da katılanların arasında hiç Kürt olmaması, kardeşliğin temenniden öte bir anlam taşımadığının göstergesi, Çocuğumuzu bile istediğimiz kalıba sokamadığımız dünya şartlarında, benim istediğim gibi kardeş olmak zorundasın dayatması; kardeşliğe vurulan en büyük darbe.
Kardeşlik ayrılıkların bilinip, saygı gösterilmesinde;  birliktelik ve beraberliklerin çoğaltılıp, öne çıkarılmasıyla sağlanır. Aksi; düşmanlık ve kardeşlik ince hassas bir çizgi. Hele de bizler için…

Düşman kalmayın, dost kalın, kardeş kalın. 

YORUM YAP