XXXXX

Yalan Mı, Gerçek Mi?


Medyanın pek çok yüzü vardır. Ama özellikle haberleri, bilgiyi aktaranlar ile bunu tüketenlere dair ilginç durumlar yaşanıyor, benim de bazı olayları bariz olarak gözlemleme imkanım oldu. Aslında bilgiyi sunan kısmındayım, ama koşullar ara ara kamuoyuna servis edilenler arasında yer almamızı sağlıyor.
Çok uzağa gitmeyeceğim; CHP'nin Adayı Özcan Işıklar olacak demiştim 29 Mart Yerel Seçimler öncesinde ve evet, olması için de kişisel etkinliğimi kullandım. Bu durumu özellikle meslektaşlarımız ve farklı düşüncede olan insanlar doğru bir 'öngörü' olarak algılamak yerine 'yalan' olarak kamuoyuna kendi çaplarında lanse ettiler. Benim Işıklar'ın adaylığını istemem, desteklemem bir yana (bunlar benim ve fikirlerime katılanlar için önemlidir) gerçekten CHP'nin adayı olduğunu bilmem ile alakalı bir süreçti. Hürhaber'in izlediği yayın politikası ve benim köşe yazarı olarak takip ettiğim bu gerçek durumdu. Ben istiyorum diye oldu diyemem. Olduğunu bildiğim için ben bunu açıkladım. Gördüğüm, gerçek olduğuna inandığım şeyin arkasından gittim. Gerçekte aday Işıklar'ken, bir başkasıymış gibi davranmak ancak aday ilan edilene kadar insanları kandırmaya yeterdi. İnandırıcılığımızı zedelerdi. Öngörü kabiliyetsizliğimizi ortaya koyardı. Bir faydası olmazdı.
Nereden mi biliyorum?!
Kimseye toz kondurmayayım. Kendi yaşadıklarımdan örnek vereyim; 2004 yerel seçimleri öncesinde yapılan anketlere rağmen Selami Değirmenci'nin birinci olduğunu savunduk gazete olarak. 'Bu süreçte kim kimi kandırdı'yı tartışmayacağım (birileri bizi mi yoksa biz milleti mi) kocaman bir yanılgının içinde olmanın faturasını herkes üzerine düştüğü ölçüde zaten ödedi. Silivri mevcut koşullarda belki yine de en doğru seçimi yaptı. Kişisel olarak bize uysa da uymasa da.
2009 yerel seçimleri arifesinde beni 'suçlu', 'yalancı' ilan edenler 2004'te yaptığım hatadan ders çıkarmadan yine gerçek olmayana itibar etmeyişimi eleştirdi aslında. Bu benim basın ile kamuoyu ilişkisinde bariz olarak gördüğüm en büyük ve derin uçurumdu.

Gelelim günümüze; öyle yaman heveslerin ürünleri var ki piyasada, gazete okumayı bıraktım neredeyse. Silivri'de bir dedikoduculuk haberciliği var bir de gerçekte olup biteni aktarmaya çalışan 3-5 kişinin gayreti. İkinci kategorideki arkadaşlara gerçeğe ve doğrulara bağlı kaldıkları için ne kadar kutlasak azdır. Bu işin ne kadar meşakkatli olduğunu çok iyi biliyorum.
Kişisel yetersizlik ve emellerini kendi çabalarıyla gerçekleştiremeyişlerini, başkaları aracılığı ile hayat buldurma gayretinde olanlar var bir de.
Silivri, neyin, kimin ne olduğunu biliyor; kimseye akıl vermeye kalkışmayacağım buradan. "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" sözüne itibar edin, etmeyin diyemem ama gördüğünüz şeyin duman mı, hava gaz mı olduğuna dikkat edin.
Yalanlara inanmak, prim vermek onları besler sadece belli kişilerin gerçekçiliğine değil toplumun tümüne zarar verir. Ve "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" zihniyeti ile attığınız her adımın sizi daha da batırır unutmayın.
Kamuoyu da basın da uyanık olmalı! Hedefte olmaya biliriz, ama seçimlerimiz ve güvendiklerimizin inandırıcılığına haksız yere verilen zarar eninde sonunda bize karşı yapılan yanlıştır. Eleştirinin her türü, yapıcıya 'evet' yıkıcıya 'hayır' demiyorum, yapılabilir. İkaz ve uyarılar da hoşgörü ile karşılanmalı. Ama yalana dayalı, gerçek dışılığa ve özel emellere hizmet eden saldırılar, aleni şantaj kendi koşullarında değerlendirilmeli.

Şimdi bugün bu yazıyı okuduktan sonra kendinize bir iki dakika ayırın ve karar verin; yalanlar mı, gerçekleri mi sizin için önemli. Yalanı konuşmayın, dedikoduya itibar etmeyin! Gerçekçiliğine inanmadığınız söz ve ifadeleri bir başkasıyla paylaşarak, dedikodulara prim vermeyin! "Çok ayıp deyip" duyduğunuz dedikoduyu, insanların özel yaşamına dair yakışıksız sözleri ağzınıza alıp, başkalarıyla konuşmayın.
İftira, yalan ve yakışıksız yöntemlere başvuranlar her şeyden önce kendi itibarını zedeler. Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Eleştirdiğimiz bir çok insanın konumuna gelsek, belki içler acısı durumlara geleceğiz. İnsanlar, yerini, haddini, konuştukları sözlerin nereye varacağını bilmeli. Ahlaksızlığın, edepsizliğin, riyakârlığın anlamı yok! İş kendine dayanınca kimsenin böyle bir duruma müsaade edeceğini de sanmıyorum.
Fikirlerinizi de duygularınızı da olduğu gibi yansıtın. Doğruyu söylediğiniz sürece insanlar size kızsa bile saygı duymayı öğrenir zamanla. Hayal ettikleri istikbali gölgeleyen kişisel yetersizlikleri nedeniyle Silivri'ye hizmet etme gayretinde olan insanlara zarar verilmemeli.
Silivri'nin adını koruma, lekelenmemesini sağlamak hepimizin sorumluluğu.

Bütün bu yazdıklarımın özeti; Size yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkasına yapmayın! Ettikleriniz eninde sonunda asıl sizi bulacak!

YORUM YAP