Ali Gülcü

Secret İsimli Kitabı Okuyan, Dvdsini İzleyen Yakınlarınızın Davranışlarında Bir Değişiklik Fark Etmiş Miydiniz Siz De?


Akıl vermekten de geri kalmıyorlardı...
" İsteyeceksin oğlum! İşte bütün mesele bu! Kitabı oku ondan sonra konuşalım!"
Böyle söylenince meraklanıyor insan, kitabı alıp okuyor...
Kitap kaç sattı, isteyen istediğine kavuştu mu bilmem!
Kitabın popülaritesi azalınca, Secret bilgeleri de ortalıkta görünmez oldu...
İstemenin adabı olduğunu daha delikanlıyken mahalleden ağabeylerimiz öğretmişti bize oysa!
Sonra avukatın biri Ferrari'sini sattı, kafayı tıraş ettirdi, Nirvanaya erdi...
Kitabı yazan adam cukkayı doğrulttu...
Kel avukattan hepimiz etkilendik, Ferrari'yi satalım dedik ama Ferrari'miz yoktu ki!
Taksitle aldığımız emektarlara da kıyamadık... Ferrari'sini satan bilge olmaktan vazgeçtik!
O dönem ben çabuk uyandım oturdum " Ferrari'yi satmakla bilge olunmaz, bilge adam Ferrari'ye tüp taktırırdı" temalı bir yazı kaleme aldım...
 
Ardından pozitif düşünce diye bir olay çıktı ortaya
Tam da dünyada kriz patlak vermişken, insanlar işlerini evlerini kaybediyorken! Tesadüfen!
Kitaplar basıldı, kişisel gelişim raflarında yerini aldı...
Yine gaza geldik... aldık, okuduk...
Etkilendik tabi...

Etkilenmeyeceksin de ne yapacaksın arkadaş denize düşen yılana sarılıyor, her şeyden medet umuyor!

İnsan zaten başına gelen kötü bir olayı kafasındaki raflardan birine koyamazsa, sebep sonuç ilişkisine dayandıramazsa, üzerini başka bir şeyle örtemezse, yaşayamaz... Buna da "anlamak" diyoruz herhalde...

"Şimdi işyerinin neden soyulduğunu anladın mı? Küçükken sen de komşunuzun bahçesinden elma aşırmamış mıydın?"
"Aşırmıştım... Haklısınız ben de binlerce işyeri varken neden benim virane soyuldu diye üzülüyordum"
" İşte komşun ne hissetiyse sen de aynını hissettin evlat, ektiğini biçtin!"
"Peki, karım beni niye terk etti?"
" Yıllar önce sen de kız arkadaşını böyle terk etmemiş miydin?"
" Etmiştim ama onun benden başka bir sürü adamla ilişkisi vardı! Yemeği ben ısmarlıyordum o başkası ile yatıyordu"
" Evlat sende sertleşme sorunu olmasın?"

Pozitif düşünce; acımadı ki demek gibi bir şey...

" Doktorla bugün görüştüm iki aylık ömrüm kalmış"

" Ne güzel evlat dedene, ninene, atalarına kavuşacaksın, kira, yeme, içme gibi dertlerinde olmayacak, doğalgaz zammından da etkilenmeyeceksin... Ne zamandır yalnız kalmak, düşünmek istediğini söylüyordun, bundan iyi fırsat olur mu, düşün düşene bildiğin kadar... Hem Elvis Presley hayranı değil miydin? İşte sana imza alma fırsatı!"

" Evimizi selde kaybettik!"

" Çok şanslısın, balkonu kapatmayı, çatıyı tamir ettirmeyi düşünmüyor muydun? Masraftan kurtuldun işte... Al çocukları da dağ başına, dere kenarına kur çadırı... Ormandan odun topla, balık tut, ağaçlarla konuş, rüzgârı bedeninde hisset... İsteklerini erteleme evlat yarın çok geç olabilir..."

Pozitif düşünmek lazım ama o kadar da düşünmemek lazım...

YORUM YAP