Hüseyin Kuru

Referandum sonrası düşünceler...

Anayasamızın 18 maddesinin değiştirilmesi üzerine yapılan referandum geçtiğimiz pazar günü yapıldı; hayırlısı olsun.
Piyasalar açısından ise neredeyse 3-4 aydır süren kampanyalar nedeniyle referandum sonrasına toplumsal bir beklenti oluştu!
Bu beklentiyi piyasalar satın alıyor, döviz fiyatları artıyor... Referandumun sonucunda hayır çıkması durumunda döviz fiyatlarının daha da yükseleceği yönünde genel bir beklenti ve düşünce oluşuyor.
***
Sonuç benim açımdan sürpriz olmadı, her halükarda belliydi çünkü millet uzun zamandır yeni bir yol haritasını arzuluyordu ve beklendiği gibi de oldu.
Milletimiz açısından hayırlara vesile olmasını diliyoruz.
Evet, artık işimize bakalım.
***
Gelelim konumuza; ülkemizin son 10 yılında özellikle inşaat sektörü açısından kat edilen mesafe, yapılan cirolar ve pazar paylarına bakıldığında gelinen nokta düne kadar hayal bile edilmiyordu tabi bu işlerin, yatırımların ve projelerin olabilmesi de tamamen ‘istikrara' bağlı.
İstikrar ise halkın ve piyasaların siyasi erke güvenmesi demekse.. şimdi gelinen noktada sektörün hem yurtiçinde hem de yurtdışında yeni pazarlar, ihaleler ve projeler inşa ediyor olması... Bu süreçte satış-pazarlama argümanlarını kullanma becerisi göstermesi, yabancı sermaye ve fonların milyar dolarlık yatırımlarının ülkemize akması, konut kredilerinin gayrimenkul sektörüne sağladığı avantajlarla sektörün önünün açılması. Toplumsal bir inşa ve yatırım döneminin başlaması. Her şeyden öte itibarlı bir duruş gösterilmesi takdir edilmelidir, bu da siyaset kurumunun başarısıdır.
Tabi ki bir şeyin sürdürülebilir olması önemlidir ancak önemli olan sürdürülebilirliğin yani istikrarın her dönem de korunması başarıdır.
Aksi halde Millet faturayı kesecektir.
***
İçerde ise konut kredi faizlerinin beklentilerin üzerinde seyretmesi ve döviz kurlarında yaşanan artışlar, likidite sorunu ile yaşanan durgunluk 2017 yılından beklentiyi, yapılan referandumla kötümserlikten iyimserliğe çevirdi.
Aslında millet evet diyerek bürokrasinin kırılmasını, devletin hızlı ve pragmatis yaklaşımlarla yönetilmesini ve Fetö belasının bitirilmesini istediği için bu sonucun çıkması zaten bekleniyordu.
Tabi bu sonucun hem dış politikada hem de içerdeki yansımaları çok farklı olacaktır.
***
Şimdi ise sektörel açıdan gelinen nokta da bunca dinamizm ve aksiyon katlanarak devam ederken dış politikada, dengeler ve stratejik ortaklıklar değişken bir şekilde devam ediyor!
Brexit kararı sonrası İngiltere'nin AB den ayrılması kesinleşti bu sebeple Euro bölgesinde ki ülkelerde işlerde karıştı.
AB'nin karşısında ABD ve Rusya var. Jeopolitik ve stratejik dengeler yeniden dizayn ediliyor, farklı cepheler ve kutuplar oluşuyor.
Bir güç savaşı var ve bu durum ideolojik cephelerde değil paranın sahibi aileler ile devletler arasında yaşanıyor.
Herkes gücü eline geçirmek için terör maskesi ile mesaj veriyor veya alıyor!
Aslında yaşanan gelişmeler tam bir istihbarat savaşıdır.. mesajlarda terör üzerinden veriliyor.
AB de, genel politik anlamda bir var olma savaşı veriyor.. Fransa'da Afrika da ki 19 ülke üzerinde ki sömürge hâkimiyetinden dolayı ABD ile kapıştı.
ABD, Fransa'nın bu ülkelerden aldığı yıllık haracı kendine istiyor, mesajlar terör üzerinden verildiği için Ferguson ve Charlo Hebdo saldırılarına bu gözle bakarsanız büyük resmi daha net görürsünüz.
***
Sonuç olarak Türkiye sağlam ve emin adımlarla hedeflerine ilerliyor.
İçerde piyasalar normale dönecek, dışarda ise güç savaşı ise hiç durmadan tam gaz devam edecektir.
Ortadoğu'da hiçbir ülke ne ABD, ne AB, ne de Rusya, Türkiye olmadan politik başarı sağlayamaz ve sonuç da alamaz.
AB ise papaya sığındığına göre onların işi, yandı gülüm keten helva!
Halâ AB'ni dini bir klüp gibi düşünmeleri, kendileri tarafından oluşturulan Avrupa değerlerini çöpe atmaları, demokrasi konusunda ki samimiyetsizlikleri kendi sonlarını hazırlamaya başladı bile!
Hele son dönem de AB'nin Türkiye'ye siyasi ve ekonomik alanlarda saldırması, algı yönetimi ile ülkenin iç işlerine karışması teamüllerin dışında bir durum. Yıllardır bize dayattıkları medeniyetlerini ve kendilerini inkârdan başka da bir şey değil, sonunda açığa çıktılar.
Ancak burada şunun da iyi bilinmesi lazımdır; AB yolundaki Türkiye demokrasi yolundan da asla çıkmayacaktır.
İyi haftalar...

YORUM YAP