Hüseyin Kuru

Neler oluyor...

Büyük resmin iyi anlaşılması için önce global Dünya'ya bakalım... 1.Dünya savaşının 100.yılında yeni bir Dünya düzeni için yeni bir masa kuruluyor ve kartlar dağıtılamıyor..!
Kavganın tam ortasında herkes pay kapma ve pastadan dilim alma peşinde, lakin masa ve plan öncesi ortalık çok karışık..!
Ülkeler pay ve pasta derdinde... Kim, kiminle olacak?
Herkes beklemede... Tabi ki yön bulma derdinde olan ülkeler, garantili yol haritası için çabalıyor. Cenah ve güzergah kavgası ise tam gaz sürüyor.
Bir taraftan Çin, Rusya, İran, Hindistan ve diğer gibi ülkeler İpek yolu projesi için, diğer taraftan kendi derdinde olan Avro bölgesi de brexit sonrası yaşadığı yalnızlık ve nato'ya duyulan güvensizlik neticesinde ortaya atılan yeni Avrupa ordusunun kurulması ve diğer sorunlar nedeniyle ABD ile boğuşuluyor.
Geçen hafta Pakistan, bu hafta sonunda Fransa'da başlayan organize olaylar işin nereye geldiğini göstermesi açısından önemlidir. Ülkeler arası mesajlar ise artık terör örgütleri vasıtasıyla veya bombalama, okul basmalar, kalabalıklara ateş etmeler vs.gibi farklı şekillerde veriliyor.
Aslında bir taraftan ülkeler savaşıyor ama işin temelinde ise silah ile paranın kavgası var..!
***
Türkiye stratejik değerleri yüksek olması nedeniyle bu kavganın tam ortasında ama şu an tarafsız bir konumdadır.
Bu sebeple özellikle ABD tarafından kendi politikalarına çekmek ve zorlamak için bu badirelere muhatap oluyor.
Halbuki bu ülkenin insanları mizaç ve karakteri itibariyle yılacak veya yıkılacak tabiatta olmadığı için resmi görüyor, oyunu okuyor. İşin sonunu ise sabırla bekliyor!
Devlet ise bu badireleri de atlatacak güçte ve kuvvette bir ülkedir ve taraf olduğunda muhakkak kazanan taraf olacaktır. Buna iman etmek lazım.
Dikkat edilirse 2003 yılından beri ülke olarak siyasi ve ekonomik türlü kisvelerde yaşanan olaylar ile farklı kalıplardaki eylem, terör olayları, darbe girişimi ve diğer badireleri atlatarak geliyoruz.
Ülke olarak devamlı operasyonlara muhatabız... Bunun neticesinde özellikle son 1 senedir döviz fiyatlarının spekülatif artışları ile piyasalarda allak bullak dönemler yaşandığı da malumdur.
***
Devam edelim... Siyasi ve ekonomik gündem açısından hareketli, ancak piyasalar açısından durağan geçen bir süreçten geçiyoruz. İyimser bakarsak işaretler ise normalleşme sürecini gösteriyor.
Tabi siyaseten bakıldığında önümüzde bir takvim de var. Mart ayında yapılacak yerel seçim süreci de işlemeye başladı.
Bir taraftan ekonomi de yaşanan gelişmeler ve artan ihracat rakamları ile yaşanmaya başlanan bir iyileşme ve güven ortamı, diğer taraftan dövizde yaşanan ge-rileme ve düşme eğilimine giren faiz oranları ile de kısmi bir normalleşmeden bahsedebi-liriz.
***
Bu süreçte hükümet kanadından yapılan açıklamalarla bazı adımların atılması ile bu süreçe katkı sağlandı. Özellikle ÖTV ve KDV indirimleri ile de inşaat ve gayrimenkul sektörüne can suyu verildi ve piyasalara güven aşılandı.
Sadece bununla da kalınmadı. Tapu harçlarında yapılan indirim, yabancılara ve-rilen vatandaşlık hakkının 250 bin dolar mertebesine indirilmesi ile kdv muafiyetine de devam edildi.
Ancak konut faiz oranlarının halâ aylık %2.30 seviyelerinde seyretmesi nedeniyle yerel müşteri ve alıcı kitleleri cezbedecek bir durum ve ortamdan bahsedilemez.
Kısacası iç piyasalar ve müşteriler beklemede..!
Ekonomi uzmanlarına göre faizlerin düşme sürecinin ve eski seviyelerine gelmesinin önümüzdeki yılın 3.çeyreğinden itibaren beklenmesi nedeniyle şirketlerde tabiatıyla farklı arayışlara yöneliyor ve kendi ödeme planlarını devreye sokuyor.
Uygulanan kampanyalarda ise 0 faiz, banka ve kefil olmadan 24 ay ile 60 aya kadar varan vadelerde, ara ödemeli veya sabit taksitlerle müşteriye sunuluyor.
Burada ki amaç finansal yüklerden kurtulmak ve süreci kazasız belasız atlatmak olarak düşünülmelidir. Bu tarz ödeme planları ve şablonlar tamamen şirketlerin kendi uhdelerinde ve döngüsel
***
Bugün dikkat edilirse inşaat sektöründe arza sunulan projelerin büyük çoğunluğu -hemen hemen hepsi içinde geçerli- yürünülen yol yukarıda yazıldığı gibi gerçekleşmektedir.
Silivri'de satışa arz olunan konut fiyatları incelendiğinde satılan mülkler veya evler asla yerine konulamayacak fiyatlara hatta zararına satılmaktadır.
Burada duralım ve bir durum tesbiti yapalım ve maliyetlerden başlayalım.
Son 1 yıldır inşaat maliyetleri %50 oranında artmıştır. Bu nedenle satılan mülkler yerine konulamayacaktır.
Halbuki bu dönem de emlak fiyatları düşüştedir ve artmamıştır.
Genel anlamda bakıldığında inşaat sektörünün halihazırda ki durum özeti şudur;
1-Arza sunulan gayrimenkullerin şişmesi,
2-İç talebin ciddi düşüş yaşaması,
3-Konut faiz oranların artması,
4-2.el satışların fiyat yönünü olumsuz etkilemesi büyük etkendir.
***
Şu anda yatırım araçları içinde en güvenilir araç mevduat faizlerinin cazibesidir ve bu durum sektörel açıdan alıcı kitleleri durdurmaktadır.
Bu durum şehrin ana arterleri ve ilçelerinde de farklı değildir. Özellikle fiyatlar konusunda rayiç değer kalmamıştır.
2.el satışlarda bulunan ve genelde kusurlu mülklerin –yapısal zafiyetleri bulunan- ve olumsuz etkisi sebebiyle – ki bu sayı ülke genelinde 591.893 dür- emlak piyasalarında inanılmaz fiyatlarda elden çıkarılmak istenmesi ve getirdiği yükler nedeniyle satılması gayrimenkul piyasasını olumsuz etkilemektedir.
***
Sonuçta hem artan döviz fiyatları ne-ticesinde şişen maliyetler, hem de likidite sorunu ve artan faizler nedeniyle daralan piyasalar sektörü büyük ölçüde sıkıntıya sokmuştur.
Her dönem farklı fırsatlar içerdiği içinde bu dönemde de özellikle alıcılar açısından büyük fırsatlar yarattığı ortadadır.
Piyasalar normalleştiğinde bu satış rakamlarını kimse rüyasında göremez!
İyi haftalar...

YORUM YAP