Ahmet Yücegök

İSTEDİKLERİ BU

Televizyon ekranlarından ve yerel gazetelerin tümünde, otobüslerle gelen bir sürü insana Jandarmanın müdahalesi. Gözaltına almalar v.s.
Ve "Silivri Beyciler Mahallesi yakınlarında arsa dolandırıcılığı nedeniyle Jandarma tarafından yakalananlar gözaltına alındı” haberleri…
Yerel gazetelerde ve internette haberler aynen böyleydi…
Olay; Silivri Belediyesinin inanılmaz uğraşısı ile ortaya çıkmış bir olaydı sanırım.
Çoğumuzun bildiği, değişik televizyon kanallarında, daha çok bal satışı yapan birini yıllardır izleriz. Lakabı "Balcı” olan bir kişi bu.
İşte o otobüs operasyonları sonrası apar topar savcılığa sevk edilmiş.
Sonra ne oldu, derseniz.
Hemen söyleyeyim; haber gazetelerin çoğuna ulaşamadan serbest bıkıldı.
İnanamıyorsanız tekrarlayayım.
Evet; eişi serbest bırakıldı.
Yani "tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı” haberi, haber kanallarına ulaştı.
Ha diyebilirsiniz ki; "Ne güzel işte!”
Hep "Geç işleyen adalet, adalet değildir” demiyor muyuz?
İyi de istediğimiz adalet bu mu?
Demek istediğim; Biz böyle bir adalet mi istiyoruz?
***
Silivri Cezaevinde yıllarca yargılanmayı bekleyen yüzlerce insan.
Ama kadın cinayetlerinde, hırsızlıkta, dolandırıcılıkta, kap-kaçta, rüşvette ve yolsuzlukta kaplumbağa hızıyla işleyen yargı mekanizması.
Onun için; "Sağ olsun” demeyeceğim.
***
Neyse isterseniz tekrar "Arsa Dolandırıcılığı” olayına dönelim.
Çünkü olay, ilk değil. Köyler Silivri Belediyesi sınırları içine katılana kadar, imar planları yoktu o nedenle, imar planına göre konut yapılmıyordu, dolayısıyla kişinin mimarla, mühendisle ve belediye ile işi olmuyordu…
Şimdi öyle değil. O nedenle bu arsa dolandırıcılığı olayı denilen olayla Silivri Belediyesi çok uğraştı…
Hatta denebilir ki elinden gelenden daha fazlasını yaptı.
Ayrıca bu olayda işler tek taraflı yürümüyor.
Yani tek başına "Balcı” gibilerini suçlamakla iş bitmiyor.
Olayda bir de "öteki” taraf var.
Yani, "alıcı” tarafı... O, bizim de asıl üzerinde durduğumuz ve "kazıklanıyor” dediğimiz ve "masum” gözüyle baktığımız alıcı taraf…
Başka bir taraf ise "Yasal boşluk”.
***
Kimileri "Bu adamların Silivri Belediyesinde eli olmasa bu kadar aleni, bu kadar açık ve seçik reklam yaparak satış yapamaz” diyor. Sözde, bu sahtekarlar bu yerleri alıp pazarlamak için Silivri Belediyesine gelmişler, danışmışlar, onlardan belli bir para istenmiş, onlar da rakamı çok bulmuşmuş v.s.
Sonuçta, Silivri Belediyesi üzerine git-meye karar vermiş. Öyle bir şey olsa bu kadar üzerine düşer mi? Ama kulağımla duydum, inanan AKP’li bir vatandaştan. Ve o vatandaş gerçekten öyle olduğuna inanmış. Neyse. Şu kadarını söyleyeyim; herkesin çok iyi bildiği gibi.
Silivri Belediyesi imara açık olmayan yerlere inşaat izni vermez. Veremez…
Yine herkesin bildiği bir şey var; tarım arazilerine inşaat yasağı var.
İmar planı dışındaki yerlere imar izni ancak, İ.B.B.’den veya Ankara’dan Bakanlıktan alınabilir. Bu durumdan da Silivri Belediyesinin haberi bile olmaz.
Mesela; TOKİ ve KİPTAŞ ve ilgili Bakanlık gibi kurum ve kuruluşlar…
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi dahil.
Hiçbir belediyeye haber vermeden istedikleri yere, istedikleri zaman ve istedikleri gibi inşaat yapabiliyor…

VE KOLAY GELSİN
Hafta sonu, yani, 29/11/2015 Pazar günü CHP’nin Silivri İlçe Olağan Genel Kurulu vardı.
Olağan genel kurul toplantısı demek (3) Yıllık yapılanların hesabın verildiği ve bundan sonra (3) yıllık yapılacakların konuşulduğu, tartışıldığı bir platform.
Oysa. Alışılagelmiş söylem "Kaç liste çıktı?”
Gündemin birçok maddesini es geçiliyor, tek "seçim” maddesi konuşuluyor.
Beklenen şekilde "tek liste” vardı.
Böylece Suna Göçengil başkanlığı onaylanmış oldu.
Kutluyorum ve başarılar diliyorum…

VE TUZ KOKTU…
26/11/2015 Günü akşamı Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül tutuklandı.
Başlığa bakınca ne demek istediğim sanırım anlaşılmıştır...
Tutuklanma nedeni: Can Dündar ve Erdem Gül’ün ifadesiyle "işlerini iyi yapmaları”
Ama asıl tutuklama nedeni başka…
Ne demek istediğim anlaşılmıştır. Nokta.

İYİ GÜNLER DEĞİL
Rusya ve Suriye iki çok önemli komşumuz. Aramızda anlaşamadığımız en büyük sorun ne?
Hele, hele Rusya ile bizim göremediğimiz, bilmediğimiz veya görüp anlamakta zorlandığımız ne oldu? Ne oldu da bu noktaya gelindi.
Neyi paylaşamadık? Bu güne kadar çözemediğimiz.
Veya çözemeyeceğimiz kadar ciddi ne meselemiz oldu?
***
Sınır ihlali diyerek komşu bildiğimiz ve barış içinde birlikte yaşadığımız bu bölgede de, ayni şekilde yaşamak her iki tarafın da çıkarına olduğu gerçeğini inkar etmek safdillik olur sanırım…
***
Şimdi bulunduğumuz yerden başlayarak son fotoğrafa bir göz atalım istiyorum.
Uçak düşürüldükten sonraki durumu gözden geçirelim, isterseniz.
Yani, ekonomik zararımıza bir göz atalım…
En başta Doğalgaz meselesi alternatif oluşturuldu mu?
Elektrik santraları bile doğalgaza bağlamışsınız.
Evet biliyorum ki bağımsızlığımıza ve özgürlüğümüze düşkünüz.
Ve biliyorum ki eğer bağımsızlığımız ve özgürlüğümüz söz konusu ise, her şey bir yana.
Da Suriye, bir Suudi Arabistan’a, Kuveyt’e, Katar’a, Irak’a bakınca, bölgenin en istikrarlı ülkesi idi…
Ne zamana kadar? İşte "O vakte” kadar…
***
Taze bir haber bir "Rus Savaş Uçağı” Türk Savaş Uçakları tarafından düşürüldü. Uçağın parçaları Suriye toprakları içine düştü. İki pilotun biri kurtuldu, biri Hükümetimizin her türlü desteğine sahip Türkmen Guruplar tarafından, tüm dünyanın gözü önünde, sevinç gösterileri yaparak vuruldu… Başkasını bilmem ama o görüntüleri izlerken, kameralar önündeki sevinç gösterilerini seyrederken üzüldüm. Hatta utandım…

ARPA BOYU
28/11/2015 tarihli Cumhuriyet Gazetesi ilk sayfasında, gazete emekçilerinden Musa Kart’ın karikatürüne bakıyorum, karikatürde "Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına…” diyen kişinin arkasında "Adalet Mülkün Temelidir” yazısının üstü çizilmiş "Emir büyük yerden” yazılmış.
Bu gün yaşananlara baktıkça aklıma yine bu iktidar döneminde yaşanan ve "kumpas” dedikleri "Ergenekon-Balyoz-Casusluk” gibi uydurma gerekçelerle insanların, yıllarca Silivri hapishanesinde esir edilmeleri geliyor… Ve Nedense şaşırmıyorum.

TAPU VE ECRİMİSİL
Aldığım duyum; epeydir ECRİMİSİL ödeme emirleri gelmiyordu...
Nedeni de seçimlerdi. Yani seçimler nedeniyle "işlemler” durdurulmuştu...
Yakındır. Tekrar yağmur gibi yağmaya başlar.
Şimdilik. Yapılabilecek AKP’den her hangi biri Çayırdere-Sayalar ve Danamandra Mahallelerine uğrarsa "Tapu ve ecrimisil meselesi ne oldu?” diye sormak.

ÖZLÜ SÖZLER
"Tarımı korumak, geleceğimizi korumaktır.”
(Özcan Işıklar-Silivri Belediye Başkanı)

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
"Din tüccarı, din güvenliği verip, ya da satıp, oy alıyor. Sonra da aynı kalabalığa araba satıyor. Oydan öte para da kazanıyor. Bu çifte vurgundur. Türkiye bu mekanizmanın çalıştığı tek ülke değil. Bütün İslam ülkeleri ayni. Katolik ülkelerde de var. Dünyanın üçte birine güvenlik hissi satıp, para kazanabilirsiniz Silah, tank, uçak satmak da bunlardan farklı bir şey değil. Bütün İslam dünyasının durumuna bakıp, gelişmiş, dünyanın sömürdüğü şamar oğlanı olduğumuzu anlamamak için aptal olmak, ya da sömürenler arasına görev yapmak gerekir.”
(Doğan Kuban-27/11/2015-Cumhuriyet/Bilim-Teknoloji)

GÜNE UYAN "BİZ CUMHURİYET’İZ BOYUN EĞMEYİZ.”
(Cumhuriyet’in başlığı-28/11/2015)

YAPMAYIN ALLAH AŞKINA
Aylar öncesinden "Eski orman köylerine de doğalgaz geliyor...” diye yazmıştım.
Nitekim geliyor da… Ne var ki aldığım duyumlara göre o iş yapılırken biraz kurnazlığa kaçılıyor...
Kurnazlıktan kastım. Belli ki siyaset yapılıyor. En son aldığım duyum Çayırdere Mahallemizden.
Burada amaç vatandaşı Silivri Belediyesi ile karşı karşıya getirilmek.
Tıpkı İSKİ’de olduğu gibi. Yani vatandaşların tepkisine cevap yerine, işlerini yapmak yerine topu, bekletmeden Silivri Belediyesine atıyorlar… Oysa İGDAŞ’la Silivri Belediyesinin ne ilgisi var?
Yapmayın Allah aşkına!

YORUM YAP